Bir “Dünya Şiir Günü” kutladık!

1999 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, kısaca UNESCO, Dünya Şiir Günü diye 21 Mart’ı seçmiş.

Haberin Devamı

Çeşitli kurumlar, dernekler, okullar değişik etkinliklerle her yıl kutlamakta o gün Dünya Şiir Günü’nü.
O gün, bizim, İzmir Atatürk Lisesi’nde düzenlenen etkinliğin içinde, hiç bilmeksizin yer alışımızın bir öyküsü varmış.
Bir öğrenci eski kitapçılarda bir kitapçık bulur: “Şiirler 1952 - 1953”.
İzmir Atatürk Lisesi’nin o dönem öğrencilerinden Erol Aksoy, Şefik Aksoy, Somer Ataca, Alim Atay, Haluk Besen, Halit Değer, Ünal Demiraslan, Güner Gürsel, Sezai Güven, Cengiz Kentli, Güner Oral, Aydın Özakın, Metin Tozkoparan, Teoman Varol, Yıldırım Mustafa, Mustafa Yuluğ’un şiirlerinin  yer aldığı Kültür Kolu’nun yayınladığı bir kitap.
Bir kitabın içinde birkaç şiiri ile var olmak!
“Bu akşam çalışılacak çok ders var – Ama ben korkmuyorum sevgilim – Ruhumda istikbalin hafifliği ile – Senin için çalışıyorum – O günler için.” (Mustafa Yuluğ)
“Çehrelerini kaplamış – Kırışıklıklar - Kimisi yarım, kimisi tam asırlık - İhtiyarlar.” (Haluk Besen)
“Ağlamak istiyorum kendi kendime - Akşam akşam – Yapayalnızım -
Bir taraftan - Dertliyim de..” (Teoman Varol)
“Dünya’da oyuncaktan bol ne var? - Al sana bir yığın oyuncak. -Toplar, tüfekler, bastonlar, hayvanlar...- Güzel oyna bunlarla kardeşim - Hiçbirini kırma.” (Aydın Özakın)
“Bu memleket bizim, bu dağlar bizim, - Yeşil toprak üstünde, yeşil toprak altında - Yılandan, çıyandan, eşkıyadan korkmadan - Bir yumurta pişimi uyuyabilirim.” (Alim Atay)
“Ümit son ellerde kaldı - Sokakta söylenen şarkılar - Neşeli midir acaba? - Hayatım kimlerde kaldı - Ben bende miyim acaba?” (Erol Aksoy)

***

Haberin Devamı

Bugün artık birer “şair” olarak yaşamasak da 60 yıl sonra kendimizi birkaç dize içinde kıvranır bulmak, tuhaf bir duygu.
Ve daha tuhaf bir şey oldu!
O gün sahnede öyle dizilip bekleşiyorduk biz! Mustafa, Aydın, Metin, Alim ve ben... Yüzümüze tutmuşlardı ışığı. Karşımız karanlıktı; göremiyorduk onları. Bizi görsünler diye toplanmış olmalıydı onlar.
Ve bir vakitler, 60 yıl öncesi, biz vardık orada.
Ama gerçek, sahneyken sahnede değildik artık biz!
Adımızı okudular; şimdi kimiz, neyleriz hiç üzerinde durmadan, birer armağan verdiler.
Ve 60 yılın ötesinde bekleşip duran bizler, isterdik bir iki sözcükle onlarla kucaklaşmak, 60 yıl öncemize uzanır gibi...
Olmadı, alkışlarla bizi sahneden indirdiler!

 

Yazarın Tüm Yazıları