12 Nisan 1961, saat 9.07

DAKİKASI dakikasına veriyorum, çünkü olayın bütün ayrıntıları, Amerikan kayıtlarına geçmiş durumda.

Marmara Denizi kıyısındaki Karamürsel Kasabası güzel bir bahar günü yaşamaktadır.

Kahvelerin önüne sandalyeler atılmış, kışın dumanaltı günleri geride kalmıştır.

Dışarda her şey sakin görünürken, Karamürsel'deki Amerikan üssünde müthiş bir telaş yaşanmaktadır.

Çünkü üssün dev radar antenleri, Kuzey'den gelen çok önemli bazı konuşmaları kaydetmektedir.

Bu konuşmalar, Soğuk Savaş'ta yepyeni bir dönemi açacak niteliktedir.

KARAMÜRSEL ÜSSÜ GÖREVDE

Çünkü Karamürsel antenleri, Sovyetler Birliği'nin fırlattığı Vostok 1 roketinin rampadan çıkışını tespit etmiştir.

Roketin içinde, uzay tarihinin çok önemli bir siması bulunmaktadır.

Smolensk yakınlarındaki Kuluşino Köyü'nde yaşayan köylü bir ailenin çocuğu olan bu kozmonotun adı Yuri Gagarin'dir.

Ruslar bu uzay aracını çok büyük gizlilik içinde fırlatmışlardır.

Çünkü bu insanlı ilk uzay uçuşudur ve büyük riskler vardır.

Bir kaza olduğu takdirde bu büyük bir ihtimalle gizli tutulacak, başarıldığında ise Sovyet rejiminin zaferi olarak duyurulacaktır.

Oysa Karamürsel üssü, füze daha rampadan fırlatılmadan, ilk konuşmaları kaydetmeye başlamıştır.

Bu konuşmaları ilk fark eden kişi, üsteki görevli operatör Jack Wood'dur.

Yaptığı işin tarihi önemini çok iyi anlamıştır. İnsanlı ilk uzay denemesini kaydetmiştir.

Gagarin'in yeryüzüne dönüşü az daha büyük bir trajediyle sonuçlanacaktır.

Çünkü Vostok 1 tam atmosfere gireceği sırada, iki bölümünün ayrılma işlemi yapılamamış ve araç kendi etrafında dönmeye başlamıştır.

Aşağıdaki kontrol merkezi telaşlanmış, ancak Gagarin son anda duruma hákim olmuştur.

TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ

Bu ayrıntılı bilgileri nereden aldığıma gelince...

James Bamford'un, ABD'nin CIA'dan bile gizli servisi NSA (Milli Güvenlik Ajansı) üzerine yazdığı ‘‘Body of Secrets’’ adlı kitabından.

Yazıyı yazmamın amacı da, Amerika'nın Türkiye'deki üslerinin istihbarat ve operasyon bakımından ne kadar önemli olduğunu göstermektir.

Bu, Karamürsel üssünün ilk önemli görevi değildir.

Bundan bir yıl önce de, Sovyet Rusya semalarında düşürülen U-2 uçağının ilk mesajlarını bu üs kaydedecektir.

U-2'Yİ DE YAKALADI

Tarih 1 Mayıs 1960'tır ve Pakistan'ın Peşaver eyaletindeki Amerikan üssünden kalkan bir U-2 casus uçağı, Rusya'nın derinliklerine doğru girer.

Moskova'da henüz güneş doğmamıştır ve Kruşçev daha yatağındadır.

Rus Savunma Bakanı Mareşal Malinovski, Kruşçev'i arar ve ‘‘Bir Amerikan U-2 uçağının Rus hava sahasını ihlal ettiğini’’ haber verir.

Kruşçev bir an düşünür ve hemen emrini verir:

‘‘Ne pahasına olursa olsun o uçağı düşürün.’’

Bu kadar sinirlenmesinin sebebi açıktır. O gün 1 Mayıs'tır ve Kızıl Meydan komünizmin en büyük bayramını kutlamaya hazırlanmaktadır.

Kruşçev daha sonraları bunu arkadaşlarına şöyle anlatacaktır:

‘‘Düşünün, bizim Kızıl Ordu Kızıl Meydan'da bütün dünyaya gücünü göstermek için resmi geçit yaparken, yukarda Amerikalılar bizimle dalga geçecek.’’

Ancak bu iş o kadar kolay değildir.

U-2 uçağı 66 bin feet (yaklaşık 22 bin m.) yükseklikten uçmaktadır.

Kızıl Ordu'nun elinde o irtifaya çıkabilecek hiçbir Rus uçağı yoktur.

Rus füzelerinin de o yüksekliğe ulaşıp etkili olması mümkün değildir.

Böylece Rus hava üslerinde inanılmaz bir sinir harbi yaşanmaya başlar.

Komutanlar bağırıp çağırmakta, Lenin Mozolesi'nin üzerinden Kızıl Ordu resmi geçidini seyretmeye hazırlanan Rus Nomenklaturası ise komutanlara durmadan fırça çekmektedir.

DAKİKA DAKİKA İZLENİYOR

Sonunda bir SA-2 füzesi bunu başarır.

U-2 uçağının kuyruk tarafında bir ateş küresi halinde patlayan SA-2 bir anda Amerikan uçağının dengesini bozuyor.

Pilot otomatik fırlatma sandalyesini kullanamıyor.

Son anda kokpitin kapağını açıp kendini dışarı çıkarabiliyor.

İşte bütün bu gelişmeler Karamürsel'deki üs tarafından dakika dakika izleniyor.

Türkiye toprakları Soğuk Savaş sırasında çok etkili misyonlara ev sahipliği yapmış.

Bugün de yapmaya devam ediyor.
Yazarın Tüm Yazıları