Paylaş
Karşımızda bizim terörist dediğimiz, Amerika’nın ise IŞİD terörüne karşı “Müttefikimiz” dediği YPG örgütünün silahlı mensupları var...
Bizim yanımızda ise Suriye lideri Esad’ın, Rusya’nın, Amerika’nın “terörist” dediği ÖSO mensupları...
Yani benim teröristim, müttefikimizin müttefiki; onun teröristi, benim müttefikim...
*
Bizim terörist dediğimiz YPG’yi koruyan Amerika bölgeden çekildiği için memnunuz...
Ama yerine bizim müttefik diye gördüğümüz ÖSO’ya terörist diyen Suriye geliyor...
Memnun olmasak da ehveni şerdir diyoruz.
*
“Süper güçlerin bölgede ne işi var” diyoruz, süper güç Amerika çekiliyor ama bir bakıyoruz onun yerine ikinci süper güç Rusya geliyor...
*
Terörist dediğimiz YPG, katil dediğimiz Esad’la anlaşıyor, ikisi birden karşımıza dikiliyor, “dengeler değişiyor” ama biliyoruz ki Ortadoğu’nun makûs talihi değişmiyor.
*
Biliyoruz ki burası Ortadoğu...
Kim zafer kazanmış, kim hezimete uğramış...
Kim kazançlı çıkmış, kim kaybetmiş...
Dışardan, uzaktan gelip bunu anlamak güç...
*
Ama tarihin anlattığı bir gerçek var.
Çağlar boyunca buraya uzaktan gelen herkes kaybetmiştir...
Ve kaybettiği ilk şey “haysiyeti” olur.
Sonra sırayla “itibarı”, “parası”, “canı”, “evladı” gelir...
*
“Dünya gücü” denilen Amerika’nın burada başına gelen işte tam budur.
ŞİMDİ ‘HOOD EVENT’İN İNTİKAMI MI ALINDI
“HOOD event” de nedir diyeceksiniz...
Bildiğimiz “çuval olayı”...
4 Temmuz 2003 Cuma...
Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentindeki Türk karakolu...
İçinde biri binbaşı olmak üzere 11 Türk askeri var.
Karakol basılıyor ve içindeki 11 Türk askeri alınıp başlarına çuval geçirilerek götürülüyor.
Türk ordusunun bugüne kadar yaşadığı en onur kırıcı olaydı...
*
Şimdi Amerikalılar 7 yıldır bulundukları Suriye’den onur kırıcı biçimde ayrılıyorlar.
Son günlerde sık sık şu soruyla karşılaşıyorum.
Şimdi biz çuvalın intikamını aldık mı?
*
İntikam, kan davası, öç, “rövanş” kavramına inanan bir insansanız...
“Evet aldık” diyebilirsiniz...
Ama benim gibi intikam kavramına inanmayan, her intikamın bir sonraki intikamın ilk adımı olduğuna inanan biriyseniz...
Hemen çıkarın aklınızdan o soruyu...
BU TANK ‘İSLAMİYET GÜNEŞİNİN OLDUĞU HER YERE’ Mİ GİDİYOR
FOX TV haberlerinde gördüğüm bir sahne çok aklıma takıldı.
Fırat’ın doğusundaki harekâta giden bir tankın üzerindeki askere Fox TV muhabiri şunu soruyor:
“Komutanım, yolculuk nereye?”
Tankın içindeki Türk askeri şu cevabı veriyor:
“İslamiyet güneşinin olduğu her yere.”
Bunu öylesine söylenmiş bir söz zannettim.
Ama muhabir biraz sonra bir başka askere aynı soruyu sordu.
O da “İslamiyet güneşinin olduğu her yere” cevabını verdi.
*
Biz devlet olarak bütün dünyaya bu harekâtın amacını “Fırat’ın doğusunu teröristlerden temizlemek” olarak duyurduk. Bizzat sözcümüzün ağzından “Suriye toprağında gözümüz yok” mesajını verdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha dün “Suriye’de meşru bir rejim kurulunca Suriye toprağından çekileceğiz” diyordu.
