Paylaş
“Pagos” imiş ya, o tepeye Büyük İskender çıkıp da aşağıya doğru baktıysa “Agora”yı görmüş olmalı.
Yıllar değil, yüzyıllar geçer. Ve yalılar köşkler olup denize ayağı erer Smyrna’nın.
Tepeye doğru tırmanırken camileri, türbeleri, tekkeleri, hanları, cumbalı evleri yüklene yüklene yorulmuş gibi gittikçe daralan sokaklarda da İzmir!
Bugün Kadifekale’den Agora’ya doğru baktık da o dar sokaklarında soluksuz kalmış gibi karmakarışık damlar görünür.
Yıllar yılı değişmeyen o karmaşanın ortasında “Kestelli Şerife Eczacıbaşı İlköğretim Okulu”, denize doğru bakar da durur.
***
O akşam Kestelli Şerife Eczacıbaşı İlköğretim Okulu bir başka sahnedeydi ve Kestelli Çocukları, Ali Baba bilgeliğiyle Kırk Haramiler’den kurtulmuş olmanın coşkusuyla ömür boyu unutulmayacak bir olayı yaşıyorlardı.
Derslerinden arttırdıkları zamanı, kumbaraya koyar gibi, “tiyatro” çalışıp biriktirmişlerdi çocuklar. “Küçükler” sahne önüne çıkıp oyunu sunuyor, “büyükler” oynuyordu.
Ne de yakışmıştı o küçük erkeklere kalemle çizilmiş bıyıklar. Ve ne sevimliydi o küçük kızlar!
Haramiler çalıp soydukları ne varsa “Açıl susam, açıl” deyip, dağa taşa gizleye dursun, Ali Baba, kardeşine kaptırdığı iki eşeğinden elinde kalan bir eşekle yollara düşmüş, evinin yükünü çekmekte.
Kötü yüreklisinde daha zengin olmanın gülünçlükleri, iyi yüreklisinde elindekiyle yetinmenin gülümseyişleri.
Usta işi yapılmış kayalar iki yana açılıp kapanmakta, evden eve değişen sahneleriyle çocuklar kendilerini bir oyuna kaptırmış, masalı sürdürmekte.
“Harami”nin “haram yiyen”den çıkıp “haydut” demek olduğunu bilmeseler de çocukların okuduğu, bellediği bir masaldır “Ali Baba ve Kırk Haramiler”.
Okulun sınıf öğretmenlerinden Levent Eken, -“Kırk Haramiler” gün gelir, yok olur umuduyla olsa gerek- “kırk”ı kırıp “kırık” yapmış, yazmış “Ali Baba ve Kırık Haramiler”i.
Oyunu sahneye koymayı gerçekleştirmiş olmakla da Levent Eken, doğrusu ya, her okulda bulunması gereken bir öğretmen. Çerden çöpten ne bulduysa açılan kayalar, ağaçlar, odalar, bir de eşek yapıp oyunun görsel tasarımını gerçekleştiren -yine sınıf öğretmeni- Berna Kınay var bir de.
***
Kadifekale’den aşağı Agora’ya doğru, Eşrefpaşa’da Öğretmenevi ile biraz başını kaldırmış gibi görünse de o dar sokaklarında soluksuz kalmış gibi karmakarışık damlar görünür yine.
Kestelli, Namazgah, Tilkilik, İkiçeşmelik, Dönertaş, Kadifekale’den denize doğru inerken İzmir, arada kalıvermiş yerlerdendir.
Arada bir olsa da o arada kalmışlıktan sıyrılmış olmak, hele sahneye çıkmış olmakla, ne kıvançlı bir güzelliktir!
Paylaş