PaylaÅŸ
Türkiye'de 104 tane yabancı futbolcu oynuyor. Bunların kaç tanesi ilk onbirde sahaya çıkıyor, kaç tanesi yedek kulübesinde oturuyor. Bir bakarsanız, karşınıza enteresan rakamlar çıkacak.Â
Eğer aldığın yabancı hastalık ve sakatlıktan dolayı ilk onbirde oynamıyorsa, tamam. Ama yedek kalıyorsa, ne yapayım ben böyle yabancıyı.
Aslında burada önemli bir ayrıntı var. Türkiye'de yıllarca yabancı hakem isteyenler, daha o hakemler ülkeye gelmeden onları mahalinde hallediyorlardı. Çok nadiri gelip dürüst maç idare ediyordu. Aynı hafta lig maçı olan bir yabancı federasyon iyi hakemini önce kendi kullanır. Sana niye göndersin.
Herkes kazanıyor
Dönelim futbolcuya... Yıllardır bu işin içindeyim. Türkiye'de en fazla maç satma olayına karışan oyuncu, ithal oyuncudur. Bunlara yapılan gayri resmi ödemeler adrese teslim yapılmıştır. Adam Türkiye'de kalmayacak, oynamayacak, kimseyle yüz yüze gelmeyecek.
İşin ilginç yanı, bu futbolcuları alanlar, yani yöneticiler, menajer vasıtasıyla bu işi yapıyorlar. Hem futbolcu kazanıyor, hem de menajer. Aslında bir kazanan daha var. O da kulüp başkanı veya yönetici. Yabancı oyuncuya ödemeyi 700 bin dolar gösterirsin, adamın eline 100 bin dolar verirsin, menajere de 10 verdiğinde, 500 bin dolar sana kalır. Kimin haberi olur. Kimsenin. Alan razı, satan razı. Ne futbolcu, ne menajer araştırma yapıldığında yöneticiden aldığı parayı inkar etmez.
Geçmiş döneme baktığınızda, daha kadroya giremeden geri dönen veya serbest kalan futbolcuları görürsünüz. Sonra da bu kulüp başkanları veya yöneticiler, kulüplerinden 3-5 milyon dolar alacaklı görünür.
Vermeden almak, Allah'a mahsustur cümlesine, Türkiye'de bizim bazı yöneticilerimiz de mahsustur.
Bakın Türkiye ligine, bu 104 yabancıdan kaç tanesi banko oynuyor. Bizim futbolcunun günahı ne? Ama bizim hakeme veya bizim futbolcuya ulaşırsan, onunla gayri nizami para münasebete girersen kokun çabuk çıkar. Etraf leş gibi kokar.
Yabancı sınırı
Futbol Federasyonu yabancı adedindeki sınırı kaldıracak diyorlar. Ben inanmıyorum. Haluk Ulusoy geçen dönemden görevden ayrılırken, yabancı sınırı 5'ti. Levent Bıçakçı bunu 6'ya çıkardı. Aslında her adet artırımında alınan oyuncuya bazı koşullar getirilmesi gerekir. Mesela geldiği son yıl milli takımında en az 3-5 kere oynamalı. Veya futbol federasyonu fonunun artırılması gibi.
Her gelen yabancı büyük bir sorun demektir. Bunun örneklerini zaten görüyoruz.
NOT: Bugün Fenerbahçe'nin oynattığı ve her maçta en üst puanı alan Marco Aurelio'yu Özkan Sümer Trabzonspor'a 100 bin dolara getirmişti. Türkiye'de oynayan yabancıların ve bizde oynanan futbolun Avrupa'ya göre kıyaslanmasındaki en iyi bazlardan biridir.
Anelka kararlı
ANELKA mükemmel bir oyuncu. Seyretmek keyif veriyor. Fenerbahçe de çok fedakarlık yaparak bu oyuncuyu aldı. Ama oynatamadı, oynatamaz da. Çünkü takımda oynayan 4 Brezilyalı Anelka ile ters düştü. Fransız futbolcu onlara maç içinde her türlü yardımı yaptı, gol pozisyonu hazırladı, gol attırdı. Ama o Brezilyalılar Anelka'ya aynı yardım elini uzatmadılar.
Hatırlarsınız... İstanbul'da oynanan Schalke maçında Nobre 3 metre yanındaki Anelka'ya topu vereceğine, kaleye şut atmazsa, belki de bugün Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde olacak. Bunun misallerini çokca görebilirsiniz.
Aynı ortamı, kültür seviyesini ve şeklini diğer oyuncularda da bulamayan Anelka zaten gitmeye karar vermiş durumda.
Bu işi halledemeyen kim. Daum ve yöneticiler. Geçen hafta Anelka için kulüp doktoru "Oynar" raporu veriyor. Ama Daum Anelka'sız Fenerbahçe başarılı oldu diye, onu Ankara'ya getirmiyor. Fenerbahçe yine galip. Basında "Anelka kupa maçına hazırlanıyor" diye haberler çıkıyor. Ama o Anelka bu kez Fransa'ya uçuyor. Peki, tıp bilimi İstanbul'da ayrı, Fransa'da ayrı mı. İlerleyen günlerde aynı mı ayrı mı göreceğiz. Ama şunu da göreceğiz. Bu ortamda Fenerbahçe yönetimi ve Daum, Anelka'yı oynatamayacak.
