Başkanın, misyonunun bittiğini bir yıl önce söylemiştim. Zaman aleyhine çalışıyor. Basın toplantısı düzenliyor. Benim bildiğim basın toplantısı sorularla devam eder, sorulardan kaçarak değil!
AZİZ Yıldırım’ın yaptığı basın toplantısını başından sonuna kadar dikkatle izledim. Benim bildiğim basın toplantısı, konuşmacı konuşmasını yaptıktan sonra basın mensuplarının sorularıyla devam eder ve biter. Bu tek taraflı bir toplantı oldu. Yazılı verselerdi yine aynı olurdu. Ben onların yerinde olsaydım, yazılı verirdim. Çünkü, Aziz Yıldırım ve diğer yöneticilerin yüzlerinden okunan ifade onların ne kadar kötü ve zor durumda olduğunu yansıtıyordu. Maalesef ve maalesef çaresiz durumda olduklarını da gösteriyordu.
Fenerbahçe büyük bir çınardır. Ne başkanlar, ne yöneticiler geldi, geçti. Fenerbahçe büyük kulüptür, bunu kimse inkar edemez. Seyircisi de çok etkilidir. Bunu da kimse inkar edemez. Ama Fenerbahçe tek büyük değildir. Aziz Yıldırım ve bu yönetim kurulunun yaptığı en büyük hata işte buradadır. Yaptıkları eylem ve konuşmalarla bütün kamuoyunu kendilerine karşı bir sevgisizliğe itmektedirler.
Başarı istemeyen Fenerbahçeliler var
Fenerbahçeli olmayanlar, Fenerbahçe’nin başarısını istemezler. Bu da çok doğaldır. Ama, şu anda iş öyle boyutlara geldi ki bunu çok net söylüyorum bazı Fenerbahçeliler, Fenerbahçe başarılı olsun istemiyorlar. Sebebi de Aziz Yıldırım. “Fenerbahçe başarılı olursa bu adam bizim başımızda kalmaya devam edecek. Mağlup olalım” diyorlar. Ben halkın içinde gezen birisiyim. Kahveye de girerim meyhaneye de. Ama yönetim olayın hala farkında değil. Allah’tan ligin ikinci yarısında bir televizyonda görev almadım. Eğer alsaydım, Aziz Yıldırım mutlaka yangın ihalesinin bir kısmını bana yüklerdi. Benim olmadığım bir yerde de yangının nasıl arttığını bütün kamuoyu ibretle görüyor. Hele bazı yetkili ve etkili kimselerin şu anda kulakları çınlıyordur. Ve yatağa da kimlerle girdiklerinin farkına varmışlardır!..
Aziz Yıldırım ve ekibinin yaptığı basın toplantısında, Türkiye’de herkes suçlandı ve nasibini aldı. Normal. Gündem değiştireceklerdi, akıllarınca değiştirdiler. Ama artık son yüz metreye çıktılar. Bakınız, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’deki misyonunun bittiğini bir yıl önce söylemiştim. O zaman bu karambole gitti. Aziz Yıldırım sonunu süratle hazırlıyor. Fenerbahçe Başkanlığı’nda kaldığı her gün kendisinin aleyhine olacaktır.
Maşrapa bile yok
AZİZ Yıldırım ve ekibi bu kadar büyük paralar harcayarak son üç yılda hangi kupayı aldı? Bırakın kupayı teneke maşrapa bile alamadı. Bazı Fenerbahçeli taraftarlar, “Yeter artık” diyorlar ve ekliyorlar, “Aziz Yıldırım bizim cebimize el attı. ‘Gelin Feneriumlara onu alın, bunu alın, şunu alın’ diye akıl veriyor. Bizim cebimizden hep para almaya kalkıyor. Bizi banknot olarak görmeye başladı. Biz sağılacak bir meta değiliz. Biz taraftar olmak istiyoruz. Maça gelip çatır çatır mücadele ederek futbol oynayan takımımızı izleyip, tezahürat yapmak istiyoruz.” Bunları diyenler Fenerbahçeli, başkaları değil.
Devletle işin varsa istifa edemezsin
TRABZONSPOR maçının bitiminde, futbolculara söylediği cümleyi Aziz Yıldırım çok iyi biliyor. Soyunma odasındaki futbolcular bunu dışarıda da telafuz ediyorlar. Ve aynı Aziz Yıldırım istifa etmediğini söylüyor. Bence ne Aziz Yıldırım ne de yönetimindeki şahıslar istifa edebilir. Herşeyi bir kenara bırakın devlet ihalesi alan, devletle iş yapan hiçbir kimse büyük takımların yönetim kurullarından kolay kolay istifa etmezler. Fenerbahçe’deki mali portre ne kadar şeffaf, girdiler çıktılar nasıl kağıda dökülüyor ve bunu Fenerbahçe yönetiminden kaç kişi biliyor. Veya Avrupa’dan bir denetim ekibi gelse bu Fenerbahçe’deki bilançoya artı puan mı, eksi puan mı verir? Başkanın ve yönetimin istifa etmemesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek. Devam edelim. Diyorlar ki Fenerbahçe tek büyük. Kendilerine göre olabilir. Peki, bu Türkiye’de tek büyük olan Fenerbahçe son şampiyonluğundan sonra bazı futbolcularına hala niye şampiyonluk primlerini ödemedi veya ödeyemedi? Futbolcu başına ödeyeceği rakamlar belki de Fenerbahçe’nin elektrik su parasıdır. Büyüklük böyle mi oluyor? Basın toplantısında “Top çizgiyi geçmedi. Geçseydi bunlar olmayacaktı. 15 pozisyonumuz var” diyorsun. Daum’u ve futbolcuları tebrik ettiğini söylüyorsun. Sonra da kalkıp tebrik ettiğin hocayı yolmaya, takımı da değiştirmeye kalkıyorsun. Eğer onlar başarılıysa, niye bunları yapıyorsun? Yok değillerse, başarısız kim? Onlar mı, sen mi?
“Hanginizi dövdüm” diyebilecek cesareti buluyorsun helal olsun
AZİZ Yıldırım daha da ileri gidiyor ve basın mensuplarına bir soru yöneltiyor. Diyor ki, “Ben hanginizi dövdüm. Var mı gören?” Aziz Yıldırım’ın yıllarca ekmek parası için çalışan, kameraman ve muhabirlere nasıl eziyet ettiğini ve nasıl muamele gösterdiğini biliyoruz. Bu cümleyi hangi cesaretle söyleyebiliyor, ona helal olsun. Sen kimsin arkadaş, basın mensubuna “Hanginizi dövdüm” diyecek. Aslında bu cümleyi söylediği an gazeteciler orayı terkedecek ve ne çekecek, ne yazacak. Bakın o zaman neler oluyor. Peki, Aziz Yıldırım kaç muhabirin ekmeğiyle oynadı? Onun çetelesini tuttular mı? Bu kadarına da pes. Bir tek şey kalıyor bana söyleyecek. Bütün yollar helal olsun sana Aziz Yıldırım. Yolun da açık olsun.
Kadıköy Belediyesi’nden arazi alıp tesis yapan kim?
AZİZ Yıldırım’a göre, Melih Gökçek suçlu. Peki. Gökçek Ankaraspor’a belediyeden para aktarıyormuş. Ona da peki. Ankaraspor için alınan yardıma bir şey diyemem. Çünkü belediyenin takımı olmaz. O konuda Aziz Yıldırım haklı. Ama aynı Aziz Yıldırım, Ankaraspor’a konuşurken, İstanbul BŞB’ye niye konuşmuyor? İstanbul BŞB, İngiltere Premier Lig takımı mı? Peki, belediyeler bulundukları şehirlerin takımlarına yardım etmeliler mi? Kesinlikle evet. Ankaragücü’ne de Ankara BŞB’nin yardım etmesi çok doğal. Peki aynı Aziz Yıldırım, Kadıköy Belediyesi’nden arazi alıp tesis yapmıyor mu veya yardım almıyor mu?
Hesap soran yok
FENERBAHÇE Şükrü Saracoğlu Stadı’nda bir anons yapıldı. Yapan suçlandı. Peki, Kadıköy’de ondan haber almadan bir kuş uçar mı? Uçmaz. Anons olayında bir atlama olmuş olabilir. Ona da peki. O zaman yayıncı kuruluşun tepeden başlayarak, sahanın zeminine kadar kablolarını kim kestirdi? Hem de çok ritmik biçimde. Bunun cevabını veren hala çıkmadı. Peki bunun hesabını soran var mı? O da yok. İşte Türk futbolu için en büyük tehlike de burada başlayıp, burada bitiyor.
Masa başını da saha içini de anlatacaksın
AZİZ Yıldırım üç sene önce Denizli’de maç kaybedilirken, Denizlispor inanılmaz derecede tavır koyarak dirençli bir futbol oynarken ve karşılaşma bitip Fenerbahçe şampiyonluğu kaybederken niye sustu. Acaba bunun sebebi neydi? Rakiplerden gelen teşvik primi mi? Hayır. Geldi mi, gelmedi mi bilemem. Günahları boynuna. Aziz Yıldırım bu maçtan bir sezon evvel yine Denizli’de oynanan Fenerbahçe maçında şeref tribününde otururken maç öncesi hangi cümleyi söyledi? Ve o cümle bir sezon sonraki maça tesir etti mi? Kendisi açıklarsa sevinirim. Yok eğer açıklamazsa ben yazarım. Çünkü şahitler de var. Aynı Aziz Yıldırım değil mi, “Ben Türkiye’deki maçların sahada oynanıp, sahada kazanıldığını zannediyordum. Artık öğrendim” diyen. O zaman aynı Aziz Yıldırım’ın masa başını da sahayı da çıkıp anlatması gerekir. Helal olsun Bursa’ya. Şampiyon oldu, şapkalar düştü ve kel göründü. Türk futbolunun temiz yüzünü herkes görmeye başladı. İleriki günlerde daha fazlaca göreceğimizi de zannediyorum. Ama bu işte başından beri sakata girenler, çırpına çırpına gömülecekler. Sizler de buradasınız, ben de. Biraz tecrübem varsa hep birlikte bunu göreceğiz.
