2050’ye kadar yaşayana bir kötü bir iyi haber

RAHMETLİ babam matbaacı Şükrü Özkök, 1963 yılında, Almanya’dan dönüşte elime Telefunken marka küçük bir radyo verdiğinde, hayatımın ilk büyük müzik devrimini yaşamıştım.

Haberin Devamı

***

Transistörlü bir radyoydu bu ve elimde mahalleye ilk çıktığım gün, mahallenin tartışmamız kralı bendim.

Çünkü Çiğli Amerikan radyosunda çalınan Bob Dylan’ın 50 yıldır harika kalan şarkısı ‘Like A Rolling Stone’u sokakta arkadaşlarımla o radyodan dinlemiştim.

***

Küçükken başucu kitabım Doğan Kardeş yayınlarından çıkmış ‘Kâşifler ve İcatlar Ansiklopedisi’ydi...

***

Her yıl American Scientific dergisinin “yılın en önemli buluşları” kapak konulu dosyasını merakla beklerim.

Bu yılki de geçen hafta geldi.

***

Bu hafta biraz tembellik yapıyorum. Araştırmaya dayalı bir haber değil yazdığım.

Dergiden özetliyorum.

***

Ama tabii ki kendi senaryom ve kendi üslubumla...

Hepimizin anlayabileceği bir dille...

1-TEMMUZ

ARABANIZIN EGZOZU BİR ELEKTRİK SANTRALI OLABİLİR

Haberin Devamı

GEÇEN temmuz ayında biz darbe ile meşgulken, “Sciences Advances” dergisinde bir makale yayınlandı.

Yazarlarının adı Wajdi Al Sadat ve Lynden Archer’dı...

Cornell Üniversitesi’nin iki öğretim üyesinin makalesinin başlığı şöyleydi:

“Karbondikoksidi zapteden elektrokimyasal hücreler için bir tasarım...”

Size belki hiçbir şey demeyen bu cümle, dünya pil teknolojisinde yepyeni bir dönemin işaretini veriyordu.

Bunun Türkçede herkesin anlayabileceği tercümesi şuydu:

“Atmosferin dışındaki karbonu emip elektrik enerjisine çeviren hücreler...”

Yani artık, karbonu yakmak yerine, onu elektriğe çevirecek bir teknoloji geliyordu.

Bu pilin anotları çok ucuz bir malzeme olan alüminyumdan yapılacaktı.

Katotları ise karbondan oluşacaktı.

Böylece arabanızın en arabanızın egzozu, elektrik üreten bir santrala dönüşebilecek.

Buluş büyük, ama uygulama henüz yarın değil...

2050’ye kadar yaşayana bir kötü bir iyi haber

Andrew Myers

2-MAYIS

2050 YILINDA 10 MİLYON KİŞİNİN BEKLEDİĞİ ŞEY

SİZE kötü bir haberim var.

İngiltere hükümetinin yaptırdığı bir araştırmaya göre 2050 yılında, dünyada 10 milyon insan, klasik antibiyotiklere cevap vermeyen virüslerin yol açtığı hastalıktan ölecek.

Haberin Devamı

Hemen paniğe kapılmayın, size iyi haberim de var.

İyi haber, 2016 Mayıs ayında “Nature” dergisinde yayınlanan bir makale ile geldi.

Bu yıl Harvard Üniversitesi’nden Andrew Myers ve arkadaşları dayanıklı virüslere karşı yeni nesil antibiyotik geliştirmek için bir yöntem buldu.

Antibiyotikleri oluşturan ve “Macrolide” denilen bileşenlerin yapısını değiştirmek çok zor.

Bunlar “sanayi virüslerinden” üretiliyor.

Myers ve arkadaşları mevcut macrolitleri, 8 ayrı basit yapıya indirdiler.

Sonra bunları çeşitli biçimlerde yeniden bir araya getirdiler ve mevcut antibiyotiklere dayanıklı “büperbakterilere” karşı mücadelede büyük umutlar veren sonuca ulaştılar.

Kötü haber, bunların uygulaması da yarına değil.

Haberin Devamı

İyi haber, 2050’ye yetişecek gibi görünüyor.

2050’ye kadar yaşayana bir kötü bir iyi haber

Justin Trudeau

3-AĞUSTOS

BYLOCK’ÇULARA İYİ  DEVLETE KÖTÜ HABER

GEÇEN cuma günü sosyal medyayı sallayan bir paylaşım vardı...

