Paylaş
“Yaptığınızdan memnun musunuz...”
Ve devam etsem...
“Bakın Türkiye geçen hafta ne tartışıyordu...
Sizin bu düşüncesiz hareketinizden sonra bugün ne tartışıyor...”
*
Biliyorum bana diyecekler ki...
“Biz de vatandaşız ve düşüncemizi serbestçe söyleme hakkına sahibiz...”
Evet sahipsiniz...
Çıkıp tek tek söyleyin düşüncenizi...
Ama söylerken üzerinizdeki emekli asker üniformasını da çıkarın...
*
Görüyoruz ki üniforma sizi çıkarmış ama siz halen o üniformayı kafanızdan çıkarmamışsınız...
Hem toplu bir hareket yapıyorsunuz...
Hem altına “Eski amiral” diye rütbe koyuyorsunuz...
*
Şunu bilin artık...
Bu milletin hafıza dağarcığı askeri darbelerle o kadar dolup taşmış, yakın tarih dolmuşu istiab haddini o kadar aşmış ki...
Bir bildirinin altında rütbeli bir imza gördük mü....
Pandoralarımızın kutusu yeniden yeniden açılıyor...
*
Şu kadere bakın ki...
Benim mahallemin makul çoğunluğu, durmadan bu düşüncesiz hareketlerinin, egoistçe zevzekliklerinin kefaretini ödemek zorunda kalıyor...
Muhafazakâr mahallenin makul çoğunluğuna da acıyorum...
Onlar da, her konuda ağzına geleni söyleyen Ayasofya imamlarının, zırvalarını her gün fetva diye yutturmaya kalkan sözde hocaların kefaretini ödüyor...
*
Türkiye’nin çok büyük çoğunluğu demokratik sabrı öğrendi.
Yani kimsenin sizin emekli, emeksiz üniformalı fikirlerinize, rütbeli imzalarınıza ihtiyacı yok...
O yüzden sizden rica ediyoruz... Artık bırakın doğalgaz faturalarınıza bile imzayı eşleriniz atsın...
Emekliliğin üzerinizden çıkardığı üniformayı, siz de kafanızdan çıkarın... Emekli rütbelerinizi de kasalara kilitleyin...
*
O zaman sadece bir vatandaş olursunuz...
Siyasete girer, rütbesiz fikirlerinizi istediğiniz kadar haykırırsınız...
BU VESPA’NIN ARKA SELESİNDE BİR DE GÖRÜNMEZ İNSAN VAR
ÖNCEKİ akşam streaming platformlarına konan yeni bir filmi izledim.
Daha doğrusu film içinde bir başka filmdi izlediğim...
2019 yapımı filmin adı “Enrico Piaggio-Vespa”...
*
1950’li yıllarda İtalya’da üretilen savaş sonrasının en kült araçlarından biri haline gelen “Vespa” marka scooter’ın hikâyesi...
Bombardımanda yıkılan “Piaggio” uçak fabrikasının yerine küçük ve ucuz motosiklet üreten bir fabrikanın kurulması ve yepyeni bir motosiklet tasarımının ortaya çıkışı anlatılıyor.
Motosikleti ortaya çıkaran işinsanı Enrico Piaggio’nun hayatı bu...
*
Bu motosikletin tasarlandığı 1952 yılında Roma’da çok ünlü bir film çekilmektedir.
“Roma Tatili” isimli filmin konusu, tatilini geçirmek için bu şehre gelen genç bir prensesin (Audrey Hepburn) ve bir gazetecinin (George Peck) tanışması ve yaşadıkları aşkı.
Filmin en akılda kalan ve afişlere geçen sahnesi gazetecinin, güzel prensesi bir Vespa motosikletin arkasına oturtup Roma’yı dolaştırmasıydı...
Vespa o filmle bir dünya fenomeni haline geldi... 4 milyon adet üretildi ve satıldı...
Zaten filmde o sahne aslında atlı araba ile çekilecekken, Enrico Piaggio’nun iki oyuncuyu bir Vespa üzerine oturtmak için verdiği mücadele anlatılıyor.
