GEÇEN pazartesi günü Hürriyet’in iç sayfalarındaki bir fotoğraf dikkatinizi çekmiş olmalı.
Başlarında siyah yemeniler bulunan bir grup genç kız, ellerindeki káğıttan bir şeyler okuyorlardı.
Ellerinde ayrıca birer kırmızı karanfil vardı.
* * *
Bu fotoğrafa çok iyi bakmak lazım.
Çünkü bu fotoğraf, ısrarla Ermeni dosyasını açmak için ellerinden geleni yapan bazı arkadaşlarımızın bizleri götürdüğü istikameti gösteriyordu.
Bu genç kızlar, tarihe ‘Çerkez sürgünü’ olarak geçen olayların 141’inci yılını anıyorlardı.
Tam tarihiyle 21 Mayıs 1864’te, Çerkezlerin Ruslar tarafından katledilişinin yıldönümüydü.
200 kişilik bir Abhaza ve Çerkez grubu geçen cumartesi İstanbul’da bu olayı andı.
O gün Trabzon’da da 2 bin kişi aynı olayı anmak için bir araya geldi.
* * *
Bu olayları anma törenleri son yıllarda unutulmaya başlamıştı.
Ama bu yıl Anadolu’nun her yerinde benzer törenler yapılıyor.
Tanıdığım bazı Rumeli göçmenleri, Balkan Savaşı öncesi ve sonrası ecdadına, akrabalarına yapılan kıyımları anmak için harekete geçmeye hazırlanıyor.
Bir göçmen çocuğu olarak benim bile bilmediğim belgeler ortaya çıkarılıyor.
Tanıklıklar toplanıyor.
Çocukluğumuzda işittiğimiz, ama son yıllarda unutmaya başladığımız bazı vahşet hikayeleri tekrar canlanıyor.
Balkanlar’daki savaşta, milyonlarca Türk’ün topraklarını kaybettiği, sonra 650 bin Türk’ün öldürüldüğü tekrar hafızalara yerleştiriliyor.
Belli ki, artık bizler de bu tanıklıkları çocuklarımıza aktaracağız.
* * *
Evet bizi bekleyen gelecek ne yazık ki budur.
Ermenilerin öldürülmesini hatırlamamız için bütün dünyayı ayağa kaldırmaya çalışanlar, sonunda bizim içimizdeki unutulmuş kıyımları canlandırmayı başardılar.
Bu nedir?
Tarih bilincine kavuşmak mı?
Yoksa, bu topraklarda unutulmuş düşmanlıkları, kin duygularını canlandırmak mı?
Ama yine de bizlere şunu öğrettiği için memnun olmalıyız.
Bu topraklarda yas tutması gereken insanlar sadece Ermeniler değil.
Katliama uğramış Türkler, Çerkezler, Kürtler, Gagavuzlar da var...
İsteyen bu listeye kendi ecdadının kanıyla ekleme yapabilir.
* * *
Bizler, bu acıların hatırlanması değil unutulması gerektiğine inanıyorduk.
Ama ne yazık ki onlar galip geldi.
Zaman unutmak değil, hatırlamak zamanıymış.
Biz kötülükleri unutup, iyilikler üzerine bir gelecek kuralım istiyorduk.
Hayır, önce kötüleri hatırlayalım, sonra iyi bir gelecek kuralım cevabı geldi.