Paylaş
BU SÖZLER ÇOK KONUŞULUR
“Geçen sezon Trabzonspor, son hafta Fenerbahçe’den puan alarak bizi şampiyon yaptı. Bu kez İstanbul’da biz Fenerbahçe’den puan kopardık ve onlara borcumuzu ödemiş olduk.”
HERKES diyor ki, “Bursaspor, Trabzonspor karşısında beklenen oyununu oynamaz” Bence yanlış. İyi oynamayabilir ama iyi mücadele edeceğine eminim Bursaspor’un. Hoş bazı takımlar pek de mücadele etmiyorlar ya. Sonra da bu takımların sorumluları sinirlenip, kendilerini korumaya kalkıyorlar. Niye sinirleniyorlar anlamıyorum. Niye koruma içindeler anlamıyorum. Ben işimi doğru yapıyorsam, yürür giderim.
Geçen gün Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’ya rastladım. Sohbet ettik.
Bursa çıkar, topunu oynar
Hatta Bursaspor TV’ye de röportaj verdim. Başkan Yazıcı, enteresan bir cümle sarfetti.
“Geçen sezon Trabzonspor, Fenerbahçe’den puan alarak bizi şampiyon yaptı. Bu kez biz İstanbul’da Fenerbahçe ile 0-0 berabere kalarak onlardan puan kopararak, Trabzonspor’a borcumuzu ödedik” dedi.
Güzel bir yaklaşım. Bakın altını çizerek söylüyorum. Her takım kötü oynayabilir, formsuz olabilir. Buna teknik adamlar da dahildir. Ama hiçbir takımın sahaya çıkıp da mücadele etmeme ve koşmama hakkı yoktur.
Güneş gaddar değil
TRABZONSPOR’un kazandığı Galatasaray maçından sonra galibiyetin kahramanı Burak Yılmaz hakkında enteresan yorumlar yapıldı. Hatta bazı otorite ve kalemler dalga bile geçtiler. “Beyin kanaması geçiren adam nasıl oynar?” dediler.
Bu işi Son Kale programında anlatacaktım. Kale düştüğü için anlatamadım. Bakın, Burak’ın kafatasıyla, beyni arasında 5-6 milim kalınlığında bir kanama görüldü. Yani minimal epidural. Birkaç kere çekilen tomografilerle bu olay devamlı izlendi. Burak’ın şansı, Trabzon’dan bir beyin cerrahının da kafileyle birlikte İstanbul’a getirilmesiydi. Maçtan bir gün evvel Burak’ın durumuna bir daha bakıldı. Eğer, kanamada büyüme olsaydı kesinlikle oynatılmayacaktı. Küçülme görülünce de oynatılmaya karar verildi. Saha kenarında da bir beyin cerrahı olunca, Burak psikolojik olarak rahat ve iyi oynadı. Sonucu da hep beraber gördük. İnsan sağlığı her şeyden önemlidir. Yıllar önce ben Ankaragücü’nde oynarken, şu anda Trabzonspor’un teknik direktörü Şenol Güneş ile bir pozisyonda kafa kafaya çarpıştık. İkimiz de beyin sarsıntısı geçirdik. Ben 4, o 6 ay oynamadı. Onun için bu işleri iyi biliriz. Şenol Güneş, skor uğruna oyuncusunu sahaya sürecek kadar gaddar ve acımasız bir hoca değildir.
Benden söylemesi
ŞU anda bazı eski futbolcular huzurevlerinde sefilleri oynuyorlar. Hala onlar için bir ses yok. Arkadaşlar, bu hayat hep böyle “lay lay lom” geçmez ve bitmez. Bugün onlara, yarın size.
MHK’yi kulüpler karıştırıyor
ŞU sıralar hakem eskilerinin, gazetecilerle ve kulüp yöneticileriyle telefon trafiği arttı. Neden? “Yüksel Okçuoğlu gitti, Oğuz Sarvan da giderse, komiteye girer miyiz?” mücadelesi çoktan başladı.
İnanın bu mücadele önümüzdeki aylarda yapılacak genel seçimlerden daha şiddetli olacak. Çünkü, yöneticiler kendilerine yakın MHK’yi isteyecekler. Kendilerine yakın isimleri MHK’ye sokmak isteyecekler. Bunu geçmiş yıllarda yaptılar. Ama bu olayları son komite üzerinde gerçekleştiremediler. Kulüpler, hakem tayinine karışamadılar. Ancak şu şüpheyi hep yaşadılar. “Tamam, ben bir şey yapamıyorum ama ya karşı taraf yapıyorsa.” Boşuna, alışmış kudurmuştan beterdir dememişler.
6 hafta sonra Reha’yla yokum
“PROGRAMIN sahibi benim” diyen Reha Muhtar, Son Kale’yi kendi elleriyle yıktı. Programın sunucusu olarak yayını bitirip, kalkıp gitmeye hakkı yoktu. Çünkü, Ahmet Çakar ve bana karşı saygısızlık yaptı. Bu işin reklamı var, sponsorlar var, var oğlu var. Bu şunu gösteriyor, kanala olan saygım ve sevgimden dolayı lig sonuna kadar 6 hafta daha bu programa çıkarım. Bu programı bitiririm. Sezon bittikten sonra bu programda bu şartlarda kesinlikle olmayacağım. Benim bir prensibim vardır. Eğer tavır koyup bir işi bitirdiysem, geri dönmem. Reha Muhtar’ın prensiplerini bilmiyorum. O çıktığı kapıdan bir daha geri döner mi?
Keşke futboldan anlasaydı
ÜNAL Aysal’ı, Galatasaray Kulübü başkanlık koltuğuna aday olduğunu açıklarken dinledim. Mantıklı şeyler söyledi. Söylediği bir şeye takıldım. “Ben futboldan fazla anlamam” dedi. Anlasaydı, iyi olurdu. Şu gösteriyor ki kuracağı yeni sistemde futbolun başına, futbolu çok iyi bilen birini getirecek. Sarı kırmızılılarda belki bütün taşlar yerinden oynayacak. Hatta bazı Galatasaraylılar, “Kulübün yapısını değiştireceğiz, tertemiz olacağız” diyorlar. Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Ancak, Ünal Aysal’ın şunu unutmaması gerekir. Seyirci dalağa ve karaciğere bakmaz. Sahada damardan oynayan, çatır çatır mücadele eden, şampiyonluğa koşan bir takım görmek ister. Onun için futbol takımının vitrinde görünen kısmına uzun vade olmaz. Sen, arka tarafında uzun vade yap. Yani altyapıda.
Vatandaşa ne yapılıyorsa TSYD’ye de aynısı yapılmalı
TSYD Ankara Şubesi hakkında bazı saptamalar yapmıştım. O zamanki yönetim beni mahkemeye verecekti. Vermediler, veremediler. Ankaralı bazı spor yorumcuları benim yazdıklarımı, “Kulaktan dolma” diye eleştirdiler. Nereden dolma olduğunu şimdi görüyorlar ama kalemlerini oynatamıyorlar. Ankara Vergi Daireleri bu işi araştırıyor. Büyük ihtimalle de büyük para cezası gelecek. Bu yaklaşık 1 milyon liraya yakın bir miktar olabilir. Eğer vergi daireleri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına davrandığı gibi bu şube üyeleri hakkında da aynı tutumu sergilerse, adalet yerini bulur. Olayın üzerini örtmeye kalkarlarsa, vatandaşa yazık ve haksızlık ederler.
Paylaş