HASAN Şaş ile Tolunay Kafkas hakemlerin futbolu bilmemesinden şikayetçiler. Bu düşüncelerini açıkça söylediler. Ama, onlardan daha fazla şikayetçi olup da etrafta dert yanan fakat basına açıklama yapmayanlar var.
Bu konuda da onlara yüzde 100 katılıyorum. Düşündüklerini kamuoyuna söyledikleri için de Hasan ile Tolunay’ı tebrik ediyorum. Çünkü bizde her şey perdenin arkasında.
Hakemlerden şikayetçiyiz, tamam. Palamut gibi iki kişi ofsayt iken golü veren yardımcılar var. Beş metre de değil, bir metre önünde kendini yere atan (Bu hafta Ali Tandoğan) futbolcunun lehine faul kararı işaret edip sarı kart çıkmasına sebep olan (Rizesporlu Kürşat o pozisyonda gördüğü sarı kart yüzünden bu hafta oynamayacak. Halbuki o pozisyonda Ali Tandoğan’ın sarı kart görmesi gerekirdi) yardımcılar da var.
Sahipsiz hakemler
Şimdi işin asıl can alıcı noktasına gelelim... Türkiye’de basının etkili kanadı 3 büyüklerden korkuyor. Veya 3 büyükleri hırpalamıyor. Veya işine gelmiyor. En kolayı hakemler. Çünkü, onların sahibi yok. Sahibi olması gereken Merkez Hakem Komitesi, sıkıyı görünce Trabzonspor-Sivasspor maçının hakemi Bülent Demirlek örneğinde olduğu gibi, hakemini yapayalnız bırakıyor, aslanların önüne yem olarak atıyor. Hakem Derneği derseniz, onlar da ayrı; arkadaşlarına sahip çıkamıyorlar, güçleri yok. Ama futbolcuların sahibi var. Onlar her türlü sportmenlik dışı hareketleri yapıyor, kimse de gıkını çıkarmıyor. Yaptıkları yanına kar kalıyor. Kimi futbolcu kendini yere atıp pozisyon dileniyor, kimi rakibine basıyor, vuruyor, çekiyor, kimi de elleriyle, kollarıyla, seyirciyi hakeme yolluyor. Bazıları üçünü birden yapıyor, bazıları birini, bazıları ikisini.
Neler yaptılar neler
Gelin, bir liste yapalım... Bu listedeki futbolcular, geçtiğimiz üç senede neler yaptılar, bir düşünün. Pozisyon olarak ne kazançlar sağladılar, ne puanlar aldılar, rakipleri neler kaybetti? Benim zavallı hakemlerim de bunları seyretti. Veya bilgisizliklerinden bunları takip edemediler, yakalayamadılar. Sizler bu listeyi okuduktan sonra artırabilirsiniz.
Ben bu listeyi iki ayda bir "Düzelenler", "Tedavi Olanlar", "Listeden Çıkanlar" veya "Listeye Yeni Giren Uyanık Geçinenler" diye yayınlayacağım. İşte benim listem:
Hasan Şaş, Ümit Karan, Serkan Çalık (G.Saray), Ali Tandoğan, İbrahim Üzülmez, Burak Yılmaz, Koray, Nobre (Beşiktaş), Lugano (F.Bahçe), Yattara, Umut, Ayman (Trabzonspor), Emre Toraman (Ankaragücü), Necati, Emre Aşık (Ankaraspor), İsmail Güldüren (Bursaspor), Sertan (İstanbul Büyükşehir Belediyespor), Krita (Ankaragücü), Balili (Sivasspor), El Saka (Gençlerbirliği).
Not: İtirazı olanlar varsa, açıklamalarını beklerim.
Konu sigara olunca
TÜRKİYE Sigara İçmeyenler Derneği bana şilt verdi. Teşekkür ediyorum. Kapalı yerlerde sigara içen tiryakiler kendilerini bu fotoğraflardaki duruma getiriyorlar. Maalesef bu kişiler, bencilliklerinden, küstahlıklarından ve saygısızlıklarından dolayı, kapalı alanlarda sigara veya puro içerek hem bizleri hem çocukları mahvediyorlar. Ve bu hükümet de kapalı alanlarda sigara yasağını çıkarmıyor. İşlerine geldi mi, Meclis’i toplayıp bir günde yasa çıkarıyorlar. Hele konu, maaşlarına zam oldu mu, iki saatte. Yazıklar olsun onlara.
Tepebaşı’ndan aşağı Kasımpaşa
FUTBOL Federasyonu’nu tenkit ediyorsunuz, kızıyorlar. "Doğru işler yapmıyorsunuz" diyorsunuz, tepki koyuyorlar. Ama, Türkiye’de bu yılki Kasımpaşa olayı dünyanın hangi ülkesinde olabilir? Ben Afrika’da bile olabileceğini zannetmiyorum. Şimdi kamuoyunun büyük bölümünün bilmediği olayı anlatalım...
Kasımpaşa’nın bir stadı var. Geçen yıl mükemmel yapıldı. Ama zemini suni çim. Ve bu Kasımpaşa geçen yıl İstanbul’un göbeğinde, bu suni çimde oynayarak Süper Lig’e geldi. Ama o suni çim Süper Lig standartlarına uymadığı için, küme çıktığı kendi stadında maç yapamıyor.
Kasımpaşa’yı reddettiler
Nerede antrenman yapacak? Atatürk Olimpiyat Stadı’nda. Öğleden sonra iki saatte antrenmana gidecekler, iki saat antrenman yapacaklar, iki saatte de dönecekler. Antrenman mı, eziyet mi, belli değil. Uçağa binip İzmir’e gidip idman yapsalar daha rahat. Bir kısım yabancı futbolcu ofluyor, pufluyormuş. Haklılar. O zaman da takım kapalı salona girip antrenman yapıyor.
Benim tanıdığım iki yerli antrenör bu takımı Süper Lig’e çıkaran teknik direktör Kadir Özcan’dan sonra görev kabul etmediler. Hem de 300’er bin YTL’yi geri çevirdiler. Sebebi, işte yukarıda bahsettiğimiz bu antrenman sahası meselesi. Ama Lorant balıklama atladı. Sonunda ne oldu, işte bugüne geldiler. Futbolda mucize var mı? Var... Kasımpaşa kümede kalırsa mucize olur.
Peki, Kasımpaşa’ya geçen sene o sahada oynama müsaadesi veren kim? Federasyon. Bu sene oynatmayan kim? Yine federasyon.
İzmir’in ligde takımı yok. Ligde takımı olmayan şehirleri sıralayalım: İzmir, Antalya, Samsun, Malatya, Diyarbakır, Van, Eskişehir, Zonguldak.
Peki, Kasımpaşa’nın şu anda ligde varlığı veya yokluğu Futbol Federasyonu’nun eseri değil mi? Hem de köküne kadar. Yani şu anda Kasımpaşa’nın durumu Tepebaşı’ndan aşağı Kasımpaşa.
Feldkamp, Hasan’ı herkes görsün istedi
PAZAR günü Ali Sami Yen Stadı’nda Hasan Şaş, hakeme inanılmaz hareketler yaptı. Sakın kimse bana, "Hasan yoruldu da öyle yaptı" demesin. Çünkü, 10’uncu dakikadan itibaren hakemle oynamaya başladı. Ve maalesef hakem Hüseyin Göçek, her pozisyonda Hasan’a sırtını döndü, onu görmemezlikten, duymamazlıktan geldi. Ona inanılmaz kıyaklar yaptı. Öyle bir pozisyonda attı ki, hiç kimsenin hakeme bir hata bulacak şekli kalmadı. Ama, o dakikaya kadar da Hasan hakemin bütün kimyasını bozdu. Onu darmadağın etti. Hakemi G.Saray’la inatlaşır pozisyona getirdi. Benim bu olayda kafama takılan kişi Feldkamp. Bu tecrübedeki bir teknik adam Hasan’ı oyundan çıkarmıyorsa, bunun dört sebebi vardır. Birincisi, oyunu okuyamıyordur yani sahaya hakim değildir. İkincisi, olacakları önceden kestiremiyordur, tehlikeyi göremiyordur. Üçüncüsü, Türkiye’deki hakem-futbolcu ilişkisini bilmiyordur, burayı Almanya zannediyordur. Dördüncüsü -ki bence bu şık doğru- Feldkamp, Hasan’ın durumunu görüyordur ama onu özellikle oyundan almıyordur. Böyle yaparak Hasan’ın ne olduğunu tüm kamuoyuna gösterecektir. Ve yönetim bazında alınan bazı kararların uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Feldkamp da böylece fazlaca olayın içine girmeden, kenardan durumu sıyıracaktır. İşin aslı budur. Çünkü, o Hasan’ı görmemek için görme engelli olmak lazım. Feldkamp’ın yerine Metin Şentürk olsaydı Hasan’ı 40. dakikada oyundan alırdı.