Tablo hiç değişmiyor
FENERBAHÇE-Galatasaray derbisi. Yer Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı. Olaylar var. Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi. Yer yine Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı. Yine olaylar ve stadın garajında Beşiktaşlı futbolcular dövülüyor. Yani, Saracoğlu’nda hep olaylar var. Bazıları diyorlar ki, “Erman Toroğlu, televizyonda oynanan maçtan çok olayları anlatıyor.”
Aziz Yıldırım’ın son basın toplantısına göre herkes suçlu. Federasyon, hakemler, rakip takımlar, basın. Kendileri ise sütten çıkmış ak kaşık. Daha son Trabzonspor maçında bile aynı Aziz Yıldırım, hakem Yunus Yıldırım’la konuşuyor. Hem de devre arası manalı manalı. Aynı Aziz Yıldırım, Şenol Güneş’le de konuşuyor. Yine devre arası ve hem de tuhaf cümleler kullanarak. Zaten Aziz Yıldırım bunları hep yapıyor. Yıllar önce de Selçuk Dereli’nin FIFA kokartını 26 Nisan 2007’de Beşiktaş’a yenildikleri kupa maçı sonrası bir yerlere sokmaya çalışmıştı!..
Rüştü’yü kim dövdürdü
GELELİM Rüştü’ye. Bu konuda Fenerbahçe de haklı olabilir, Rüştü de. Aziz Yıldırım net bir şekilde Rüştü’nün, Bursaspor’a karşı oynamadığını söylüyor. Aziz Yıldırım ayrıca Rüştü’nün, kendi oynadıkları rakip takımlardaki bazı futbolcularla mesajlaştığını ve telefonlaştığını söylüyor. Benim yıllardır Rüştü konusunda takıldığım bir şey var. Pendik faciasından sonra Rüştü, tesislerden çıkarken dövüldü. Rüştü’yü dövenler belli. Peki dövdürenler kimler? Rüştü’den böyle bir açıklama yıllarca gelmedi. Rüştü hiç bir gün çıkıp çok net şekilde, çok konuda görüş bildirmedi.
Sporcu net durur, net ölür
Aklıma gelen başka bir şey daha var. Mesela son şampiyonluktan sonra Rüştü hala Fenerbahçe Kulübü’nden 75 bin Euro tutan parasını alamadı. Bu konuda da hiçbir girişimde bulunmadı. Hadi oradan parayı alamayan Rüştü, büyük satış suçlamasından sonra ne yapacak merak ediyorum. Rüştü, Fenerbahçe’de yaşadığın günler ve bu basın toplantısı dahil hergün senin cımbızla kıllarını çekiyorlar. Senden ses seda yok. O zaman aklıma şu geliyor. Aziz Yıldırım ve ekibi haklıdır. Ses ver Rüştü. Artı veya eksi bir ses ver. Sporcu net durur ve net ölür. Ve bir defa ölür. Eğer sporcuysa.
Ey Türk milleti. Ey Türkiye’deki savcılar. Fenerbahçe Kulübü Başkanı çıkıyor, eski Fenerbahçeli Rüştü’yü maç satmakla suçlayıp Fenerbahçe seyircisinin önüne kurbanlık koyun gibi atıyor ve açık hedef gösteriyor. Bir anlık hırsla Şükrü Saracoğlu Stadı’nı yakanlar Rüştü’ye ve ailesine bir hesap kesip onlara tecavüze yeltenirler mi? Peki, bu suçlamayı yapanlar Rüştü’yü Fenerbahçe taraftarı karşısında boy hedefi yapmıyorlar mı? Hiçbir savcı çıkıp bu konu hakkında bir soruşturma yapmayacak mı? Rüştü evine girerken ve çıkarken veya özel hayatında nasıl bir sıkıntı yaşayacak. Bundan sonra bunun hesabını yapan var mı? Ama maalesef bunlara sebep olanlar yıllarca ağızlarına bir etik değer cikleti aldılar, çiğneyip durdular. Ne zamana kadar. Ben televizyondan ayrılana kadar. Haklılar. Şimdi, istedikleri gibi at oynatıyorlar. Aziz Yıldırım iki yıl önce beni de hedef gösterdi. “Büyük Fenerbahçe taraftarı senden gerekli hesabı soracaktır” diye. Ama hiçbir savcıdan tepki gelmedi. “Ey Aziz Yıldırım kaldırımda yürürken kafamı düşüp kırarsam, hesabı sen verirsin. Onun için adamlarına söyle bana çok iyi baksınlar” diye espri de yapmıştım. Çünkü Türkiye bu noktada. Bakalım Rüştü ne yapacak?
NOT: Bütün bu olayların sonunda Futbol Federasyonu kayıtsız kalacak mı? Yoksa bir ciddi soruşturma açacak mı? Bütün bu olanlardan sonra zararı görecek maalesef o büyük vefakar ve cefakar Fenerbahçe taraftarı olacak.