O zaman tankın üzerindeki askerimizin ağzından çıkan bu cümle ne anlama geliyor?
Harekâta katılan askerimize, bize ve dünyaya söylenmeyen başka bir hedef mi verildi?
*
Bence askerimize bu tür sözlerin aleyhimize kullanılabileceği ve dikkatle konuşmalar yapmaları gerektiği anlatılmalıdır.
PAZAR GÜNÜ BÜYÜK HÜZÜN PAZARTESİ BÜYÜK SEVİNÇ
Bu iki fotoğraf, evimizin ve büyük ailemizin iki gün boyunca en önemli konularından biriydi. İkisi de “Masal Patileri” adlı Instagram hesabında yapılan paylaşımlardı.
*
Bu köpeğin adı Mona... Bir eve verilmiş ancak sahibinin sağlık sorunu nedeniyle geri gelmiş. Öyle ağlıyormuş ki “İçimiz yanıyor” diyordu.
*
Pakize’yi yeni kaybettik... Mona’yı alalım mı diye (3 kuşak aile üyelerimiz) tartıştık...
Ama evde 6 kedi var... Bir o kadar da bahçede...
*
Tam bunları tartışırken aynı Instagram hesabından yeni bir fotoğraf geldi. Soyadını öğrenemediğim Şehnaz Hanım isimli bir hayvansever Mona’yı evine almış...
İşte o an bizim evde de büyük bir sevinç patlaması yaşandı.
*
Çok yaşayın Şehnaz Hanım... Mona kadar bize de mutluluk ve sevinç verdiniz.
BUGÜNLERDE FENA HALDE
HAFTA sonu Bodrum’da tam bir “Indian summer” vardı.. Pastırma yazı...
İki gün boyunca bol bol Ajda Pekkan’ın 2011 “Farkın Bu” albümünden “Yine Tek” şarkısını dinledim.
Bana göre harika bir Akdeniz cazı... Bir kere daha anladım.
Ajda yine tek...
Sezen gibi o da büyük, çok büyük şarkılar verdi bize...
Artakalan bir ömür yeter bana...
HİNDULAR VE SUUDİLER DİN GÖREVLİSİNE GÜVENİYOR MU
Dünkü yazımda Ipsos araştırma kuruluşunun bir araştırmasının sonuçlarını vermiştim.
Buna göre her 100 Türk’ün sadece 12’si imamlara, vaizlere ve öteki din görevlilerine güveniyordu.
Üç konuyu merak ettim.
BİR: Acaba Hindistan’da durum nedir?
Hindular, Budistler din görevlilerine ne kadar güveniyor?
İKİ: Araştırma kapsamına giren ikinci Müslüman ülke olan Suudi Arabistan’da durum nedir?
ÜÇ: İki Hıristiyan ülke, Amerika Birleşik Devletleri ve Arjantin’de durum nedir...
Ipsos’u aradım. 4 ülke için özel rakamları çıkarıp bana verdiler. İşte sonuçları...
GALİBA DİN GÖREVLİLERİNE EN AZ GÜVENEN ÜLKE BİZİZ
Hindistan 2.5 kat fazla güveniyor:
Her 100 Hintliden 27’si din görevlilerine güveniyor.
Yani Türklere göre 2.5 kat fazla.
*
Suudi Arabistan halkı 3 kat fazla güveniyor...
Her 100 Suudi Arabistan vatandaşından 31’i din görevlilerine güveniyor.
Yani Türklerin 3 katı fazla...
*
Amerikalılar 3 katı fazla:
Her 100 Amerikalıdan 32’si din görevlilerine, rahiplere, papazlara güveniyor. Yani Türklerin 3 katı...
*
Arjantin bize yakın...
Her 100 Arjantinliden ancak 17’si din görevlilerine güveniyor...
Yani Türkiye’den 5 puan fazla...
*
Sonuç: Dünyada din görevlisine en az güvenen ülke Türkiye...
Ciddi bir “din görevlisi” sorunu var... Ve din görevlileri siyasallaştırıldıkça, siyasallaştıkça bu sorun daha da büyüyecek...
Şuraya yazın...
Paylaş