Paylaş
Abiye Hanım sayesinde konuklarına espresso ve cappucino ikram etmek isteyen hanımlar özellikle internette espresso makinelerinin satışını şimdiden yüzde 30 artırmış.
Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Pratikev.com Genel Müdürü Ali Alan, "Online alışverişte yüzde 30'luk artış oranı dikkat çekicidir. Biz de bu artışa inanamadık. Call center ekibimize her gün onlarca telefon geliyor.
‘Abiye Kuzu’nun espresso makinesi siz de satılıyor mu ya da markasını biliyor musunuz diye'... Biz de kendilerini bizim satışını gerçekleştirdiğimiz markalara yönlendiriyoruz" diyor.
Yüzde 30 önemli bir artış. Çünkü her hangi bir üreticinin ürün yerleştirme (product placement) girişimi olmaksızın dizinin senaryosu gereği konu edilen espresso makinesi satışlarındaki patlama, küresel krizle birlikte zor günler yaşayan perakende sektöründeki markaların, popüler kültürü yöneterek çıkış yolu bulabileceklerini ortaya koyuyor.
Televizyon izlerken pek çok kişi reklam kuşakları sırasında kanallar arasında dolaşır. Peki bu reklamlardan kurtulmalarını sağlar mı? Hayır…
Aslında farkında olmasak da, çoğu zaman ekran başında reklamlara maruz kalırız. En sık başvurulan taktik; ürün yerleştirme yani “product placement”tır.
Logonun veya ürünün medyasal bir dokümana yerleştirilmesi anlamına gelir. Aslında her yerde karşılaşıyoruz onlarla; dizilerde, filmlerde, bilgisayar oyunlarında, hatta kitaplarda bile ve öyle ince taktiklerle yerleştirilirler ki onları izlediğimiz filmin ya da dizinin bir parçası olarak algılarız.
Aslında ürün yerleştirmenin tarihi 19. yüzyıla dayanır.
Jules Verne’in “80 Günde Devr-i Âlem” kitabı muhtemelen bunun ilk örneklerinden.
Kitapta pek çok gemi ve balıkçılık şirketi markası geçer.
Eskiden TV yapımcıları maliyetleri düşürmek için çeşitli markalardan temin ettikleri ürünleri kullanırdı. Bu sayede markalar da düşük bütçelerle reklam yapma fırsatı bulurlardı. Şimdilerde ise çekimlerde kullanılan giysi, aksesuar, otomobil, mobilya, beyaz eşya vb gibi ürünler için artık ciddi reklam bedelleri talep ediliyor.
Teknolojinin ilerlemesi ve buna bağlı olarak televizyon kanalı sayısındaki artış nedeni ile televizyon sektöründe de rekabeti artırdı. Yayıncılar artık izleyicileri kendi ekranları karşısında tutmada zorlanıyor. Teknolojik ilerlemeler, kanalların internetten de takip ediliyor olması, digital yayın ağları derken her TV kanalı “reyting”i yüksek yapımlarla izleyici pastasından dilim kapma yarışında.
TV yayıncılığındaki bu kabuk değişimi nedeniyle markalar da sadece reklam kuşaklarındaki klasik reklam filmleri ya da sloganları ile hedef kitlelerini ikna edemeyeceklerinin farkına vardılar.
“Popülariteyi Yönetmek” başarılı marka yönetiminin kritik başarı faktörüdür. Bunu yaparken de popüler kültürün enstrümanlarını iyi kullanmak gerekir. İşte dizi ve filmlerdeki ürün yerleştirme çabaları da bundan.
RTÜK Kanunu gereğince, markalar TV’de ya buzlanıyor ya da üstleri kapatılıyor. Özellikle Ortadoğu pazarında Türk dizileri rağbet görmeye başlayınca Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı da harekete geçti.
Bakanlığın RTÜK Kanununda değişiklik öngören tasarısına göre, Türk markaları artık dizilerde buzlanmayacak.
Eğer Kanun Tasarısı kabul edilirse, ürün yerleştirme faaliyetleri önümüzdeki dönemde markaların en çok başvurduğu pazarlama faaliyetlerinden biri olacak…
Paylaş