TÜRKİYE Futbol Federasyonu kurulduğundan beri en anormal olay yaşandı. Ama ne yazılı ne de görsel basında çıt yok. Haber açısından demiyorum. Yorumcular açısından bahsediyorum. Şike yaparsınız. Maç satarsınız. Teşvik primi alırsınız. Bunları top yekün yapamazsınız. Şahıs olarak yaparsınız. Kanıtlanmaları lazımdır. Yorumlanacak olaylar vardır. Sulandırılacak olaylar vardır, vardır oğlu vardır.
Ama geçen yıl bir takımın üçüncü olmasını engelleyecek hem ligin sonunda, hem de bir sonraki yılda Avrupa kupalarında oynayacağı maçlara baktığınızda milyon dolarlara bedel olaylar oluyor. Daha da ileri gideyim, bir hatadan sonra sahtekarlık, üçkağıtçılık yapılıyor. Hatanın üstü örtülüyor. Ve bir takımın hakkı alınıp, diğerine veriliyor. Bunu yapan da zamanın Futbol Federasyonu.
O günden bu güne kadar da bu düzenbazlığın, sahtekarlığın üzerine gidilemiyor.
Bilgisayar uyarıyor
Bakınız... Beni bu kelimelerimden ve cümlelerimden dolayı, bunları yapanlar mahkemeye verebilirler. Ama ortada bunu yapan yok ki mahkemeye versin. Şunun altını çiziyorum. Bunu yapanlar veya yaptıranlar mahkeme önüne çıkarılıp sorgulanmazlarsa, (Ki, mahkemeler bunu yapanlar hakkında mutlaka hapis cezası verecektir) ben bir Türk vatandaşı olarak Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunacağım.
Şimdi sadede gelelim... Levent Bıçakçı döneminde Futbol Federasyonu bilgisayar sistemiyle donatılıyor. Yani artık, ben bu işi atladım, bu işi görmedim, evrak kayboldu hikayesi ortadan kalkıyor. Yani ben yaptım oldu, herkes ayağını denk alsın, yakarım, imparatorluk veya padişahlık devri bitiyor.
Beşiktaş kadrosunda alt yapıdan bir futbolcunun olmadığını bilgisayar, kırmızı alarm vererek hem de bağırarak bildiriyor. Yani hem gözüne sokuyor, hem de kulağına sokuyor hatayı. Burada çalışan 6 kişi var. Yani bilgi işlem merkezinde. Bunlardan Ali Fuat ile Bayram Kaya’nın bu olayı bilmemesi imkansız ve eşyanın tabiatına aykırı. Diğer 4 kişi de biliyorlardır, ama bilmeseler bile onları suçlayamayız. Peki bu bilen iki kişi kimi uyaracak. Tabii ki genel sekreteri. Yani Lutfi Arıboğan’ı.O ne yapacak.Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’u ve yönetimini bilgilendirecek.
Şüpheli sorular...
Bu işin baş sorumlusu kim? Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy. Bu olayın kapatılması demek, üçkağıtçılık, görevi kötüye kullanmak, evrak sahtekarlığı demek, demek oğlu demek.
İşin daha ilginç yönü de var. Federasyon diyor ki, Sivasspor’un itiraz hakkı süresi geçmiş. Yahu kardeşim, maçı oynayan taraf Sivasspor değil ki. Trabzonspor-Beşiktaş maçında mağdur olan taraf Sivas. Peki Sivas bunu neden bu kadar bekliyor. O da ayrı bir şüphe.
Hadi diyelim 48 saatte taraflar itiraz etmediler. Ama bu ligin sonunda Futbol Federasyonu tarafından tescili var. Bu tescile kadar işlem yapılabilirdi. Şunu çok net söylüyorum, kim ise suçlular bulunsunlar. Ben Haluk Ulusoy’un yerine olsam, eski ve sorumlu Federasyon Başkanı olarak kendime suç duyurusu yapardım. Ama o yapmazsa, zaten ben yapacağım.
NOT: İşin ilginç tarafı, Sivaspor 19 Ağustos’ta itiraz ediyor. 20 Ağustos’ta başkan seçiliyor. 21 Ağustos’ta ise evrak işleme giriyor.
Haluk Ulusoy Sivas maçından dolayı Trabzonspor ile köprüleri atmıştı. Ayrıca Sivas başkanı ile de kankaydı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. O zaman Beşiktaş’tan yana tavır alan federasyon acaba ne düşündü.
Futbolda tek prensip var
FUTBOL oynamamış, futboldan nasibini almamış futbol yazarlarının bazıları kusura bakmasın, ama hadlerini aşarak, hatta bazen komik duruma düşerek yorum yapıyorlar. Nasıl mı?
Şu meşhur bir türlü kimsenin çözemediği, 4-1-3-2’ler, 3-1-5-1’ler, 2-4-6-8’ler, 1-6-2-1’ler gibi sistemleri yazarak, konuşarak kendi bilmediklerini kabul etmeyerek, milletin aklını karıştırıyorlar.
