YILIN son günü bir mülakat okudum.Yeni yıla tartışma yaratacak bir itirazla girmeyi hiç istemezdim.
Ama uluorta söylenen bazı şeylere, zamanında itiraz etmezseniz, o kanaat gerçekmiş gibi insanların kafasına yerleşmeye başlıyor.
Yılın son günü Vatan Gazetesi’nde bir mülakat yayınlandı.
Konuşan kişi, yakın tanıdığım bir arkadaşım.
Özal zamanından beri, birçok konuda fikirlerimiz de birbirine çok yakındır.
Ama gazeteye söylediği bazı şeyler var ki, itirazımı hemen kayda geçirmezsem rahat edemem.
Çünkü, o sözlerde, bu ülkenin "laik hayat tarzını" benimsemiş, o konuda hassasiyeti olan insanlara atılmış öylesine ağır bir iftira var ki, hepimizin şiddetle itiraz etmesi gerekiyor.
* * *
Prof. Nur Vergin, AKP’nin aldığı yüzde 46.5 oyu açıklarken, şu iddiayı ortaya atıyor:
Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye’de dindar insanlara öyle ağır baskılar yapılmış ki, işte bu baskılar şimdi bir oy patlaması halinde sandığa yansıyormuş.
Vergin’in nasıl bir baskı yapıldığını göstermek üzere verdiği örnek ise benim gibi sakin insanları bile çıldırtabilir.
Mülakatı yapan Mine Şenocaklı’nın sorusunu ve Nur Vergin’in cevabını kelimesine dokunmadan aktarıyorum:
Soru: Dindar kesim üzerindeki baskı bu kadar büyük müydü sizce?
Cevap: "O kadar baskı vardı ki... Bir örnek vermek istiyorum, ben laik kesim içinde doğdum büyüdüm ve öyle devam ettim yaşamaya. Yıllar önce yeni bir eve geçmiştim ve içimden Kuran okutmak geldi. Anneme, ’Bir hoca çağırıp okutsak’ dedim. ’Ya iyi olur’ dedi. Fakat sonra ’Komşular ne der’ diye düşündüm. Bir hafta sonra aynı apartmanda bir Musevi ayini yapıldı ve hiçbir şey olmadı. Demek ki belirli yerlerde Müslüman Türkler üzerinde yasal olmamakla beraber böyle bir baskı vardı."
* * *
Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin.
Siz hayatınızda böyle bir şeye şahit oldunuz mu? Hiç böyle bir sıkıntıya düştünüz mü?
Yani laik insanların oturduğu bir apartmanda birisi mevlit okutmak isteyecek ve komşular bundan rahatsız olacak, tepki gösterecek?
Yahu bu ülkede, bazı insanlar apartmanlarda kurban kesiyor da kimse sesini çıkarmıyor, buna mı çıkaracak?
Ben Türkiye’nin "en laik" diye bilinen şehrinde, İzmir’de doğdum büyüdüm.
Cuma günleri, bayram günleri bütün camileri dolup taşardı.
Ramazanlarda bütün fırınları pide çıkarırdı.
Bu ülkenin en tartışmalı dini şahsiyetlerinden biri olan Fethullah Gülen bu şehirde tanınmaya başladı.
Her cenazeden sonra evde mevlit okunur.
Siz hayatınızda mevlitten rahatsız olan bir insana rastladınız mı?
Nur Vergin, mülakatında birçok doğru şey de söylüyor.
Ama verdiği bu örnek o kadar insafsız ki, insan o doğrular konusunda da şüpheye düşüyor.
Ona göre, AKP gibi ılımlı bir parti iktidara gelmeseymiş, neredeyse bu ülkede kan gövdeyi götürecekmiş.
Ne çabuk unutuyoruz.
AKP’ye oy veren insanlar, iki seçim önce Ecevit’e ve Bahçeli’ye oy veriyordu.
İkisinin aldığı toplam oy Erdoğan’ınki kadardı.
Yani o aynı seçmen, dindarlara baskıdan bunalıp Ecevit ve Bahçeli’yi mi iktidara getirmek istiyordu?
* * *
AKP’nin aldığı yüzde 46.5 oya, temsil ettiğinin çok üstünde anlamlar yüklüyorlar.
Aydınlarımız sanki bu ülkede Cumhuriyet’e karşı "sessiz bir halk devrimi" olmuş havasına giriyorlar.
Ecevit’in 1970’lerde yüzde 42 oyla iktidar bile olamadığını ne çabuk unuttuk.
Ya son iki yılda Atatürk’ün kabrine koşan insan sayısının yüzde 400 artması?
Onlar içinde hiç mi AKP’ye oy veren yok sanıyorsunuz?
O Cumhuriyet karşıtı devrim dediğiniz şey sizin kafanızda.
Son sözüm şu:
Bazı aydınlar, yüzde 46.5’e aşırı anlamlar yükleyerek hem ülkeye, hem de AKP’ye ve yandaşlarına zarar veriyorlar.