Bu filmin bir de gizli kahramanı var....
İkinci yazıda anlatacağım.
ARKA SELE
FAŞİST BİR SİYASETÇİNİN ADINI YOK ETTİĞİ HAYALET SENARİST
“VESPA”nın hikâyesini anlatan filmi seyrederken aklıma “Roma Tatili” filminin hayalet senaristi geldi.
Filmin senaryosunu, 1940’lı yıllarda Hollywood’un en başarılı ve en çok para kazanan senaristi Dalton Trumbo yazmıştı...
Ama savaş sonrasının Soğuk Savaş dönemindeki antikomünist bir faşist siyasetçi olan McCarty’ci tarafından komünistlikle suçlanmış ve Hollywood’da iş bulamaz hale gelmişti.
O nedenle senaryoları kendi adıyla yazamıyordu.
İşe bakın ki, “Roma Tatili”, birçok dalda Oscar kazandı. Film senaryo Oscar’ını da kazandı, ama ödülü başkası aldı...
Baskıcı rejimler en büyük kötülükleri hep sanatçılara ve kültür insanlarına yapıyor...
Ama zaman geçince tarih haksızlıkları gideriyor. “Roma Tatili” bugün Amerikan kültür varlığının bir “milli kültür mirası” olarak kabul ediliyor.
Senaryosunu yazan Dalton Trumbo da Amerika’nın en övünülecek evlatları Pantheonundaki yerini aldı.
Filmi seyredeceklere bu olayı anlatıyorum ki, Vespa’nın arka selesindeki o isimsiz kahramanı da tanısınlar...
DARÜŞŞAFAKA’DAKİ HOCAMA GECİKMİŞ BİR ‘DALYA’ TEŞEKKÜRÜ
HÜRRİYET yazarı Nuran Çakmakçı’ya çok teşekkür ederim.
Geçen pazar günü bana hayatımın en güzel sürprizlerinden birini yaptı.
Prof. İlhan Usmanbaş’ı buldu, onunla ilgili çok güzel bir mülakat yayınladı.
Hocam 100 yaşına basmış, 80 yıldır evli olduğu eşi Atıfet Usmanbaş’la birlikte Darüşşafaka’nın Maltepe rezidansında mutlu bir hayat sürüyorlarmış.
Varlıklarını Darüşşafaka’ya bağışlamışlar. Onları sağlıklı ve mutlu görünce nasıl sevindim anlatamam...
İlhan Usmanbaş Cumhuriyet tarihimizin en büyük bestecilerinden ve hocalarından biridir.
Modern Türk müziğinin eşsiz bir sanatçısıdır...
Eşi Atıfet Usmanbaş da Devlet Operası’nın en başarılı sanatçılarından biridir.
*
İlhan Usmanbaş için “Hocam” diyorum... Çünkü Basın ve Yayın Yüksekokulu’nda ondan müzik ve müzik tarihi dersi aldım.
Ondan ders almanın gururunu hâlâ taşıyorum...
Bana verdiği müzik bilgisi ve modernite için, ayrıca ders anlatımındaki o muazzam heyecan için çok teşekkür ediyorum...
Çok gecikmiş bir teşekkür ama “Dalya” diyen bir teşekkür olduğu için de mutluyum.
Hocama ve eşine daha nice yıllar diliyorum...
BİR TEŞEKKÜR DE FAZIL SAY İÇİN
BİR teşekkür de Fazıl Say’a...
Bir süredir İlhan Usmanbaş’ı tanıtan paylaşımlar yapıyor...
Onu anlatıyor...
Fazıl Say’ın en sevdiğim taraflarından biri Türk bestecilerine verdiği önem ve duyduğu saygı... İlhan Usmanbaş’tan sonra son olarak Muammer Sun’un bestesinden Senem Demircioğlu ile birlikte yaptığı “Seni Sevdim Diye” adlı parçayı da çok sevdim.
Fazıl Say’a bu çabası için de çok teşekkür ediyorum.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş