Paylaş
- 24 Haziran’dan, ondan sonrakinden, daha sonrakinden hiçbir umudunuz kalmamış...
- Özel hayatınız, iç dünyanız desen nakavt vaziyette...
*
İhtiyacımız olan kelimeyi, Hürriyet Pazar’da Emre Kızılkaya’nın yazısından öğrendim.
O sihirli kelime şu: “Sisu...”
*
Fin kültürünün 600 yıllık kavramıymış.
Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Paivi Kairamo bu kavramı Türkçeye çevirmenin zor olduğunu söyleyerek şöyle tarif ediyor:
“Moral kuvvetle, iyi ve kötü zamanlarda kararlı bir şekilde sonuç alma iradesi.”
*
Örnek olarak da şunu anlatıyor: Mesela başarısız bir ilişkinin ardından yeni bir ilişkiye başlayabilen veya işten atılıp kararlılıkla yeni bir iş arayanların “Sisu” gösterdiği söylenirmiş.
*
Kafanızdan Türkçeye nasıl çevirirseniz çevirin...
Yapmanız gereken tek şey şuna inanmak. Bu ülke bir gün mutlaka ortak “Sisu”sunu bulacak.
APOLİTİK BİR GAZETECİNİN KAFASINDAKİ 3 POLİTİK SORU
- Türk usulü başkanlık sistemi, OHAL uygulaması olmaksızın da yürüyebilir mi?
- Ortasından bölünmüş bir toplumda, bu kadar küçük farkla, bu kadar büyük yetkiler bu kadar kolay kullanılabilir mi?
- Türk usulü başkanlık sistemi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan sonra da devam eder mi?
BU FOTOĞRAF ÇEKİLDİĞİNDE MENDERES İKTİDARDAYDI
BİZİM aile aramızda bir WhatsApp grubumuz var.
Dün 23 Nisan’dı ve hepimiz çocukluk fotoğraflarımızı koyduk.
İki kız kardeşim Sema Aksoy ve Serpil Güngör bu fotoğraflarını koymuş.
Fotoğraf 1950’li yılların başlarında İzmir Fuarı’nda çekilmiş...
O havuzun başında işeyen çocuk heykelini bugün gibi hatırlıyorum...
- Ankara’da iktidarda Adnan Menderes’in Demokrat Partisi var...
- İzmir’de belediye Demokrat Partili.
- Vali Demokrat Parti’nin atadığı vali.
- İzmir Demokrat Parti’ye oy vermiş.
- Ve amcamla eşi hariç, benim bütün ailem oyunu Demokrat Parti’ye vermiş...
“Zamanın muhafazakâr ruhu” çok farklıymış demek ki...
POP KÜLTÜR ATASÖZLERİ
- “SONUNDA her şeyin mahvolması için aşk iyi bir nedendir.”
“La Casa de Papel”
dizisinden.
TÜRK SİNEMASININ SON STARI HÜLYA MI
NAZAN Öncel Hürriyet Pazar Kelebek’te Cengiz Semercioğlu’na verdiği mülakatta ilginç bir tez ortaya attı: “Türk sinemasının son starı Hülya’dır. Daha da üstüne çıkabilen olmamıştır. Türkçesi de, Çincesi de budur.”
Yıllar önce İbrahim Tatlıses’le birlikte oynadığı “Mavi Mavi”yi seyrettiğimde, doktorasını yapıp henüz Türkiye’ye dönmüş genç ve ukala bir entelektüeldim.
Onun bu filmde yüzüyle oynayışına hayran olmuştum.
Olmuşum da bunu kimseye söylemeye cesaret edememiştim.
Ama bugün de çok beğendiğim Türk kadın oyuncular var...
Bildiğim tek şey şu.
Artık o kadar çok film, video, televizyon filmi var ki...
Herkesin starı diye bir kavram kalmadı.
ARABESKİN OĞULLARI MUHALİF BABALARI İSE İKTİDAR YANLISI
ORHAN Abimiz, Ferdi Babamız... 1970’lerde mahallemizin “devlet dersinden sınıfta kalmış” çocuklarıydı...
*
Şimdi o itiraz çocukları değişti, yerini birbiri ardına devlete ve başkanına biat şarkıları söyleyen mutena semt büyükleri aldı.
*
Ama onların terk ettiği eski arabesk varoşunu, yeni arabeskin itiraz sesleri doldurdu.
Hem de çok daha güçlü bir sesle...
*
Ezhel, Ceza, Tahribad-ı İsyan gibi mahalle çocukları, arabeski rap müziğin gettolarına taşıyıp, ağızlarına geleni, hançerelerini gereni, vicdanlarını sızlatanı avaz avaz haykırmaya devam ediyorlar...
*
Sonuç mu...
Gencebay’ın 48 yıldır dinlediğimiz şarkısı “Kaderimin Oyunu” Spotify’da 1 milyon 509 bin kere indirilmiş...
Ezhel’in daha geçen yıl çıkan “Geceler”i ise 12 milyon 136 bin kere...
*
Babalar devletle anlaştıkça küçülüyor, bitiyor...
Oğullar itiraz ettikçe çoğalıyor, büyüyor...
*
Nasıl başlıyordu Orhan Abimizin o harika şarkısı...
“Ne sevenim var, ne soranım var
Öyle yalnızım ki...”
NESRİN TOPKAPI ROTASINI İZLEMEK
PAZAR günü Hürriyet Seyahat yazarı Serkan Ocak’ın yazısından öğrendim. Erciyes Dağı’na çıkan rotalardan birinin adı “Nesrin Topkapı”ymış...
Yıllar önce bir ekip yılbaşında Erciyes’e tırmanırken içlerinden biri, “Şimdi yılbaşında televizyon karşısında oturup dansöz Nesrin Topkapı’yı seyretmek vardı” deyince, dağcılar arasında o rotanın adı Nesrin Topkapı olmuş... Ne güzel bir hikâye...
Düşünün yılbaşındaki en büyük tartışmamızın TRT ekranlarında dansöz çıksın mı çıkmasın mı olduğu yıllardı onlar...
Paylaş