“Kanada Başbakanı Justin Trudeau Quantum bilgisayarı inceliyor...”

İşte bu fotoğrafın gerisinde, bu yılın en büyük buluşlarından biri yatıyor.

2016 Ağustos ayında Çin Bilimler Akademisi gerçekleştirdiği bir buluşu bütün dünyaya duyurdu.

Ama biraz öncesine dönelim.

Birkaç harfi ve rakamı yan yana yazıp, bunu sadece kendinizin bildiği bir anahtar haline getirirseniz, buna “şifre” deniyor. Bunu bilmeyen bir kişi, cep telefonunuza veya bilgisayarınıza giremiyor.

Ancak bu şifreler kötü niyetli insanlar tarafından kolayca çözülebiliyor.

Haberin Devamı

“QKD”(Quantum-Key Distribution) sistemi buna bir çare buluyor. Sistem birbirine kuantumlarla bağlı ışık parçacıkları tarafından temizlenmiş fotonlarla bir anahtar kullanıp şifrelerin çözülmesini engelliyordu.

Ancak bir sorun vardı. Bu temizlenmiş fotonlar uzak mesafelere iletilemiyordu.

Çin Bilimler Akademisi, bir “kuantum uydusu” aracılığıyla bu fotonları birbirinden 1200 kilometre uzaklıktaki bir noktadan ötekine iletmeyi başarabildi.

Kanada Başbakanı’nın incelediği bilgisayar işte böyle “hack’lenemeyen” bir bilgisayardı.

Bu buluşun, dünyada insan hakları ve iletişime en çok müdahale eden ülkelerden birinde yapılması ilginç değil mi.

4-NİSAN

BULUŞ ÇOK GÜZEL AMA MÜSLÜMAN VE YAHUDİLERE KÖTÜ HABERİM VAR

Haberin Devamı

MARS’a indirilen tekerlekli aracı düşünün... İçinizde işte öyle bir araç, zaten Mars yüzeyine benzeyen midenizde dolaşıyor.

Massachusetts Institute of Technology (MIT) uzmanları bu yıl nisan ayında bir aleti uygulamaya sokmayı başardılar.

Bir çip düşünün. Alet bir buz parçasının içine yerleştiriliyor. Yuttuğunuz buz midenizde eriyor ve alet serbest kalıyor.

Dışarıdan elektronik komutla idare edilen çip midenizde dolaşıyor, bilgi topluyor, operasyon yapıyor, ilaç veriyor.

Laparoskopik ameliyata bile son verebilecek bir gelişme.

Ama yarın değil...

Muhafazakâr Müslümanlar ve Yahudiler için kötü bir haberim var.

Bu alet iyileştirici etkisini domuz bağırsağından bir zar içinde yapabiliyor.

5-ŞUBAT

VÜCUT ISINIZI 2 DERECE DÜŞÜREN TİŞÖRTLE KOŞMAK

Yİ Cui, Stanford Üniversitesi öğretim üyesi.

2016 Şubat ayında açıkladığı malzemenin adı “nanoporous polyethylene...”

Marka adı “NanoPE...”

Lityum pillerinde kullanılan bir malzemeden yapılan kumaş...

Maliyeti pamuklu kumaşla aynı...

50 ile 1000 nanometre genişliğinde ince bir kumaş malzeme bu...

Kumaşın içindeki çok küçücük delikler sayesinde hava çok kolay daha dışarı çıkıyor, içeri girebiliyor.

Bunun sonucunda şu anlaşıldı ki, NanoPE, insan derisini, pamuklu kumaşa göre 2 derece daha serin tutuyor.

Yani air condition’u artık evinizden çıkarıp üzerinize giyiyorsunuz.

Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde air condition aletlerinin yılda atmosfere saldığı karbondioksit gazı 100 milyon metrik ton.

Az buz bir buluş değil yani...

6-HAZİRAN

GECE IŞIKLARINA BAKIP YOKSULLUĞU ANLAMAK

2016 yılının en büyük buluşlarından biri, dünyada “yoksulluğu ölçebilen bir software”in geliştirilmesi oldu.

Bu başarı da Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Marshall Burke’ye ait...

Birleşmiş Milletler dünya yoksulluk haritasını çıkarmak istediği zaman bunun ne kadar zor olduğunu anlamıştı.

