Paylaş
“Bir başbakana bu yapılır mı” diyor...
Nedense içinden “Bir insana bu yapılır mı” demek gelmiyor.
Hep o başbakanlık zırhının içinde...
Gece yatağa bile o zırhla giriyor.
Hani o mahalle kabadayıları vardır ya...
Gücünü ya paradan, ya kabadan, taştan sopadan alır...
“Bir dakika kardeşim” diyen mahalle delikanlısına, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye mezar kenarı ıslığı ile babalanan kabadayılar...
Bir zamanlar Orhan Kemal’in kitaplarında okuduğumuz kalantorlar..
Onlar var ya...
Başbakan da işte o havada...
Bütün Türkiye’yi mahallesi, kendini de o mahallenin kabadayısı zannediyor...
* * *
İzmirli kadına bağırıyor:
“Bir başbakana bu yapılır mı...”
O kadını evini basıp, pijamaları ile alıp götürdünüz...
Ötekini korumalarınız saatlerce konvoyunuzun arkasından dolaştırdı...
“Bir kadına bu mu yapılır” demeyeceğim, çünkü anlamazsın.
O nedenle, onun yerine, anlayacağın dilden ben söyleyeyim.
* * *
Bak kardeşim...
-Sen Beşiktaş’taki ofisinden Kadıköy vapurundan inen kadınlara bakıp bakıp da içinden “Kim bu ahlaksızlar” diye geçiriyorsan...
-O kadınlardan bahsederken, cümlenin başına “Ayıptır söylemesi” gibi asıl ayıp hakaretleri koyabiliyorsan...
Sen de o kadının parmak işaretine katlanacaksın.
* * *
Sen bu ülkenin sana oy vermeyen kadınlarına yatıp kalkıp hakaret ediyorsan, başı örtülü kıza olmamış saldırılar üzerinden iftira kampanyaları düzenleyip, polisinin saçından sürüklediği kadınlara tek kelime muhabbet göstermiyorsan...
O parmağa alışacaksın kardeşim...
* * *
Sen 12 yıldır bu ülkenin kadınlarının bir bölümüne üvey evlat muamelesi yapmışsan...
Her gün, bir bölümüne “Başı örtülü hemşirem” diye sahip çıkarken, ötekiler için “kardeşim” kelimesini bir kere bile ağzına almamışsan...
O parmağa alışacaksın kardeşim...
* * *
Nasıl ki, bu ülkenin başörtülü kızı, kadını, ikna odalarında ikna olmadıysa...
Onlar da senin silahlı korumalarından, vur deyince öldürmeye amade adamlarından korkmazlar. O yüzden o parmağa alışacaksın kardeşim...
Çünkü o parmak, senin 12 yıldır bu ülkenin yüzde 50’sinin gönlüne ektiğin rüzgârlardan biçtiğin fırtınadır.
Dua et ki hâlâ kasırgaya dönüşmedi...
* * *
Hazırla kendini...
Yüzde 50 alsan da alışacaksın.
Yüzde 70 alsan da alışacaksın.
Bil ki o kadınlar bu ülkenin başı örtülü kadınlarından daha az şahsiyet sahibi değil.
En az onlar kadar cesur...
Ve senin hörtlemenden de, zörtlemenden de korkmuyorlar artık.
O yüzden o parmak artık hep gözünün içinde olacak....
O kadınlar demokrasiyi öğrendiler...
Bir gün sana da hem demokrasiyi, hem de kadına karşı saygıyı öğretecekler...
Bilin ki göndere çektiği Türk bayrağı değil ikiyüzlülüktür
HÜRRİYET Kelebek’te Cengiz Semercioğlu’nun yazdığına göre, AKP seçim propagandasının altın vuruşunu yeni bir filmle yapacakmış.
Seyredenlerin içindeki milliyetçilik duygularını ayağa kaldıran film şöyleymiş.
Karanlıklar içinden bir el, gönderdeki Türk bayrağını kesiyormuş.
Bayrak yere düşerken, AKP’nin elleri onu tutup yeniden göndere çekiyormuş.
Okurken aylar önce, Kürt açılımının zirvede olduğu günlerde yaptığım küçük bir uyarıyı hatırladım. “Türk hassasiyetine de dikkat edin” demiştim.
Bir hafta içinde yediğim hakaretler şunlardı:
“Irkçı”, “Faşist”, “Puşt”, “Kan emici” “Kof”...
Şimdi aynı şahıslar, Türk bayrağı üzerinden oy toplamaya çalışıyor.
Ayıp yahu...
“Türk” kelimesini neredeyse ayıp haline getirenlerin bugün Türk kelimesi üzerinden oy toplama hesabı yapmaları...
Ne diyeyim...
Ben kendi payıma o filme her baktığımda, göndere çektiklerinin Türk bayrağı değil, tarihin gördüğü en büyük ikiyüzlülük olduğunu düşüneceğim.
Artık eskisi kadar rahat uyuyamayacaksın, hazırlan
BÜTÜN hesabını yüzde 40 küsur oy almaya göre yapmış.
Sanıyor ki, o oyu alınca, her şey eskisi gibi olacak, her şey eski tas eski hamam kalacak.
Kalmayacak...
-Çünkü orada yüzde 40 küsur varsa, burada da yüzde 50 küsur olacak...
-O yüzde 50 küsur oy, artık onun çok sevdiği deyişle “başını uzatmış kurbanlık koyun” olmayacak.
-Çünkü o yüzde 50 küsur...
Artık despotluktan, her gün hakarete uğramaktan bıktı.
-Çünkü o yüzde 50 küsur oy...
Ayakkabı kutularından fışkıran şeyin, büyük şairimizin bahsettiği şüheda olmadığını anladı.
-Çünkü o yüzde 50 küsur oy...
İktidar fotoğrafının giderek Marcos hanedanını hatırlatan bir eş-dost-akrabayı taallukat şirketi fotoğrafı haline dönüştüğünü gördü.
-Çünkü o yüzde 50 küsur oy...
Sırf kendi dünya görüşü ve çocukluk takıntıları yüzünden, TBMM’ye dahi danışmadan, Türkiye’yi orta gırtlağına kadar Doğu bataklıklarına batıran o kafayı gördü.
-Çünkü o yüzde 50 küsur oy...
Gezi’de gencecik çocukların yazdığı şahsiyet destanına da şahit oldu.
-Çünkü o yüzde 50 küsur oy artık korku duvarını aştı ve tarihimizin gördüğü bu en büyük istibdat rejimine “Dur” deme şuurunu ve cesaretini kazandı.
O yüzden artık eskisi kadar rahat uyuyamayacaksın kardeşim...
Kendini hazırla...
Paylaş