24 Ekim 2009...“İzmir’i kültür ve sanatta önce Akdeniz’de, sonra da Akdeniz’in gücüyle Avrupa’da bir dünya kenti haline getirmek...”
20 Nisan 2012... Üç yıl sonra... “İzmirlilerin denizle ilişkisini güçlendirmek ve yaşam kalitesini artırmak...” 2009’un “İzmir Kültür Çalıştayı”ndan yola çıkıp 2012’nin “İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte Uygulanacak Tasarım Stratejisi Planı”na varmak. Çalıştay’ın da Plan’ın da temel yapılandırıcısı ve yürütücüsü İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Başdanışmanı Prof. Dr. İlhan Tekeli, İzmir’in geleceği adına, 2009’dan 2012’ye, “kara”da dolaşmayı bırakıp neden “deniz”e açılır olmuştur!
Ve de... Sayın Tekeli der ki, “Bu nasıl bir haktır ki, merkezi hükümet kente emrivaki projeler yapıyor. Buranın sahibi yerel yönetim. Eğer burası demokratik bir toplumsa merkezi hükümet emrivaki yapamaz.” Doğrudur da acaba hangi “demokratik” yöntemle belirlenmiştir İzmir’in geleceği, karaya sırt çevirip bir Akdeniz Kenti olma düşü kurmakla! İstanbul ağırlıklı olsa da 100’e yakın çağrılının katıldığı “İzmir Kültür Çalıştayı” mı, yoksa uzmanlıklarına hiç kuşku olmasa da 6 kişinin oluşturduğu “Tasarım Stratejisi Planı” mı daha “demokratik” temele dayanır? Ve nasıl bir Türkçedir ki bu, yanyana gelmekte uygulama - tasarım - strateji - plan.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir i “batının en doğusunda, doğunun en batısında güleryüzlü, hoşgörülü, yaşamı coşkuyla paylaşan bir kent” olarak tanımlarken, gelişim ve kalkınma sürecinde kültür sanat çalışmalarını “olmazsa olmaz” olarak gördüklerini vurgulamış Kültür Çalıştayı’nı açış konuşmasında. 2009’da özellikle “kültür ve sanat” vurgusu yapılırken 2012’de ne kültür ne sanattan -“tek sözcük” ile bile olsa- söz edilmemiş olması, İzmir Kültür Çalıştayı’nda alınan kararların bir yana bırakıldığı anlamına mı gelmekte? Kültür Politikaları - Tiyatro, Sinema ve Edebiyat - Plastik Sanatlar ve Müzik - Kültürel Miras - Kentsel Tasarım - Kültür Endüstrileri başlığı altında 6 “atölye” olarak çalışma yapan 2009 Kültür Çalıştayı’ndan yola çıkıp da 2012’de bir uçta Karşıyaka’nın Mavişehir’i bir uçta bu yakanın İnciraltı’sı, kıyı kıyı Körfez’i 40 kilometre boyunca yeniden yaratmaya koyulmak, “baştan kara” etmek mi, yoksa “yeni ufuklara yelken açmış” olmak mı! Yolun açık ola İzmir, diyelim...