Bunun için bulunan en etkili yol, ülkelerin uzaydan “gece ışıklarının” incelenmesiydi.

Çünkü ışık, zenginlik anlamına geliyordu.

Ancak bir süre sonra anlaşıldı ki, uzaydan çekilen gece ışıkları, orta derece yoksullukla aşırı yoksulluk durumlarını birbirinden ayıramıyordu.

Stanford Üniversitesi 2016 yılında “öğrenebilen makineler” sayesinde yeni bir bilgisayar programı geliştirdi.

Buna göre, 5 Afrika ülkesi alındı ve bunların uydular vasıtasıyla gece ışıkları kaydedildi. Sonra aynı uydular sayesinde gündüz aktiviteleri saptandı.

Öğrenebilen makineler sayesinde gündüz aktiviteleri, gece ışıkları ile korele edildi. Böylece artık sadece gündüz aktiviteleri ile belirlenebilen bir yoksulluk haritasının çıkarılması mümkün oldu.

“Çözüm bulmadıkça ne faydası var” diyebilirsiniz.

Unutmayın, teşhis tedavinin ilk adımıdır.

2050’ye kadar yaşayana bir kötü bir iyi haber

7-MAYIS

EN BÜYÜK BULUŞLARINDAN BİRİ, BİR TAKLİT SANATÇISI

BİR taklit sanatçısının hayatınızı kurtarabileceğini hiç düşündünüz mü...

Düşünme zamanı geldi.

Şimdi bu antibiyotiklerden etkilenmeyen süper virüsler var ya...

İnsanda bir gen var ki, o süper virüsün feriştahı gelse, antibiyotiğe bile gereksinimi olmadan yeniyor o hergeleyi. Bu genin adı “ISG15...”

Bu iyi haber, ama kötüsü de var. Bu gen, 10 milyon kişiden sadece birinde var. 2016 Mayıs ayında “Human Communication” adlı dergide Mount Sinai Icahn Tıp Fakültesi öğretim üyesi Dusan Bogunoviç’in bir makalesi yayınlandı.

Bu ISG15 geninin nasıl çalıştığını bulmuşlar.

Şimdi hedeflerini açıklıyorlar.

Öteki insanlarda da bu geni taklit edecek bir mekanizmanın oluşmasına yol açacak ilacın bulunması...

Yarın değil... Ama 2050’ye yetişebilir...

8-OCAK

KÂĞIT ÖLDÜ MÜ DEDİNİZ TAM AKSİNE YENİ DOĞUYOR

HARVARD Üniversitesi kimya profesörü George Whitesides çok ucuza mal olacak bir hastalık teşhis yöntemi üzerinde çalışıyor.

Bunun adı “Kâğıt teşhis yöntemlerinde ikinci nesil...”

Kâğıt büyük bir emici... Üzerine gelen kan veya herhangi bir sıvıyı emiyor ve bu bilgiyi saklıyor.

Şimdi patojen (hastalıklı) parçacıkların kâğıt üzerinden DNA testlerinin çok hızlı gerçekleştirilmesi aşamasına gelindi.

Birkaç dolarlık bir testle, bir hastalık daha çok erken aşamasında teşhis edilebilecek.

Yarın... Belki yarından da yakın...

9-AÇILIN SÜPER ATOMLAR GELİYOR VE HER ŞEY DEĞİŞECEK

BEN bile biliyorum... Lisede öğrendiğim “periyodik tablo” veya “cetvel” artık bize yetmiyor.

Yani elementleri artan atom sayılarına göre sıralayan cetvelin sonuna geldik.

Bize dahası lazım... Süper atomlar...

2016 iyi bir yıldı...

Columbia Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Colin Nuckolls bu yıl tek element gibi hareket eden atom kümeleri oluşturmayı başardı.

Bir tür süper atom yani...

Aslında kimyacılar yıllardır süper atom yapmayı biliyorlardı...

Peki Nuckolls ve arkadaşlarının bu yıl başardığı şey neydi...

Onlar, süper atomlar dışında, “tasarımcı moleküller” adı verilen yapıları oluşturacak bir metodu buldular. Biliyorum biraz karışık. O nedenle size bunun neye yarayacağını söyleyeyim.

Bugün dijital alanda kullanılan neredeyse tek madde olan silikondan daha kapasiteli, daha hızlı süper iletkenlerin bulunmasında önemli bir adım bu. Yani gerçek süper atomlar dönemi açılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları