BİRİSİ tepede, diğeri dipte... Dipte olanın büyüktür, küçüktür bakmadan her maçtan puan alması lazım, özellikle de deplasmanda. Ama maç başlıyor, Ankaraspor, Fenerbahçe’yi olduğu gibi üzerine kabul ediyor.
Bu F.Bahçe takımının arka tarafını rahatsız etmezsen, kendi ceza alanı civarında oynamaya kalkarsan, yanarsın. Çünkü hepsinin top tekniği çok iyi, yaratıcı oyuncular. Tabii Türkiye şartlarında... Maç 2-0 olduktan sonra bile Ankaraspor oyun şeklini değiştirmedi. 45 dakika boyunca ne hücum ettiler, ne savunma yaptılar, arada kaldılar. İkinci yarı bu sefer Ankaraspor hücumu düşündü, F.Bahçe de laubali oynamaya başladı. Golü yediler ama şöyle bir silkindiler ve maç 4-1 oldu.
Futbol dikine oynanırsa, risk alınırsa güzel bir spor, göze hoş geliyor. F.Bahçe’nin attığı birinci golde Deivid topu sağ içe atabilirdi. Ama o risk aldı, araya soktu, gol oldu. Edu da Lugano da geriden topla çıkmaya bayılıyorlar. Kaptırdıkları zaman takımları için büyük tehlike oluyor ama hala bundan vazgeçmiyorlar. Dün gece sahada sadece Edu vardı, yine aynı şeyi yaptı. Sarı-lacivertliler, Inter’i de düşünüyorlardı ama Şampiyonlar Ligi gibi bir turnuvada üst düzey maçlar oynayınca, Türkiye Ligi onlara daha kolay gelmeye başladı. Hem fizik hem de psikolojik olarak. Tümer havaya giremedi, takıma uymuyor, daha fazla çalışması lazım.
Alex’e yakışmadı
Tribünler boştu. Acaba bilet fiyatları mı pahalı geliyor, yoksa Şampiyonlar Ligi maçları da araya girince Fenerbahçe seyircisi maçtan sıkılıyor veya daha iyisine mi gideyim diyor. Alex kendini fazla yıpratmadı, yormadı, ama 3 gol buldu. Çok iyi kumaş, mükemmel oyun görüşü var, topu iyi kullanıyor. Sahanın her tarafını adeta radar gibi görüyor. Peki, bu Alex’i Almanya, İngiltere veya İspanya Ligi’nde oynatabilir misiniz? Zaten oynasaydı gelmezdi.
Alex’e bir çift sözümüz daha var. Hem o hem de Carlos seyirciye de sempatik geliyorlar, rakibe de. Geçenlerde Carlos yardımcı hakeme su atarak ters iş yaptı. Dün gece de Alex top pozisyondan uzaklaşmışken yerde oturan Hürriyet’i tekmeledi, çiğnedi. Yakışmadı. Cüneyt Çakır görmesi gerekirken, göremedi veya görmedi. Hakemler sahaya görmek için çıkarlar. Özellikle disiplin konusunda. Ama çiğnenen Hürriyet isyan edince ona sarı kartını gösterdi. Peki o pozisyonda sarı kart alsaydı, ikinci sarı kartı alır mıydı veya kırmızı olur muydu? Cüneyt Çakır Avrupa’da da iddialı ama düdük çaldıktan sonra topu yerden alıp eve götüren futbolculara veya topa vuranlara hiçbir şey yapmıyor. Yurt dışında bunlara yaptırım uygulamazsa yanar.