Abiler çekilince Ankara renklendi

HAYATIMIN 17 yılı Ankara’da geçti.

Gözlemim şu:
Ankara gazetecileri değişiyor.
Daha doğrusu, içlerindeki renkli kişilikleri dışa vurma konusunda özgürleşiyorlar.
Son 15 yılda üzerlerinde sanki görünmeyen bir terör esiyordu.
Üzerlerinde, İstanbul gazetecilerini “satılık”, “dönek”, “yalaka” gibi gösteren bir “abi terörü” esiyordu. Şimdi o terör kalkmış gibi bir halleri var.
* * *
Barcelona-Real Madrid maçını iki Ankaralı gazeteci ile birlikte seyrettim.
Murat Çelik, Star TV’nin Ankara temsilcisi.
Eşi Özlem Çelik ise Akşam Gazetesi’nde yazıyor.
Özlem Çelik’le havaalanında karşılaştığımızda ilk sözü, “Hakkınızda ağır bir yazı yazdım” oldu.
Ben de “Eline sağlık” dedim.
Sonra iki gün boyunca ikisiyle çok güzel sohbetler yaptık, müzikten, sinemadan konuştuk.
Her ikisinin de çok renkli kişilikleri olduğunu, dünyayı iyi takip ettiklerini, gazetecilik dışında da ilgi alanları bulunduğunu, yemek içmek konusunda yüksek zevklere sahip olduklarını gördüm.
* * *
Geçen ay Radikal Gazetesi’nden aradılar.
“Ankara gazetecileri” ile ilgili bir dosya hazırlıyorlarmış.
Benden de görüş istediler.
Tahmin ediyorum, Ankaralı gazetecileri küçümseyeceğimi, onları ruhsuzlukla, Ankaralılıkla eleştireceğimi sanıyorlardı.
Oysa son yıllarda hiç de öyle bir görüşüm yok.
- Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Metehan Demir çok renkli bir kişiliktir. Saat meraklısıdır. Müziğe ve iyi yaşamaya çok düşkündür.
- Radikal’in Ankara Temsilcisi Murat Yetkin’le, siyaset dışında çok güzel şeyler konuşabilirsiniz.
- Haber Türk’ün Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, son 10 yılda büyük bir ilerleme kaydetti. Renkli bir kişidir.
- Bugün İstanbul’un en renkli gazetecilerinin küçümsenmeyecek bir bölümü Ankara’dan gelmiştir.
Yani, bazılarının küçümsediği “Ankara gazetecisi” profili geride kaldı.
Bir zamanlar “profil kontrolü” yapan ağır abiler eski etkilerini kaybetti.
Siyasetçi-asker-bürokrat çemberi delindi, o dilekten şimdi renkli hayatlar akıyor.
Özetle onlar artık “statüko muhafızları” olmaktan çıktılar.
* * *
Buna karşılık “müesses nizam gazeteciliğinin payitahtı” artık İstanbul.
Statükoyu onlar temsil ediyor.
Ergenekon, asker ve Kürt meselesinden başka dünyalarında hiçbir şeye yer yok.
Eski ağabeylerin lügati “dönek”, “yalaka”, “hain”den ibaretti.
Şimdiki ağabeylerinki “darbeci”, “Ergenekoncu”, “askerci”den ibaret.
Egemen gazeteci portresini, yeni abilerin “intikamcı”, “gaddar”, “gammaz”  karakterleri çiziyor.
Mesleki infazları onlar yapıyor, gazetecileri onlar hedef gösteriyor.
Yani medyayı hizaya sokan “büyük abiler”, “devrim muhafızları” İstanbul’a taşındı.
* * *
Son sözüm şu:
Bugünün Türkiye’sinde sorgulanması gereken gazetecilik Ankara değil İstanbul gazeteciliğidir.
Ankaralı gazeteciler, büyük abilerinin etkisinden kurtulup özgürleştikçe hayatları renkleniyor; İstanbul ise “alacakaranlık kuşağına” dönüşüyor.
Yazarın Tüm Yazıları