Yavuz hırsız

ANKARASPOR-Galatasaray maçında 19 Mayıs Stadı’ndaki top toplayıcılar (bizim zamanımızda bunlara ikibuçukluk derlerdi, çünkü ikibuçuk lira yövmiye alırlardı) Ankaraspor öne geçtikten sonra Mondragon’a topları geç atmaya başladılar.

Sonunda Mondragon onları hakeme şikayet etti. Şimdi bana şunları söyleyebilirsiniz. Ey Erman, Denizlispor Başkanı ve yöneticilerinin Türkiye Ligi’nde şampiyonluğu ve küme düşmeyi belirleyecek bir maçı organize olarak 16 dakika geciktirmeleri sadece 2 maç cezası ile geçiştiriliyorsa 19 Mayıs Stadı’nda da top toplayıcıların meşin yuvarlığı 15-20 saniye geç atmaları tartışılamaz.

Pes be Can Çobanoğlu

Daha da hayret verici olan şeyler var. Denizlispor Menajeri sevgili Can Çobanoğlu, takımının bu hafta Konyaspor ile oynayacağı cezalı maç Antalya’ya alındığı için bir açıklama yapmış...

Neymiş Denizlispor’un üzerine oyunlar oynanıyormuş. Pes be Can... Hani yavuz hırsız ev sahibini bastırır ya, aynen öyle. Bari sus Can. Teşekkür et Futbol Federasyonu’na, zaten başkanın Ali İpek gerekli teşekkürlerini ve bağlılıklarını sayın federasyon başkanına iletmiştir

Bedava seyahat eden sinekler

YILLARDIR Ankara’ya uçakla gelenler gecekonduların arasından şehir merkezine ulaşırlardı. Hatta bazen önemli yabancı konukları gece getirirler ve gece uğurlarlardı.

Şimdi bu yol geliş-gidiş otoban oluyor. Ulus’tan itibaren hiç kırmızı ışıkta durmadan Esenboğa’nın yeni havalimanına ulaşacaksınız. Çünkü havalimanı da yenileniyor. İnşaat inanılmaz çabuk yapılıyor. Ama bir şey var ki, nasıl çözecekler bilemiyorum.

O da sinek meselesi. Çünkü Esenboğa’nın etrafı küçük ve büyükbaş hayvanların ağılları ile dolu. VIP, CIP salonu, yolcu salonu sinek istilasında... İçtiğimize, yediğimize hepsine konuyor, pisliklerini bırakıyorlar. Ama bu sinekler şanslı.

Uçağın açık kapısından içeri girebilenler, ki yüzlercesi giriyor İstanbula’a, Bodrum’a, Erzurum’a, İzmir’e bedava seyahat yapıp uçup; yeni yerler görüyorlar.

Avcı neden gitti?

TÜRKİYE’de zaman zaman güzel şeyler oluyor. Mesala U-17 Milli Takımı’nın geçtiğimiz yıllarda oynadığı futbol, gördüğü alaka ve yaptığı hava hepimizi mest etti. Olan oldu. Bir gün aniden bu U-17 Milli Takımı’nın mimarı olan, teknik adamı Abdullah Avcı görevden ayrıldı. Şu ayrıntıya dikkat edin; ayrıldı mı, ayrılmaya mecbur mu bırakıldı? Bence bırakıldı.

Bu çocuğu hiç tanımam, belki milli formayı giymemiştir bile! Her Milli Takım’da oynayandan iyi teknik adam olur diye bir kanun da yok. Bunun geçmişte çok örneklerini gördük.

Ben Abdullah Avcı’nın basından en ufak demecini görmedim. Belki de çocuk çok kibar, çok beyefendi veya konuşursa şu anda çalıştırdığı İstanbul Büyükşehir Belediye takımı zarar görür diye düşünüyor.

Ama kimse şu sıralar yerlerde sürünen U-17 Milli Takımı’ndan bahsetmiyor.

Çiçekler saksıda büyüyorlardı. Belki de biz onları 3-5 sene sonra topyekün A Milli Takım’da görecektik. Benim dışarıdan gördüğüm kadarıyla şahsi kaprisler uğruna Abdullah Avcı’ya da yazık oldu, o güzelim takımına da... Olsun. Nasıl olsa yapanların yanına kar kalıyor!

Not: Farketmez, şu anda Beylerbeyi Tesisleri Haluk Ulusoy yandaşlarının teknik adam mezarlığı gibi. Salla başını al maaşını sistemi gidiyor. Abdullah Avcı gibiler zaten buralarda barınamazdı veya ona iş yaptırmazlardı.

Sözümün arkasındayım

PAZAR akşamı Maraton programında malüller için, gaziler için ve Genelkurmay Başkanlığı makamı için spontane yaptığım konuşmanın, söylediğim cümlelerin sonuna kadar arkasındayım.

Türk halkının sessiz çoğunluğunun gönderdiği maillerden ve açtığı telefonlardan dolayı hislerini anlıyorum ve teşekkür ediyorum. Ama görüyorum ki, gazetenin biri Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde olanlara Fransız... Demek ki İrlandalıları dışarıda aramaya devam etmeyelim.

Not: Pazar akşamı yapılan bu konuşmadan sonra pazartesi günü bir astsubayımız evi basılarak şehit edildi. Haberi alan babası da kalp krizinden öldü. Ey gazeteci kardeşlerim, gidip o aile ile konuşun bakalım. Artık ev basmalar başladı.

Sizin de kapınızı çalacaklar. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Sakın ola ki, o gün ağlamayın, sızlanmayın. Çünkü o gün vakit geç olacak.

Bir doğru, bir yanlış

MHK’nin ’şu hakemi istemeyiz’ tepkisindeki uygulama doğru. Ama göstere göstere formsuz isimleri inadına bazı maçlara da atamak yanlış. Örnek mi? İşte size Bülent Demirlek.

Frankfurt’taki Beşiktaş-Galatasaray maçını kötü idare etti ama komite, kör gözün parmağına onu Fenerbahçe maçına atadı. Bu da yanlış.
Yazarın Tüm Yazıları