Paylaş
Geçen çarşamba günü CNN'in Londra binasında çok önemli bir anlaşma imzalıyoruz. Dünyada televizyon haberciliği denilince bugün herkesin aklına gelen ilk isim CNN.
Bu anlaşma, Doğan Medya Grubu ile CNN arasında işbirliği kapılarını açtı.
Bu anlaşmadan dört gün önce CNN yöneticileri ile ilginç bir tartışma yaptık.
OTEL SALONU MU?
Anlaşmayı nerede imzalayalım?
Büyük bir otelin, büyük ve görkemli bir salonunda mı?
Londra'nın efsanevi mekánlarından birinde mi?
Hayır, hiçbiri değil.
Sonunda bu anlaşmayı CNN'in Londra'daki binasının haber merkezinde imzalamayı kararlaştırdık.
Arka planda çalışan gazeteciler ve biz.
Anlaşma CNN'in haber masasının üzerinde imzalandı.
Hepimiz heyecanlıydık.
Bir yıla yakın süredir görüşmeler yapıyorduk.
Bu, CNN'in dünyada yaptığı ikinci işbirliğiydi.
Birincisini, bundan kısa süre önce İspanya'da CNN Plus adı altında yayına başlatmışlardı.
Bunu isteyen başka ülkeler de vardı.
Ama CNN, Türkiye'yi ve Doğan Yayın Grubu'nu seçti.
Böylece milli düzeydeki ikinci CNN de doğmuş oldu.
Dünyanın her yerinde gazeteciler, gazetecilerle kolay anlaşırlar.
Ama böyle bir anlaşma kolay değil. Yöneticilerin, hukukçuların anlaşmaları bizim kadar kolay olmuyor.
Çünkü onlar, sağlam işbirliklerin sağlam anlaşmalardan geçtiğini belki de bizden daha iyi biliyorlar.
İKİNCİ ADIM
Geçen hafta attığımız ikinci önemli adım ise Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi'ni oluşturmak oldu.
Uzun süreden beri üzerinde çalıştığımız konseyin amacı da mesleğimize evrensel prensipleri getirmek.
Zor bir işi başarmaya çalışıyoruz.
Çünkü, milli olanla evrensel olanı, ilkeyle yaratıcılığı bir araya getirmeye çalışıyoruz.
Milli unsurları zedelemeden evresel olabilmeyi, gazetecinin yazma özgürlüğünü ve yaratıcılığını engellemeden ilkeli davranmayı arzuluyoruz.
YENİ MİLLENNİUM
Yıllardır yerleşmiş alışkanlıkları yıkmak kolay mı?
Elbette değil.
Rekabetin alabildiğine sert ve acımasız olduğu bir sektörde ilkeleri korumak kolay mı?
Elbette değil.
Ama bildiğimiz bir şey var.
Dünya yeni bir bin yıla giriyor.
Ve bu yeni bin yıla başka türlü girmek mümkün değil.
Bizim için önemli olan ise şu.
Dünyada medya da globalleşmeden payını alıyor.
İnternet milli sınırları aşıyor. Televizyon yayınları, programları sınırların çok ötesine geçiyor.
Ve her geçen gün, gazeteciliğin standartları, ilkeleri de globalleşiyor.
İnsan hakları, siyaset etiği herkes için geçerli ilkelere kavuşuyorsa, gazeteciliğin de aynı yola girmesi normaldir.
21'inci Yüzyıl işte bu yeni zihniyetin şemsiyesi altında gelişecek.
‘‘Globalleşme’’ kavramına, demode bir emperyalizm edebiyatı ile yaklaşmayan bugünün insanları bir şeyi iyi biliyorlar.
Ekonominin, markanın, tüketimin globalleştiği bir dünyada, herkes bundan nasibini alacaktır.
Alması gerekir.
Kosova sokaklarında duruma hákim olan müttefik askerleri, yeni millennium'a şu mesajı taşıyorlar.
Artık uluslararası ilişkiler, siyasi değerler de ortak standartlar ve ilkeler üzerine oturacaktır.
Evet, Priştine'nin muzaffer misafirleri hepimize bu gerçeği anlatıyor.
KOSOVA İÇTİHADI
İstesek de istemesek de, tarihin artık bir Kosova Öncesi, bir de Kosova Sonrası olacaktır.
Bazıları bu gerçeği görmek, kabullenmek istemiyorlar.
Samimiyetlerinden hiç şüphem yok.
Ama ne yazık ki, bu gerçeği görmemek hazindir.
Paylaş