Futbol Federasyonu'nda Fatih Terim'e "Sen ne yapmak istiyorsun arkadaş? Bunu böyle yapmayacaksın" diyecek birisi var mı? Bence yok. Çünkü Fatih, onların abisi. Fatih, onların hocası. Fatih, onların babası.
BÜTÜN gazetelerde Fatih Terim'in alacağı para var. Aktütün Karakolu'nun işler acısı halini gören Türk halkının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin böyle bir karakolu daha iyi bir yere taşımaktan bile aciz olduğu yönünde fikre kapılması; doların, euronun yükselmesi, dünyadaki para krizi derken hepsi üst üste binince bütün gözler Fatih Terim'in maaşına dikildi. Fatih Terim, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş veya Ankaragücü teknik direktörü olsaydı bu para konuşulmazdı. Neden? "Onu kulüpler verecek, bize ne?" derdi vatandaş. Ama iş Milli Takım olunca olayın rengi değişiyor.
Bahaneleri hazır
Peki, Fatih Terim kaç para almalı? Burası hiç önemli değil. Neden? Çünkü Fatih Terim'in parasını vatandaş değil, Futbol Federasyonu'nun sponsorları verecek. Futbol Federasyonu özerk bir kuruluş. Peki, Futbol Federasyonu bu parayı verirken neleri kıstas alacak? Fatih Terim, Türk Milli Takımı'nı Dünya Kupası'na götürürse belli bir para, götüremezse belli bir para şartı var mı? Çünkü sponsorlar ona göre destek veriyorlar veya vermiyorlar.
Ben bunları yazmayacaktım. Toplumdaki tepki nedeniyle yazdım. Fatih Terim bugün bir kulüp takımı çalıştırsa, Milli Takım'dan aldığından daha fazlasını alır. Bu ayrı bir olay.
Bu Futbol Federasyonu şunu diyebilir: "Kardeşim, Türkiye'de Fatih Terim'den başka Milli Takımı çalıştırabilecek kapasitede bir teknik direktör var mı?" Sonra da ilave eder: "Fatih Terim olmazsa bu sefer yabancı teknik direktör getirmek lazım. Onun da maliyeti Fatih Terim'in iki katı olur." Eğer bu cimnastikleri yapıp da bu günleri geçmeye kalkarsanız hiçbir yere gidemezsiniz.
İşin aslı bu da değil. Galip geliriz, mağlup oluruz, o da önemli değil.
Bu puanları ileride kapatırız. Futbolda olur, o da önemli değil. Şu anda Türkiye Futbol Federasyonu'nda çok önemli bir olay var. Bunun altını çizerek söylüyorum.
Bu cümlenin de sonuna kadar arkasında olacağım. Eğer bu işler böyle devam ederse, bu Fatih Terim, bu Futbol Federasyonu'nu idare eder. Yani cümleyi ters çevirelim. Bu Futbol Federasyonu'nun, bu Fatih Terim'i idare etmeye, yönlendirmeye gücü yetmez!
Terim'i başkan yapın!
Ümit Milli Takımı, Belarus'la hayati bir maça çıkıyor. Sen A Milli Takım'dan 4 tane oyuncuyu Ümit Milli Takım’a gönderiyorsun. Yetmiyor, Müfit Erkasap'ı Ümit Milli Takım Teknik Direktörü Hami Mandıralı'nın yanına gönderiyorsun. Fatih Hoca'yı bu da kesmiyor, "Ümit Milli Takım İsveç'e giderse, işin başında ben olurum" diyor.
Sevgili Fatih ve sevgili Futbol Federasonu Yönetim Kurulu Üyeleri, ben sizin yerinizde olsam FatihTerim'i Futbol Federasyonu Başkanı yaparım. Hepinizin de onun emrine girip çalışmanızı dilerim. Çünkü görüntünüz böyle. Biliyorum, sinirleneceksiniz, kızacaksınız ama eğer böyle giderseniz, Haluk Ulusoy federasyonunu arar hale geleceğiz. İşin daha büyük tehlikesi bu.
İyi olmak yetmiyor
Çünkü içeride yapılan başkan yardımcısı yetki tartışmaları yüz ifadelerinizden dışarıdan gözüküyor. Haluk Ulusoy döneminin adamlarını da bu seyahatte görmeye başladık. Yani siz diyorsunuz ki: "Biraz delsek olmaz mı?" Biraz delmenin ölçüsü olmaz. 15 santim mi, 1,5 metre mi, 250 gram mı veya 5 kilo mu? Bir delindi mi, hepsi aynıdır.
