Uluslararası diplomasiye balans ayarı

“Geldi, geliyor” derken Wikileaks merakla beklenen yaklaşık 250 bin belgenin ilk 27 binini açıkladı.

Haberin Devamı

Buzdağının şimdilik ucunu gördük. Dünya diplomasisinin kozmik odalarındaki kapılar aralandı ve sırlar dökülmeye başladı.

Wikileaks yayınladığı, Gerorge Bush ve Barack Obama dönemine ilişkin o çok gizli belgelere baktığımızda, aslında öyle parmak ısırtacak, bizi çok şaşırtacak, hatta “vay be” dedirtecek ve bu güne kadar bilmediğimiz bir şey yok.

Türkiye ile ilişkili 7 bin küsur belgede yazanlar da dahil olmak üzere Wikileaks’ın yayınladığı o gizli belgelerdeki ifşaatlar, bugüne kadar pek çok kez basına yansımıştı. Sadece Wikileaks çıktı ve “Kral çıplak” deyi verdi o kadar. Ama görünen o ki kabak ABD’li diplomatların başına patlayacağı ve önümüzdeki günlerde deşifre olmuş ABD diplomatik kanallarında büyük bir kan ve ekip değişimi yaşanacağı kesin.

Haberin Devamı

Fakat, Wikeleaks’ın yayınladığı resmi belgelerde yer alan hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hem de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu için kullanılan, bir kısmı hakaret içeren nahoş tanımlamaları bir kenara bırakırsak, ülke gündemimize iki yeni kavramın hediye edildiğini görüyoruz.

Bunlardan ilki Başbakan Erdoğan için kullanılan “Leader of Anatolian Tribune” (Anadolu Tribünü’nün Lideri) tanımlaması. Tribün lideri tanımlaması Roma Dönemine ait bir kavram. Çünkü “Tribün” sözcüğü Roma İmparatorluğu dönemindeki ‘tribüs’ten gelir ve safkan Roma’lıları oluşturan üç kabilenin oluşturduğu halka verilen addır. Çünkü Roma İmparatorluğu döneminde uygulanan devlet sistemi, temsili demokrasiye yakın bir nitelik taşımaktaydı. Demokratik haklar genellikle sosyal sınıf ayrımına göre şekillenirdi ama mutlak güç asillerin yani elitlerin elindeydi. Bu nedenle Roma demokrasisi iki sınıfa ayrılırdı. Asiller ya da elitlerden oluşan senato ve halk yani tribün olarak.

Halk senato üyesi olmayan Roma vatandaşlarından oluşuyordu. Yerel güç comitia centuriata (yüzler komitesi), comitia tributa (tribus yani tribün Romalı halk komitesi) ve concilium plebis (pleb yani sonradan Roma vatandaşlığına geçenlerin oluşturduğu komite) aracılığıyla Roma halkının elinde toplanmıştı. İki komite, konsey gibi yasa çıkarırdı ancak konsey ayrıca magistraları (memurlar) da seçerdi. Senatonun yasama gücü yoktu. Yalnızca Pleb Konseyi'ne önerilerde bulunurdu.

Haberin Devamı

Yine de senatonun Roma siyasetinde hatırı sayılır bir siyasi gücü (auctoritas) vardı. Elçileri gönderen ve kabul eden resmî yapı senatoydu ve eyalet valileri de dahil olmak üzer kamu arazilerinin idaresi için memurları tayin ederdi. Savaşları elitlerden oluşan senato yönetirdi ve devlet tahvillerini de tahsis ederdi. Şehrin baş magistralarını, konsüllerini ve acil durumlarda diktatörü senato tayin ederdi.

Anladınız mı şimdi “Tribüne oynamak” sözünün de nerden geldiğini? Bahsi edilen stadyum tribünü değilmiş meğer.

Wikeleaks’in yayınladığı ABD belgelerinde Başbakan Erdoğan için kullanılan “Anadolu Tribünü’nün Lideri” tanımlaması, bu yaklaşımdan hareketle “elitleri oluşturmayan Türk halkının lideri” ifadesine karşılık geliyor. Yani Amerika, Erdoğan ve temsil ettiği seçmeni günümüzün moda tabiri ile “Zenci Türkler” olarak tanımlıyor.

Haberin Devamı

ABD’nin çok gizli belgeleri ile ülkemize hediye edilen ikinci kavram ise Ahmet Davutoğlu için atfedilen “Neo Osmanlı” (Yeni Osmanlıcı) kavramı. Önümüzdeki günlerde çok tartışacağımız nur topu gibi iki kavramımız var artık. Hayırlı olsun.

Ama gerçek şu ki; Wikileaks’ın deşifre ettiği gizli belgelerle artık dünyada yeni bir dönem başlıyor. Bunun adı; “saydamlık dönemi”.

Hiç bir siyasi erk, bundan sonra kendi ulusuna farklı, uluslararası muhataplarına farklı konuşamayacak. Çünkü her siyasi otorite şu gerçeğin farkında olacak; “bir gün gelir birileri olup biteni deşifre ediverir ve çarşı karışır. Güveni zedelenen tribün de o iktidarın biletini keser.”

Haberin Devamı

Teknoloji sen nelere kadirsin. Internet olmasaydı bugün bu mümkün olur muydu? Elbette hayır…

Ben yayınlanan belgelerin neleri içerdiğinden çok, ne amaçla yayınlandığına kafa yormanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. İşte bu çerçevede yanıt bekleyen şu sorular var:

1- Acaba gündem mühendisleri yine neyin peşindeler?

2- Dikkatleri başka yere toplayıp, neyin pazarlıklarını yapıp, neyin zeminini hazırlıyorlar?

3- Yoksa uluslararası siyasette gerek diplomatlar, gerek liderler özelinde bir rotasyon hazırlığı mı var?

4- Pek çok ülkede liderlerin sıkıntılı günler yaşadığını düşünürsek hangi dengeler değişiyor ya da değiştirilmeye çalışılıyor?

Ama şu bir gerçek ki; dünya yeni gündemlere gebe ve paradigmalar değişecek. Çünkü derin bir güç dünya siyasetine balans ayarı yapıyor.

Haberin Devamı

NOT: Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğrenci olduğum yıllarda üzerimde çok emeği olan sevgili gazeteci ağabeyim Kenan Şanlıer’i kaybettiğimizi öğrendim. Yüreğimde duyduğum acıyı anlatmam mümkün değil. Nurlar, ışıklar içinde yat Kenan Ağabey! Mekanın cennet olsun!

Ertan Acar’ı Hürriyet Benim Sayfam'dan,www.facebook.com/ertanacar001 ve http://twitter.com/ertanacar 'dan da takip edebilirsiniz...  

Yazarın Tüm Yazıları