Yeter ki isteyin

Türkiye’de şikenin önüne geçilir mi? Geçilir. Hakem, gözlemci, temsilci, Futbol Federasyonu dörtlüsü raporlarını yazarlar ve işi karara bağlarlar, kimse de bir şey diyemez. Ama bu federasyon bunu yapamaz.

TÜRKİYE’de şikenin önüne geçilir mi? Geçilir. Hakem, gözlemci, temsilci, Futbol Federasyonu dörtlüsü raporlarını yazarlar ve işi karara bağlarlar. Kimse de bir şey diyemez. Ama bu federasyon bunu yapamaz.

Çünkü şu andaki federasyonun bir önceki ayağında çalışanların mafya üyeleriyle telefon bağlantıları, konuşmaları basında yayınlandı. Bakan M.Ali Şahin diyor ki, "Bunun için spor mahkemeleri lazım. Ben şimdilik bu konuyu Başbakanlık Teftiş Kurulu’na havale ettim" diyor.

Zaten Türkiye’de bir işi sulandırmak istiyorsanız, ya komisyon kuracaksınız ya da başka yerlere havale edeceksiniz.

Ben de diyorum ki, "Şike organize bir suçtur, çete teşekkülü oluşturmak ve haksız kazanç temin etmektir."

Ey Türk halkı, bizi aldatıyorlar, diyorlar ki, "Şike kavramı Türk Ceza Hukuku’nda olmadığı için işlem yapamıyoruz."

Peki o zaman yukarıda söylediğim cümleler Türk Ceza Hukuku’nun için de yok mu? Var, hem de palamut gibi.

Peki, şike ile ilgili konuşmalar dolaylı yollardan telefonlara takıldı mı? Takıldı, onlar da palamut gibi duruyor. Peki o zaman, bu hazır palamutları niye afiyetle ızgara yapıp yiyemiyorsunuz?

Cevabı ben vereyim; "Sonra kılçıklar boğazınıza takılır" diye.

Siz yeter ki isteyin, TCK’nın her tarafında şikeyi tanımlayan çok madde bulursunuz. Yeter ki isteyin.

Nobre Türkiye’yi nerede tanıttı?

PEK çok kulüp yabancı sayısının artırılmasına karşıydı. Hatta düşürülmesini istiyorlardı. Hepsi hikaye. Bir anda kulüplerin, yabancı oyuncularını, Türk statüsüne geçirmek için sıraya girdiklerini görüyoruz.

Neymiş efendim, bazı futbolcular Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunuyorlarmış. Mesela Nobre. Allah aşkına Nobre Türkiye’yi nerede tanıttı?

Geçen yıl Schalke maçında bomboş durumdaki Anelka’ya topu vermeyip, Türkiye’nin Avrupa’da tanıtımını engelledi. Bu örnekleri gördükten sonra aklıma, Türkiye’yi dünyada tanıtanlar geliyor.

Mesela M.Ali Ağca. Allah’ı var, Türkiye’yi, dünya tanıttı. Hem de köküne kadar. İnanıyorum ki, yaşı müsait olsa bazı kulüpler onu da transfer ederler.

THY’nin son hali

TARİH 28 Temmuz 2006.. Saat 21.05 Antalya- İstanbul uçağı. Uçak yolcularını alıyor fakat hiçbir açıklama yapmadan tam 30 dakika alanda bekliyor. Bu bekleyişin ardından İstanbul’a havalanıyor.

Yolcular Atatürk Havalimanı’na indikten sonra bavul bekleyişi başlıyor. 10 dakika, 20 dakika, 40 dakika değil.. Tam 1 saat bavul bekliyor yolcular. İç hatlardaki danışma memuru yerinde değil. Yolcular muhatap bulamayınca danışma bankosunun arkasına atlayıp dahili telefonları rastgele çevirip muhatap aramaya başlıyorlar.

Bu arada kayıp eşya bölümündeki memur gözlerine ilişiyor. Tüm öfkelerini o memura kusuyorlar. Memur da öfkeli, "Biriniz bir yumruk vursun, ben de kurtulayım siz de. Her gün öfkeli yolculara muhatap olmaktan bıktım" diyor.

Yolcular memurdan, Türk Hava Yolları sorumlu amirinin telefonunu istiyor. Memur, amirini (Yavuz bey) arıyor. Amir beyin yanıtı basit; "Şikayetleri varsa şikayet kutusuna yazsınlar." Bu yanıt üzerine küfürler başlıyor.

THY yolcuları isyan ediyor. Tam 1 saat 15 dakika sonra bavullar görünmeye başlıyor. Ancak Antalya yolcularının çilesi bununla da bitmiyor. Alandan dışarı çıktıklarında trafiğin arap saçına döndüğünü görüyorlar. 34 SGP 23 plakalı bir araç, yolun neredeyse ortasına park etmiş. Polis memurları da çaresiz. Niye aracı çekmediklerini soran yolculara çaresiz gözlerle yanıt veriyorlar; "Bu araç bir milletvekilinin nasıl çekerim. Eğer çekersem soluğu kim bilir nerede alırım."

İşte THY’nin ve Türkiye’nin son hali....

Hakemleri satan satana...

BÜLENT Yavuz MHK Başkanı, Metin Tokat faal hakem.. Yer, bir hakem semineri.. Ben ve Ahmet Çakar, görsel ve yazılı basında yorum yaptığımız için hakemler vıdı vıdı yapıyorlar. Ve yukarıda ismini yazdığım bu ikili, genç hakemlere hakemliği öğreteceklerine, güzel bir beste yapıyorlar ve koro halinde bu genç hakemleri çalıştırıyorlar. Beste şöyle;

- Hakemleri kimler satar?

- Erman Toroğlu, Ahmet Çakar.

Allah için, Yavuz ve Tokat besteyi kendileri seslendirmedi. Gençleri tetikçi olarak kullandı. Yıllar su gibi akıp geçti. Şimdi bakıyoruz ki bu bestenin mimarları, gazetelerde televizyonlarda boy gösteriyorlar. Yani hakemleri satan satana...

Elinizde patlar

HAKEM
eskilerinin kulüplerde teknik ve idari bölümlerde görev almaları son derece yanlış ve tehlikeli bir olaydır. Eğer bu tarzı kullanan ve kullanacak kulüpler varsa bu o kulüplerin ellerinde patlar.

Halil’in hakkı

HALİL Akkaş.. Aslanlar gibi yarıştı İsveç’te. Eğer biraz daha tecrübesi olsaydı o yarışı kazanırdı. Genel müdür Mehmet Atalay kendisine özel ödül verecekmiş. O ödül Halil’in hakkı.

Bravo genel müdüre. Atalay bu ödülü verirken, Halil’i uluslararası yarışmalara götürmeyenlerden de hesap sormalı. Sormalı ki, bir daha bu kadar basit nedenlerle Halil gibi başarılı sporcularımız madalyadan olmasınlar.
Yazarın Tüm Yazıları