Ulusoy kurtarıyor

Üç büyükler son yıllardaki en çok puan kaybını bu sezon verdi. Koltuğuna 404 ile yapışan Haluk Ulusoy başarısız başkanların kurtarıcısı oldu.

FUTBOLUMUZDA ders çıkarılacak çok noktalar var. Ama hiç kimse o derslerden, ders almıyor. Hedef olarak hep karşı tarafı gösteriyor. Mesela Mustafa Çulcu...

Görevi ne... MHK Başkanlığı...

Görevi ne... Hakem yetiştirmek, düzgün hakem tayini yapmak.

İki hafta evvel Nihat Özdemir çıkıyor, "Hakemler açıklanmadan, bizim maçın hakemini ve rakibimizin hakemini öğrendik. Bu konuda MHK’ye bilgi verdik" diyor.

Bursaspor Başkanı Levent Kızıl da Geçen hafta Papermoon’da on gazetecinin önünde "Erciyes-Bursa maçının hakemi Bülent Demirlek değilse bileğimi keserim" diyor. Bunların hepsi oluyor.

Daha da ilginci, taraflardan biri çıkıp da "Bunlar yalan" diyemiyor.

Daha da ilginci, söylenenlerin hepsi doğru çıkıyor.

Ama Mustafa Çulcu çıkıyor, "Fener maçında biri penaltı, diğeri değil" diyor.

Çulcu
bir maçta kalmayacak, bütün maçların penaltılarını yorumlayacak.

Hakemin yüreği önemli

Bu sene üç büyüklerin puan kaybına bakıldığı zaman diğer yıllara göre çok daha fazla.

Bu şunu gösteriyor. Maçlar eskiye göre daha adil idare ediliyor. Ama bazı hakemler artık kilometrelerini doldurmuş. Kafalarında hep bir şeyler var.

Bakın genç hakemlere... Acemi de olsalar, bazıları verdikleri kararın arkasında duruyor.

Hakemin genci yaşlısı değil, yüreği önemli.

Maç içinde verdiği, vermediği kartlar önemli.

Fenerbahçe’nin bu hafta iki tane penaltısı verilmedi. Bence ikisi de çok net. Ama aynı Fenerbahçeli yöneticiler, iki hafta önce kazandıkları Ankaraspor maçından sonra "Lugano atılmalıydı. Hakem bize kıyak yaptı. Yoksa 70 dakika 10 kişi oynardık" deselerdi haklı olurlardı.

Şunu söylemek istiyorum. Bir futbol takımı eğer şartlı hakem idareleri yoksa, yani tetikçi hakemler yok ise, hatalar masum yapılıyorsa, ligin başından sonuna kadar o takıma yapılan hakem hataları ve kıyakları birbirini götürür. Yani o takım, başarısı, çalışması, yönetilmesi ile puan cetvelindeki yerini alır. İşte burada tıkanıyoruz. Sen hakemleri daha açıklanmadan kamuoyuna bildirirsen ve bu hakemleri tayin edenler ile federasyon altında ezilirse, F.Bahçe de konuşur, Erciyes de.

Yani bu şunu gösteriyor. Türkiye’de bir Futbol Federasyonu yoktur. Federasyonda kaos vardır. Ve Türkiye’de kulüpler (bazıları hariç), Futbol Federasyonu’na itimat etmemektedirler. Ama o Futbol Federasyonu Başkanı da koltuğuna 404 ile yapışmaktadır.

Başkanlar neler vaadetti

Sevgili okuyucular, bu noktada aslında Futbol Federasyonu bazı kulüp yöneticileri ve başkanlarını kurtarmaktadır. Mesela Aziz Yıldırım ve yönetimi.

"100. yılda bir takım kuracağız. Havada, karada denizde bütün rakiplerimize 5 çekeceğiz" dediler. Uçmaya devam ederek, "Avrupa kupalarında final oynayacağız" dediler. Bu üç büyük takımın yöneticileri o kadar zekidirler ki, herkesi aptal zannederler. Mesela geçtiğimiz haftalarda Maraton programına katılıp beni Galatasaray ve Beşiktaş yöneticilerini de yanına alarak suçlamaya kalkıp, başarısızlıklarını örtmeye çalışan Murat Özaydınlı gibi.

Dediler de dediler.

Sonunda getire getire Zico’yu getirdiler. Transfer ettikleri futbolcular da meydanda. Yıldırım Demirören neler vaadetti. Kulübe yaptırdığı borçtan başka bir artısı yok. Özhan Canaydın Kulüpler Birliği Başkanlığı’na soyundu. Haluk Ulusoy ile ters düştü. "Ben bu yüzden sahada başarılı değilim" diyor.

Yani aslında başarısız olan üç büyük kulüp başkanı ve yönetimini Haluk Ulusoy kurtarıyor.

ÇANKAYA KÖŞKÜ!

ANKARA’da herkesin canı gönülden ve içinden gelerek katıldığı bir miting gerçekleşti.

Bazı konuşmalara uyarsınız, uymazsınız. O bazı konuşmacılar bu kalabalıktan yararlanıp, kafalarındaki arada sıkıştırmak isterler ve istemezler.

Ama yakın çekimlerde katılımcıların yüzündeki ifadeleri gördünüz mü?

Miting başladığında Ankara’daydım. Sonra Sakarya’ya maça geçtim.

İnanın... Oraya katılanların en az 10 misli caddelerde heyecanla katılanları destekliyordu.

Bu şunu gösteriyor. AKP Cumhurbaşkanlığı seçimine birkaç gün kala hala bir isim açıklamamışsa ve bu dakikadan sonra Cumhurbaşkanlığı’na aday olarak Tayyip Erdoğan açıklanırsa, Çankaya’ya çıksa da sorun büyüyecek, aday olmasa da.

Çıkarsa türban sorunu olacak. Çıkmazsa, "Korktu çıkamadı" diyecekler.

İşte o Cumhuriyet mitinginin sonucunu Türkiye çok net bir şekilde görecek. Nasıl mı?

O miting tarafsızların kendi partilerini cezalandıran kimselerin. Yani AKP dışında kim varsa herkesin oy atmak için sandığa gitmesini sağlayacak.

O miting Cumhuriyet tarihinin seçime katılımdaki rekoruna sebep olacak. Öyle veya böyle.

Amaaaaa. AKP’nin karşısında henüz böyle bir parti veya lider var mı?

Şu anda yok. Ama liderler hep son aşamada ve imkansız denildiği anda ortaya çıkmışlardır.
Yazarın Tüm Yazıları