Bu Futbol Federasyonu'nda Fatih Terim'e "Sen ne yapmak istiyorsun arkadaş? Bunu neden böyle yapıyorsun arkadaş? Bunu böyle yapmayacaksın arkadaş" diyecek birisi var mı?
Bence yok. Fatih, onların abisi. Fatih, onların hocası. Fatih, onların babası. Onun için de "Ben sizin babanızım. Ben ne dersem o olur" sistemi şu anda maalesef yürürlükte. İsterseniz bu yazıyı kesip saklayın. Her zaman lazım olur.
Hep söylüyorum, Haluk Ulusoy'dan sonra Futbol Federasyonu Başkanlığı yapmak kolaydır. Çünkü o dönemlerde o kadar çok kontrolsüzlük, o kadar çok kokuşmuşluk vardı ki, biraz kontrollü, biraz dikkatli olan başarılı olurdu.
Ama Hasan Doğan'dan sonra başkanlık yapmak bayağı zor. Hepsi pırıl pırıl, hepsi iyi çocukar. Ama kusura bakmasınlar, iyi olmak yetmiyor.
Türk imajını zedeleyemez...
BENİM esas bahsetmek istediğim başka şeyler var. Estonya'ya milli maça gittim. Orada bazı şeyleri gördüm, bazı şeyleri yaşadım. Mesela şunu yaşadım. Doksan dakika boyunca oturduğum basın tribününden Fatih Terim'in yaptıklarını izledim. İnanın, bizim futbolculardan daha fazla mücadele etti, daha fazla hopladı, zıpladı, daha fazla eliyle-koluyla hem futbolculara, hem de etrafa hareket yaptı. En fazla yaptığı hareketler de dördüncü hakeme, 1 nolu yardımcı ve hakemeydi.
Fatih Terim'in bunları hala yapmasına bir anlam veremiyorum. Çünkü o hareketleri, kulüp takımı antrenörü olarak yapsa beni ilgilendirmiyor. Ama Milli Takım teknik direktörü olarak benim Türk imajımı dünya televizyonlarına o tarz veremez, gösteremez. Vermeye de hakkı yok.
Sen bunları yaparsan, o hakemler seni bir gün öyle bir yerde kıstırırlar ki, bir çuval inciri berbat ederler.
Bana göre sen, takımı sahaya yanlış kadroyla çıkarıyorsun. Hakem de kendine göre karar veriyor. Senin hakemi o tarz aşağılamaya hakkın yok. "Rakip kaleci vakit geçiriyor, hakem müsamaha etti" diyorsun, ancak o bahaneyi bulabiliyorsun. Çünkü hakem iyi maç idare etti. Aynı hakemin maçın sonuna üç dakika koymasına rağmen üç dakika bitiminde iki korner kullandık. Yani üç değil, beş dakika ilaveyle bitti.
Faturayı hakeme kesme
ESTONYA maçındaki dakikaları kaybettiren hakem miydi? Hayır. Bence Fatih Terim'di. Niye? Nuri ile devam etmesi gerekirken onu oyundan aldı. Yusuf'la başlaması gerekirken, onu kendisinin de paniklediği devrelerde oyuna aldı. Mevlüt'le başlaması gerekirken onu da oyuna sonradan aldı. Yani bana göre bu maçın bu neticeyle bitmesinin tek sorumlusu Fatih Terim'dir. Ama hedef değiştirerek faturayı hakeme kesmeye kalktı.
Sen her maçta yanlış kadroyla başlayıp bir şeyler yapmak, "ben değişiklik yaparım" havasında olmak için hatalar yapıyorsun, sonra doğruya geliyorsun. O kaçan dakikalar da başımızı ağrıtıyor. Euro 2008’de de böyleydi, bu maçta da devam etti. Hakeme boş yere kızma.
Terim'in gazını Türkiye Ligi alır
FATİH Terim, bence Milli Takımlar Teknik Direktörü olmamalı. Kulüp teknik direktörü olmalı. Sebebi, Fatih Terim çok hırslı. Zaman zaman fevri, zaman zaman yumuşak, inişli çıkışlı bir teknik direktör. Milli Takım senede en fazla 5 tane maç yapıyor. Fatih Terim stres yüklü birisi olduğu için bu sefer bu 5 maçta stresini atmaya kalkıyor.
Halbuki Fatih Terim'in lig takımında çalışsa bu stresi ve gazı 30'a bölünecek. Yani Fatih Terim'in gazını almak için daha fazla maça ihtiyaç var. Fatih Terim bu kafa yapısıyla Türkiye Ligi'nde teknik direktörlük yapsın, üç maçta bir tribüne gider oturur.