Anadilde sevişmek

REFİK Halid Karay "Nilgün" romanında, gerçek sevişmenin ancak "anadilde" mümkün olabileceğini söylüyor.

Bu sözleri, daha önce başka kişilerden de dinlemiştim.

İtiraf edeyim, benim de kafamı zaman zaman kurcalar.

Dikkat ediniz, burada insan "anadilini konuşan biriyle sevişebilir" değil, "anadilinde sevişebilir" deniyor.

Demek ki kafa yorduğumuz şey, insandan çok, dille ilgili.

Öyleyse, insanın, sevişirken ancak anadiliyle ifade edebileceği şey veya şeyler nedir?

* * *

"Seni seviyorum" mu?..

"Sagapo" da en az onun kadar kuvvetli bir cümle.

"Je t’aime" de, "I love you" da...

O zaman anadilin gerçek hizmetini verdiği başka bir şey olmalı.

Mesela, Sezen Aksu’nun o şarkısında söylediği şu söz:

"Açık saçık konuş bana..."

Acaba anadilin aşkta kendini en güçlü hissettirdiği duygu bu mudur?

Her şeyi anadilde adıyla konuşmak...

Refik Halid’in şu cümlesi, sevişmenin büyük gerçeğini en kuvvetli şekilde ifade ediyor:

"Aşk son haddini bulursa, her şeyi uygun görür."

Kimdir o her şeyi uygun görecek áşık?

Onun cevabını da veriyor:

"Gerçek sevgili olduğu zaman."

Bir alt satırda da gerçek sevgili olabilmenin formülü yazılmış:

"O, ancak inadı kırıldıktan ve iradesi ezildikten sonra bir sevgiliye dönüşecek."

Çünkü aşk ne onur tanır, ne de irade.

Aşk bir tapınmadır.

Aşk iki kişilik bir tarikat, sevişme ise o tarikatın tek kutsal ayinidir.

* * *

Aşk bu kadar marazi, böylesine hastalıklı bir şey midir?

Yoksa böyle bir aşk, 19’uncu yüzyılda bitip tüketilmiş bir tutkunun ifadesi midir?

İnsan gerisinde epey yıl, epey bitip tükenmiş şeyler bıraktığı zaman ister istemez böyle derin muhasebelere dalıyor.

Geriye baktıkça da, Refik Halid’in yıllar önce söylediği o sözün çok doğru olduğuna olan inancı artıyor.

Sevişmenin tek dili vardır ve o da anadildir.

Sezen Aksu da avaz avaz "Açık saçık konuş benimle" diyorsa bilin ki bu hakikat, bir roman kahramanının sırf ilginçlik olsun diye söylediği sözün çok ötesine geçiyor.

İnsan üç dili anadili gibi konuşabilir.

Ama sevişmenin tek anadili vardır.

Eminim herkes o dilde sevişir.

Nilgün romanının kahramanı, aşkın geldiği bu noktayı şöyle anlatıyor:

"Aşkın kin şeklini almış, coşkunluğunu küfür ve hezeyanla belirten bir devresindeyim.

Külhanbeyini bıçak kullanmaya sürükleyen sevda faslı böyle başlar."

Tabii bütün bunlar da bizi şu soruya götürür:

Sevişmenin marazi olmayan, yani normal bir hali yok mudur?

Bu sorunun muhatabı toplum olamaz.

Eğer samimi olacaksak, herkese tek tek sorup cevabını almalıyız.

O da ancak anadilde mümkündür.
Yazarın Tüm Yazıları