Paylaş
HANGİ evde olmasın ki, bir bekleyiş - bir umut - bir telaş - bir ürperti - bir heyecan, o evde geleceğe doğru adım atma yaşına gelmiş bir genç kız ya da delikanlı varsa?
Gençler artık ileriye bakmaktan korkuyor olmalı. Çünkü benim genç olduğum günlere benzemiyor artık bugünler. Hani “Ah, nerde bizim zamanımız!” gibisinden bir söz değil bu. Öyle “masum” bir “hasret” ifadesi değil. Yaşlı bir adamın geçmişine sarılıp avunması da değil, öğünmesi de değil.
Düpedüz bir gerçek. Çıkmaz yollarını sağına, soluna, gerisine, berisine döşeyip gençleri çaresiz bırakan bir gerçek.
*
Son YGS Sınavı’nda “şifre” varmış da, gençlerimizin “geleceği” ile oynanıyormuş da..
Dedim, “yok şifre!”. Dedim, kılı kılına hak yerini buldu! Orada bitecek miydi sanki, gençlerin gelecekte çıkmaz yollar önünde çakılıp kalması. Elinde “diploma” çoğu gencin, günleri işsiz güçsüz tükenmekte. Sanki bir “yazgı”! Yeniden yazılacak mıydı o yazgı, şifrelerin ardına gizlenmemiş olsaydı bilgiler!
*
İzmirli 65 genç, bir ‘İşsizler Orkestrası’ kurmuş! Şifresiz olanından sınav kazanmış da o gençler, üstelik yetenkli de sayılmışlar, “devlet” sıfatlı konservatuvarlardan “diploma almışlar. Kimi “fagot” çalıyor; ne düğünde işe yarar, ne çengide! “Kontrbas” da öyle; bir yere sığdıramazsın, yanında taşıyamazsın! “Flüt” desen, zurna değil ki, yanında bir davulla ortalığa çıkasın!
“Keman”ın çalanı çok, “alaturka” değilse sesine yer bulmak zor!
Türkiye’de neredeyse her üniversite bir “konservatuvar” açıyor. Sanata düşkün bir üniversite anlayışı mı! Elde “diploma”, hele bir geçim yoluna düşmeye gör, aralık bir kapı bile bulmak olanaksız.
Ve günler bir bir geçer, gider. Evde “fagot” çal, annen dinlesin. Üfle “trompet”i mahalle dinlesin!
İzmirli 65 gencin ‘İşsizler Orkestrası’, eğitim sistemine bir ayaklanış gibi sesini duyurabilecek mi acaba?
Hiç sanmam; bir daha haber gelmedi o diyardan.
*
Diyorum işte, “ah, nerde bizim zamanımız!”. YGS midir, LYS midir, ÖSS midir, bir türlü harflerini yerine oturtamamış, artık “S.O.S” sesleri çıkaran bir sistemin olmadığı o günlerde, ben “üç diploma” alacak kadar özgürdüm. Bir diplomamla “kaymakam” olmaya çağırdı “devlet”, öteki diplomamı çıkarıverdim, Devlet Tiyatrosu sanatçısı oluverdim. Dahası, yıllar sonra Mülkiye diplomam işe yaradı, TRT Televizyonu’na aktardım kendimi.
Şimdi Devlet Tiyatrosu’ndan “emekli”yim.
Nasıl, “ah, nerde bizim zamanımız” demem! Bugün, “üç”ten geçtim, “tek”ini alabilmenin “tekin” bir yolunu bulabilir miydim acaba, o “S”li sınavların sıra sıra dizildiği yollarda!
Hayır, “yok şifre”.
Geleceği seçmekte yoksa özgürlük, işte o şifre.
Paylaş