İnşaat yapmakla, iş adamı olmakla, kulüp başkanlığı ve yöneticiliği farklı işlerdir. İnşaatta alttaki tuğlayı çekersen, duvar üzerine yıkılır. Ama futbolda en üstteki bir tuğlayı bile yanlış koyamazsın.
AZİZ Yıldırım hem yönetimdeki kader arkadaşlarıyla, hem Fenerbahçeliler ile, hem rakipleriyle, hem de Futbol Federasyonu ile top gibi oynamaya kalktı. Böyle bir güç şahıs olarak kendisinde olamaz. Olmasına da imkan yok. Nerden aldı bu gücü? Fenerbahçe taraftarlarından.
Daum ile 2 sene şampiyon oldu. Oldu ama, Lucescu bile verdiği son beyanatta Daum’a yüklenmiş ve önemli bir cümle söylemiş...
"Ben Aziz Yıldırım’ı beğenir ve severim.Alınan iki şampiyonlukta da onun emeği çok fazla" demiş.
Luca ne diyor?
Cümle enteresan. Ama benim anladığım kadarıyla Lucescu, "Ben Beşiktaş’ta açık ara puanla şampiyonluğa giderken, Fenerbahçe arayı kapattı ve şampiyon oldu" demek istiyor.
Lucescu Türkiye’den ayrılırken Türk futbolunun Romanya’nın Çavuşesku döneminden daha kötü olduğunu dile getirmişti.
Demek ki, bir senede her şey düzeldi. Türkiye Çavuşesku dönemini bırakıp, İngiltere’deki mükemmel futbol düzeyine geldi. Onun için de Lucescu gelmek istiyor.
Aziz Yıldırım’ın yaptığı oyun çok kolay. Koca bir ilk yarı boyunca ve ikinci yarının ilk 4 maçına kadar Fenerbahçe hiç bir şey oynamadan ferdi başarılarla, zaman zaman da lehlerine verilen hakem kararlarıyla işi götürdü. Sonra 4-5 maç fena oynamadılar. Ama en sonunda tekrar o eski düzene döndüler. Aslında Galatasaray’ı ve Trabzon’u yenen Fenerbahçe, eğer Allah yardım etseydi, yine şampiyon olacaktı. Ama O Hasan Kabze’nin bitime 17 saniye gelen golü her şeyi değiştirdi. Galatasaray şampiyon oldu. Sarı kırmızılıların 10’da 1 oranında şampiyon olma şansı vardı. Eğrisi doğrusuna denk geldi. Yukarıdaki arkadan olanca gücüyle itti, Fenerbahçe’yi de köstekledi ve Galatasaray şampiyon oldu.
Aslında Galatasaraylı oyuncular bile maçtan sonra şampiyon olduklarına inanamadılar. Sarı kırmızılılar, özellikle futbolcular yapabilecekleri tavanı yaparak mücadele ettiler.
Burada Fenerbahçe kendisine dönecek ve "Ben nerede hata yaptım" diyecek. Kulüpte kimseyi konuşturmayan, söz hakkı vermeyen Aziz Yıldırım, Beşiktaş kupa finali öncesinde siyah beyazlı yönetim kurulunu aşağılayıcı beyanat vererek, rakibini hırslandırdı ve Türkiye Kupası’nı kaybettiler.
Küfüre karışmam
Galatasaray maçından önce hiç gerek yokken, "Ben küfüre karışmam" diyerek, açılan pankartlara engel olamayarak, kamuoyunun kendilerine cephe almasına sebep oldu. Herkesle kavga etti. Kendi yönetimindeki deve dişi gibi isimler olan 6 kişiyle geçinemedi.
Bakın arkadaşlar... Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, "Ben Galatasaray’ın şampiyon olmasını istiyorum" diye beyanat veriyor. Galatasaray İkinci Başkanı buna karşılık "Ben Beşiktaş’ın Türkiye Kupası’nı almasını istiyorum" diyor.
Eğer Aziz Yıldırım herkes ile kavga etmeseydi. Geldiği günlerdeki gibi barışçıl bir görüntü çizseydi. Sorunları kördüğüm yapmak için değil, çözmek için uğraşsaydı. Yıldırım Demirören ile Adnan Polat’ın bu sözlerine kamuoyundan inanılmaz tepkiler gelirdi. Ama çıt çıkmadı.
