HİÇ uzatmadan yazıya tersten başlayalım. Dünkü maç şunu net biçimde gösteriyor.
Eğer... Türkiye’de Futbol Federasyonu’nun ve hakemlerin sağı solu oynamazsa, 3 büyük takım şampiyon olamaz. Çünkü bunların oynadığı futbol değil... Futbolda net birşey vardır. Ya doğru oynarsın, gerçek oynarsın, düzgün oynarsın, ya da sahte oynarsın. Sahte oynamamak için yapacağın işler var. Boşa çıkacaksın, top alacaksın, çok koşacaksın, yardım edeceksin, hep beraber hücum edeceksin, hep beraber defans yapacaksın. Bunları yazdık ama bu kadar kolay değil. Sahte oynarsın ama nasıl... Dün akşam oynanan maçtaki futbolcular gibi. Neden? Araya boşa çıkan veya ileriye hücum eden arkadaşını bulamazsan ne yaparsın? Tek bir şansın var. Başka hiçbirşey yapamazsın. O da nedir? Yan top, yani sahte futbol. İspanya’yı izleyin * Avrupa ve Dünya Şampiyonu İspanya’nın oynadığı maçları kasetlerden izleyin, kaç tane yan top yapıyorlar ve ne kadar ileriye, araya oynuyorlar. Futbolun aslını görürsünüz. Düşünün, bir takım 80 dakika 10 kişi oynuyor ve siz rakip olarak, futbol oynadığınız zannediyorsunuz. Galatasaray takımında, ne taktik var, ne teknik var ne organize hücum veya organize defans. Bir tek şey var. Arda bir şeyler yaparsa, oynamaya çalışıyorsun. Yoksa, stop ediyorsun. O zaman teknik direktör niye lazım? 10 kişi, 11 kişiye karşı futbol olarak fark ettirmiyorsa, bir tek kelimeyle bu takımı özetleyebilirsiniz. O kelime de “hikaye”dir. Galatasaray’da zaten değişik oynayabilecek bir tek Arda var. Fenerbahçe de buna mukabil değişik oynayabilecek oyuncu adedi, 3’ü 4’ü buluyor. Galatasaray’la Fenerbahçe arasındaki dünkü maçta, tek fark buydu. Bunun için de 10 kişiyle Galatasaray’ı yendiler. İşte hakem farkı * Şimdi gelelim hakeme. Selçuk sarı kart görüyor, çok etkili bir oyuncu ve F.Bahçe’de oynuyor ya... Sarı karttan sonra Almanya’da, Alman hakemle oynadığını unutuyor. Maçı bizim hakemlerden birinin idare ettiğini zannediyor. Karttan sonra hakemi alttan şöyle bir yokluyor. Ve anında ikinci sarıyı görüyor. Bitmedi. Tribünlerde meşale yakılıyor, hakem tribünleri kesiyor. Meşaleler sahaya atılınca da soyunma odasına gidiyor. Bir süre bekliyor, uyarıyı yapıp geri geliyor. Aynı seyirci bir daha sahaya çöp bile atamıyor. Neden? Çünkü sahada hakem var, otorite var. Bizde maçtan evvel tribünden atılan cisimle hakemin başı yarılıyor. Acıbadem’den acil 4 tane doktor geliyor. Hakeme konsültasyon yapıyorlar. Hakemlerin babası orta hakem, maça çıkıp aslanlar gibi idare ediyor. İşte Türk futboluyla, Alman futbolu arasındaki fark bu kadar basit. Ey iki büyük takımın yönetici ve başkanları. Benden size bir tavsiye. Bir daha böyle bir maç organize edeceksiniz Alman bir hakem idare etmesin. Türkiye’den bir hakem getirin. Yardımcıları da Türk olsun. Hatta istemediğiniz kararlar verirse soyunma odasına gidip, onun kokartıyla ilgili konuşma hakkınız da olabilir. Ama Alman hakem hakkında olamaz. Maçta futbolcularınızdan gördüğünüz gibi... * NOT: Ben bu yazıyı yazdıktan sonra basın toplantısına indim. Aykut Kocaman konuşuyordu, “Bir özel maç yapıyoruz. 14. dakikaya kadar tuhaf sarı kartlar ve sonunda bir kırmızı kart. Böyle bir şey olur mu?” Resmi bir hakem maç yönetiyor ve özel bir maç deniliyor. Oyun kuralları özel ve resmi maçlara göre ayrı ayrı mı uygulanıyor? Merak ediyorum. Bu şunu net şekilde gösteriyor, yukarıdaki yazının ne kadar doğru olduğunu.