Paylaş
Öyle ya, baktım da gazetelere 3 Nisan günü, İzmir sokağa dökülmüş sanki. 23 Nisan’a daha yirmi gün vardı. Hani şu “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” dedikleri.
Ee, bayram değil, seyran değil, ya o kalabalık da ne ola!
Başlarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 130 kişilik bir çete, bir dizi yolsuzluk yapmış da onun davası görülecekmiş o 3 Nisan günü.
Bir dava ki, “yüzyılın davası” imiş, yargılanan gerçekte “çağdaş İzmir” imiş.
“Olmazmış öyle dava!”
İşte o gün Adliye Sarayı’nın önünde binlerce kişi bunu dile getirmek için toplanmış.
Dedim kendi kendime, koskoca bir Büyükşehir Belediyesi’nin başı adaletin “yüce” takdiri ile davanın böyle bir “baş” mevkii içine yerleştirilmiş ise o kentte başka dava olmaz. Olsa da kimse kulak asmaz.
Bu sebeple “bugünlerde İzmir’de sanattan söz etmenin ne anlamı var” diye söylenmiş olmalıyım kendi kendime!
* * *
Her neyse, konuyu değiştirelim...
Şu İzmir “gariban” bir kenttir. Tam “onurlu” bir duruş gösterir, en “onursuz” bir iş başına çöreklenir.
1919 yılında bir 15 Mayıs günü düşman Türk’ün toprağına nereden çıktı? İzmir’den. Oldu 9 Eylül 1922, düşman kovuldu. Nereden? İzmir’den.
Başkomutan Mustafa Kemal idiydi de onu öldürmeye kalkanlar nerede pusu kurdu? İzmir’de.
“Hadi demokrasiye bir adım atalım” demişti de 1930’da Atatürk, neredeyse toplu bir kalkışmaya dönüşen Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın açıkhava toplantısı nerede yapılmıştı? İzmir’de.
İzmir bu işte! “Onurlu” durdukça “o nurlu” yerde yerini bulamaz bir türlü.
Bakar mısınız şu günlerde yapılanlara! Konak Belediye Başkanlığı, 5 - 6 -7 Nisan günlerinde 7. İzmir Şiir Buluşması’nı düzenlemiş. “Onur konuğu” diye hangi ülke seçilmiş? Yunanistan.
Bir vakitler Kralı kovulmuş olsa da şiirini duymaya can atmak tam İzmir’ce.
Fransa’da uluslararası bir ödül alırken göğsünden Türk Bayrağı’nı çıkararak “İzmir’li Türk” olduğunu haykıran Dario Moreno’yu unutmayıp 91’inci yaş gününde anmak da bir İzmir yakışığı.
* * *
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu için 397 yıllık hapis cezası söz konusu imiş. Niye 390 değil! Suçlanırmış ya, “yedi” diye, 7 de ordan mı gelmiş ola!
Şaka bir yana, “yüce” adalet şaka kaldırmayacağından “hak”, “hukuk” içinde yerini bulacaktır, hiç kuşku yok.
Paylaş