Dinime küfür eden!
FUTBOLCULUK hayatımda çok sayıda teşvik primi olayını duydum ve şahit oldum. Hakemliğimde teşvik primi yüzünden bazı maçlarda çok zorlandım. Özellikle büyük takımlar, rakibinin, rakibine yıllarca teşvik primi verdiler. Hatta çok yakın geçmiş zamanda Ankaragücü futbolcularına gelen teşvik priminin bölünmesinde, yani dağıtılmasında Ersun Yanal'ın bile adı geçti.
(X) kulüp (Y) kulübü tenkit etti. Ama o (Y) kulübü 3-5 hafta evvel, yine aynı takıma vaadettiği teşvik primini göndermemişti. Haliyle o (Z) kulübünün takımı, daha önce vaadettiği teşvik primini göndermeyen o günkü rakibini canla- başla oynayarak yenmiştir.
Özellikle bu 3 büyük takım dediğimiz kulüplerin yöneticilerinin birbirlerine ancak şu cümleyi söylemeleri gerekir. Dinime küfür eden müslüman olsa.
Olmadı Hasan Şaş
HASAN Şaş Kayseri Erciyesspor maçının devre arasında aynı koridorda yürüdüğü hakeme "8 aydır para alamıyoruz. Emeğimize acıyın" dedi.
Ben de şimdi Hasan Şaş'a soruyorum. Milyon dolarları günü gününe aldığın dönemlerde hakemlere soyunma odasına giderken "İyi para kazanıyoruz. Hakem derneklerine biraz çıkma yapalım" dedin mi de, şimdi böyle bir cümle sarfediyorsun.
Asker gibi adamlar
ASKERLİK hepimizin, her Türkiye Cumhuriyeti Erkek vatandaşının yapmaya mecbur olduğu milli bir görevdir. Hiç bir kimse doktoru, ekonomisti, avukatı, bakkalın "Ben askerlik yapmayacağım" deme hakkı yoktur. Çünkü mecburidir.
Doktor olursunuz, ekonomist olursunuz, avukat olursunuz ama mesleğinizi yapmayabilirsiniz. Yine aynı meslek dallarından olursunuz, resmi yerde çalışmayıp, ticaretle uğraşabilirsiniz. Yanında da mühendislik, doktorluk yaparsınız. Veya ekonomi uzmanlığı. Türkiye'nin şu ortamında askerlik zaten çok zor bir meslek. Büyük fedakarlıklar gerektiriyor. Genel Kurmay, çok yerinde aldığı bir kararla asker hakemler için "Ya hakemlik, ya da askerliğinizi yapın" dedi. Çok futbol hakemi de askerlikten vazgeçip, hakemlikte karar kıldılar. Demek ki hem maddi, hem manevi açıdan futbol hakemliği onlara daha cazip geldi. Bakmayın onların sağda solda ağlayıp, "Hakemlik zor yapılıyor" dediğine. Genel Kurmayın çok doğru aldığı bu kararla herkesin esas yüzü gözüktü.
Ama şimdi bakıyorum. Bu işi tekrar kaşıyanlar var. Beyler... Asker verdiği sözden ve aldığı karardan dönmez. Onun için de askerdir zaten. Kararı alırken ince eleyip, sık dokurlar. Onun için de onlara "asker gibi adamlar" deriz.
Ä°ncer ayarlar
ANKARAGÜCÜ- Fenerbahçe, Galatasaray- Kayseri Erciyes maçları. İki maçın 6 hakemi. Galatasaray maçının rezalet iki yardımcısı. Maçı iyi götüren bir hakem, inanılmaz bir pozisyonda penaltı ve kırmızı kart gösteremiyor.
Ankara'da çok kötü bir hakem. Maç 4-1 olunca fazla ses çıkmayan bir hakem. Acaba bütün bu hakemler kaç puan aldılar. Hakemler böyleydi de, acaba gözlemcileri nasıldı. Bugün bir derbi maçı var. İki tane gözlemci verilecekmiş. Bu gözlemciler, ayrı ayrı yerlerde otursunlar. Kendi aralarında telefon konuşması yapmasınlar. Hilmi Ok ile de konuşmasınlar. Verdikleri puanları merak ediyorum. Ama merak etmeyin maçtan sonra iki tarafın verdiği puanların farkı 1 ile 2 arası değişir. 1.5 yıldır hakem notları açıklandı da ne oldu. Hakemler rencide mi oldular. Hayır.
Ey Türk halkı, gözlemciler rencide oldu. İşi bilmedikleri, rezil puan verdikleri meydana çıktı. Onun için de bu günlere, bugünkü hakemlere ve kötü maçlara geldik. Yıllarca o verdikleri puanlarla işin içine yaptılar. Bu maça 2 gözlemci vereceğinize 4 tane temsilci verin. Ama tabi burada bir ince ayar da var. Bugünkü maçın hakem gurubu, gözlemcileri ve temsilcileri duble duble para alacaklar. Buradaki oyun kuralları, bu hafta oynanacak olan küçük maçlara, mesela küme düşme maçlarına göre daha zor. Ne de olsa büyükler oynuyor, parası da büyük olacak. Bunu uygulayan kim, futbol federasyonu. Büyükler büyüklüğünü, küçükler ise haddini bilecek.
PaylaÅŸ