Arkadaşlar... Belli bir şablon yoktur. Kendi takımının artıları eksilerini, rakip takımın artılarını eksilerini çarpıştırırsın, ona göre bir teknik adam olarak sahaya çıkar oynarsın. Hadi sizin dediğiniz gibi sahaya 4-3-3 çıktık. O sırada ileri üçlüden ikisi birer, ikişer metre geriye gelip adam kovaladı. O zaman o zaman al sana 4-5-1. Veya ortadan iki oyuncu hücuma kalktılar. Al sana 4-1-5. Yani sizin kafanıza göre sahada bir forvetle çıkarsan, az hücum yapar, az gol atarsınız. O zaman üç hatta, dört forvetle sahaya çık, daha çok gol atarsın. Seni kim engelliyor. O zaman kıçını nasıl kurtarırsın. Onu düşünen yok. Düşünün Avrupa Şampiyonu olan Galatasaray’da kaç forvet vardı, kaç kişiyle hücuma çıkıp geri dönüyorlardı.
2 kaleci hastanelik olur
Bütün hikaye takımın genelinde bitiyor ama orta alanda oynattığın futbolcuların hücum etme kapasiteleriyle geriye dönme veya pres yapma kapasiteleri ne kadar yüksekse, o derece başarılı oluyor. Bu şuna benziyor. İki tane kaleci oynatırsan, daha az gol yersin. Peki aynı topa iki kaleci birden uçarsa ne yaparsın. Cevap: İki kaleci hastanelik olur.
Futbolda bir prensip vardır. Tek prensiptir. Kurulduğu günden bu güne kadar bu prensip ve sistem ile oynanır. Topu kapınca çok çabuk hücuma gideceksin, kaptırınca pres yapıp çabuk geriye geleceksin. Adetlerle kafanızı karıştırmayın.
Bazıları daha da ileri gidiyor. Bir takımda iki tane, üç tane Delgado, Alex isteyenler var. Yani bizim futbol diliyle intihar etmek isteyenler. Aslında bunu isteyenler maça gelmesinler. Sirklere gitsinler.
Harbiye Orduevi’nde kare bayrak...
PAZARTESİ günü Şişli’den Beyoğlu’na doğru yürüyorum. Araba kullanırken veya yanda otururken insan hep öne ve yana bakıyor. Yukarıyı göremiyorsun. Ankara Esenboğa Havalimanı yolundaki yaya üst geçitlerinin altlarındaki rezaleti ve faciayı gördükten sonra daha bir yukarılara bakar oldum. Harbiye Orduevi’nin önünden geçiyorum. Kafamı yukarı kaldırdım bir de baktım, acaba yanlış mı görüyorum diye kendi kendime sordum.
Türk bayrağı hırçın hırçın dalgalanıyor, ama bayrak dikdörtgen olması gerekirken kare olmuş. Gözlerimi ovuşturdum baktım doğru görüyorum. Oranlamayı görmem için başka bir bayrak aradım. İmdadıma radyoevi yetişti. Onun önünde dalgalanan bayrak normal boyuttaydı. Eğer bu bayrak indirilmediyse, oradan geçenlere "siz de görün" diyorum. Özellikle Harbiye Orduevi’nde böyle bir bayrak asanlar hesabı kime verirler bilemiyorum.
Kalp doktoru şart
ALMANYA Birinci Ligi’nde bu yıl maçlarda bir kalp doktoru da görev yapıyor. İşte gördüğünüz gibi dakika bir, gol bir. Kararın ne kadar doğru alındığı Ümit Özat olayında yaşanıyor. Geçen yıl bizde de böyle bir olay yaşandı. Ambulansa konurken kalbi duran Meduna’yı Galatasaray doktoru elindeki ufak bir şok aletiyle kurtardı. Demek ki, acilen uygulamaya bizde de geçilmesi lazım.
Halka hizmet bu
TAYYİP Erdoğan gümüş madalya sahibi Sibel Özkan’ı kabul etmiş, bir saat konuşmuş. Bence o bir saatin çok uzun süresinde yurtlar konuşulmuştur. Çünkü kızımız böyle bir yurttan yetişme. Başbakanın neden başarılı olduğunun bir göstergesidir bu. Bu yurtların bağlı olduğu bakandan veya genel müdüründen istihbarat yapmaya kalksa, bu kadar doğru bilgi alamazdı. İşte halka hizmet budur. Çok parti başkanına bu detay geliyor ama o işin doğrusunu yapmış.
Ameliyat şart
TÜRKİYE’de hakemlere seminerler veriliyor. Pozisyonlar görsel anlatılıyor. Herşey yapılıyor. Allah var her komite kendi çapında uyguluyor. Ama görüyoruz ki, fazla değişen bir şey yok. Özellikle de bazı hakemlerde yürek yok. Bence o zaman da bazı hakemlere kalp nakli ameliyatı yapmak lazım. Belki düzelirler.