Paylaş
SÜPER Lig, Korku Ligi oldu. “Olay çıkmasın” diye polis korkuyor. “Ya maçı kazanamazsam” diye teknik direktör korkuyor. “Ya maçta bir pozisyon olur da maç bana yıklırsa” diye hakem korkuyor. Dördüncü hakemler bile kenarda rahat rahat dururken hiçbir şeyi göremiyorlar. Gözlerine perde iniyor. Yani bazı yöneticiler öyle bir korku saldılar ki, ligin adı Süper Korku Ligi oldu.
Maç başlıyor, G.Birliği ileride bir sadece Mustafa Pektemek’i bırakmış. Fener defansı üç kişiyle onu tutmaya çalışıyor. Top orta sahada gidiyor geliyor. İşin daha enteresanı, topu rahat rahat alan Gençlerli oyuncular kendi aralarında paslaşacakken rakibe veriyorlar. Bu topları saysam herhalde 15’le 20 arası olurdu.
Daum mutsuz takım umutsuz
F.Bahçe’nin nasıl bir takımı yenemediğini siz düşünün. Tabii bir daha düşünün, F.Bahçe’nin nasıl bir futbol oynadığını. Daum, maçın son dakikaları hariç hep kulübede oturdu. İki maçtır görüntüsü bu. Daum, mutsuz. Bu net bir biçimde gözüküyor. Ama Allah var, yedek kulübesindeki görüntüsü; peşin mal satan tüccar gibi. Hangi bazı dükkanların duvarlarını süsleyen fotoğlar vardır ya, işte öyle.
Ama daha maçın ortalarında bile Daum’un maçtan umutsuz olduğu görülüyor. Tabii takımından da umutsuz olduğu.
Seyirciyi stattan kaçıracaklar!
Maça baksanız hangisi kazansa diğerine yazık olur. Çünkü iki kötüden birinin kazanması bence futbol adına ayıp. Ama helal olsun gene bu kadar seyirci stada gelmiş. Veya gece evlerinde seyrediyorlar. Bu futbolla seyirciyi nasıl artırırsınız? Onu bilemem ama böyle devam ederlerse seyirci statlardan kaçar.
Emre, Hagi olma yolunda ilerliyor
Türkiye’deki futbol kamuoyuna soruyorum çok net olarak. Gözünüzü kapatın, F.Bahçe’de oynayan Emre’nin üç büyük takımın dışında küçük takımlarda oynadığnı düşünün. Türkiye Ligi’nde 34 maç oynanıyor. Kaç maçta oynar, kaç maçta atılır? Ama forması büyüklerin birinin olmayacak. Aynı Emre, F.Bahçe’de dün gece belki de en fazla mücadele eden en fazla galip gelmek isteyen bir oyuncu. Orasına kimse bir şey diyemez. Ama Emre’nin bir tarafı çok güzel, diğer tarafı çok çirkin. Bunu da yaratan maalesef hakemlerimiz. Yani F.Bahçeli Emre, G.Saraylı Hagi olma yolunda hızla ilerliyor. Bir gün bir maçta bu kamyon devrilecek, kesin. Ama sakın o gün birileri çıkıp yandım Allah demesin.
Bırak gol olsun
90+4 bitmek üzere, G.Birliği hücum ediyor, gol pozisyonu olabilir. Hakem arkasına bakmadan düdüğü çalıp gidiyor. Bekle, bir şans tanı. Gol olursa golü ver. Hangi takıma olursa olsun bunu yapın. Çünkü maçtan futbolcular çok dakika çalıyorlar. Yani 10 saniye, 15 saniye bir pozisyon için önemli değil. Bırakın gol olsun. Hangisi atarsa atsın. O sizi ilgilendirmiyor. Ama dedim ya korku aleminde yaşıyorlar.
Nihat Akman Muş’a geri dönsün
MAÇTA futbol namına bir şey yok. Hakem de “maç üzerime yıkılmasın” diye tedirgin. Tribünden hissediyoruz bunu. Çünkü futbolcular en ufak bir taçta, ofsaytta, faulde hakemin üzerine çullanıyorlar. O da zaman zaman futbolcuların dediğini yapıyor. Dördüncü hakem Nihat Akman’ın gözünün önünde Santos’tan dirseği yiyen ve dudağı yarılan Orhan... Dudağından kan akıp tedavi gören Orhan... Sarı kart gören yine Orhan... Peki hakem görmedi, dördüncü hakem Nihat Akman ne iş yapar? Onu bilemem. Gözünün önünde top taca çıkıyor. Nihat Akman’dan gene tık yok. Çünkü o taraftaki yardımcı 20 metre ileride. Bu Nihat Akman, Muş’tan gelmiş. Muş’ta ne yaptığını bilmiyorum ama eğer hakemliği de böyleyse bence Muş’taki işine devam etmeli.
Bu dördüncü niye bu kadar masraf yapıp deplasmanlara yolluyorlar? Aslında bunlara dördüncü hakem değil “çakma hakem” dememiz lazım. Düşünebiliyor musunuz hakem sakatlansa bu dördüncü hakem maçı idare edecek. (Tabii ki düşünmek bile istemiyorum!)
Thomas Doll’dan akıllı hamleler
HİÇBİR şey yapmayan F.Bahçe’de Daum, Deivid’i oyundan alıyor. O da bir şey oynamadı ama mükemmel bir şekilde kademeye girerek gol olacak bir G.Birliği akınını ceza alanı içinde engelledi. Oyuna sonradan Semih girdi. Gitti Gökhan’ın yanına, bu kez Gençlerliler, Gökhan’la Semih’i iki kişiyle markaj yaptılar, kendi arkalarına bir boş adam koymadılar. Bu sefer F.Bahçe orta alanı hangar gibi açıldı.
Burayı bir 15 dakika Ankaralılar istedikleri gibi kullandılar. Daum baktı ki iş yürümeyecek, Özer’i oyuna aldı. Thomas Doll hemen kontra bir hareketle ön liberoya oyuncu aldı. Ardından başına çok mücadele eden Pektemek’i çıkarıp Kahe’yi aldı. Yani Doll, akıllı hamleler yaptı.
Dakika 45: Yanlış Karar
Bunlar çakma hakem!
Dirseği atan Santos. Sarıyı onun görmesi lazım. Abitoğlu ne yapıyor? Dirseği yiyen ve ağzından kan akan Orhan’a gösteriyor sarıyı. Hadi diyelim bu pozisyonu hakem göremiyor. Pozisyon dördüncü hakemin tam önünde oluyor. O zaman bu dördüncü hakemlere niye bu kadar masraf yapıp deplasmanlara yolluyorlar? Aslında bunlara dördüncü hakem değil “çakma hakem” dememiz lazım. Düşünebiliyor musunuz hakem sakatlansa bu dördüncü hakem maçı idare edecek. (Tabii ki düşünmek bile istemiyorum)
Dakika 36: Doğru Karar
Kırmızı olmaz
Aykut’un Gökhan Gönül’e yaptığı hareketin karşılığı sarı. Hakem de bu yönde karar verdi. Bu pozisyonda kırmızı kart olmaz.
Dakika 38: Yanlış Karar
Sarı nerede?
Bu sefer Gökhan, M. Pektemek’i sert bir hareketle durduruyor. Faulü veriyorsun, kart nerede? Gökhan’ın da sarı kart görmesi gerekirdi.
Paylaş