Neden? Aziz Yıldırım yüzünden. Aklı başında Fenerbahçeliler bile tehlikeyi sezdiler. Ama Aziz Yıldırım sezemedi. O hala "Bizi çekemiyorlar" edebiyatındaydı. Peki şimdi Aziz Yıldırım’a soruyorum. Bir stat yapıldı, çok güzel. Bunun biletleri satılıyor. Bunları kaçar yıllık satıyor.
Stat geliri nolacak?
Yarın bir gün yönetimden giderse, gelecek yönetim stat gelirinin ne kadarından faydalanacak. Veya ne kadarının gelirinden mahrum kalacak. Kulübün borcu ne kadar? Transfer edilen oyuncular ve bu kadar maliyete rağmen gelmeyen iki kupanın bedeli ne kadar? İkinci oldukları için Şampiyonlar Ligi’nde iki ön eleme oynayacaklar.
Eğer birinci turu geçerlerse, ikinci önelemede karşılarına Avrupa’nın üst düzey takımı çıkacak. Eğer Şampiyonlar Ligi’ne katılamazlarsa ne yapacaklar? Bundan sonra Aziz Yıldırım’ın işi çok zor. Ama sakın hiç kimseye suç bulmasın. Eskisi gibi gündem değiştirmek için de zorlama çabalara girmesin.
Kellesi uçurulacak Daum vardı. O gittikten sonra yeni teknik direktör isimleri ortaya atılacak. Ve Fenerbahçe taraftarı uyutulmaya devam edilecek.
Yarın bir gün Galatasaray da stadını yaparsa, Fenerbahçe ile arasındaki fark ne olacak? Tarihlerinin ekonomik olarak en kötü dönemini yaşayan iki rakibine kupaları veren Fenerbahçe.
İnşaat yapmakla, iş adamı olmakla, kulüp başkanlığı ve yöneticiliği farklı işlerdir. İnşaatta alttaki tuğlayı çekersen, duvar üzerine yıkılır. Ama futbolda en üstteki bir tuğlayı bile yanlış koyarsan, bu sene yaptığın gibi iki kupa için yola çıkıp, birini bile göremezsin.
Hikaye anlatmayın
DAUM ve Aziz Yıldırım hala 6 yabancı mazeretine sığınıyorlar. Hikaye anlatmaya devam ediyorlar. Bu Fenerbahçe kadrosunun önünde şampiyon olan Gerets’li Galatasaray, sezon boyunca kaç tane genç oyuncuya yer verdi ve kaçar dakika oynattı. Acaba bunu Daum ve Yıldırım farkettiler mi?
DÖNME dolap oldun
TARİH 1 Mayıs 2006... Anadolu Ajansı Denizlispor Başkanı Ali İpek’in "Bu ligin şaibeli olduğunu herkes söylüyor" başlığı altındaki bir açıklamasını geçiyor. "İster ligde kalalım, ister kalmayalım. Ki kalacağız. Buna herkes inansın. Fenerbahçe maçından sonra ligde dönen tüm dolapları, detaylarıyla kamuoyuna açıklayacağım. Çünkü bu ligin şaibeli olduğunu herkes söylüyor" diye devam ediyor.
Peki Ali İpek şimdi ben sana soruyorum? Bu şaibeli dediğin ligde kümede kaldın. Kaldığın gibi yukarıdaki söylediklerini yedin. Hiçbir şey açıklamadın. Kamuoyuna dönen dolapları detaylarıyla söyleyemedin. Ya ilk söylediklerin yalandı. Rüzgar yaptın. Veya Futbol Federasyonu’nu ve diğer kişileri tehdit ettin.
Denizli’de Türk futbol tarihindeki ilk kez 16 dakikalık bir uzatma oynandı. Ali İpek şaibeli dediği ligde bu 16 dakika ile takımını kümede bıraktı. Çünkü oyunun durması Denizli’nin lehine, Fenerbahçe’nin aleyhineydi.
Dönen dolaplar
Şunu net olarak söylüyorum. Ben bu maçta hakemin yerine olsaydım, o atılan konfetilere rağmen maçı devam ettirirdim. Bakalım o zaman o konfetiler, Fenerbahçe’nin elinde mi patlardı. Yoksa Ali İpek’in Denizlispor’una mı...
Ama Ali İpek şimdi aslanlar gibi gülüyor. Gerile gerile geziniyor. Bütün bu söylediklerini yedikten sonra dönen dolapları bir tarafa bırakalım. Sen dönme dolap oldun.
Bakalım Haluk Ulusoy’un federasyon seçimlerindeki silah arkadaşı Ali İpek’in Denizlispor’una nasıl bir ceza gelecek?