VAN Basten kendi stilinde bir takım yaratmış. O kenarda sakin ne yapacağını iyi biliyor oyuncular sahada sakin, onun ne istediğini iyi biliyor. Daha da önemlisi Hollanda takımı nerede zayıf olduğunu kestiriyor ve rakibini kuvvetli olduğu yerlerden vuruyor. İşin özü bu.
Öncelikle çok pas yaparak rakibin defans anlayışını kırıyorlar. Çünkü yön değiştikçe rakip de yerini ve pozisyonunu kaybediyor. O zaman da karşılarındaki bocalıyor.
Arka ortada oynattıkları iki adamları ağır. Ama onları hiç bir zaman rakip forvetle kafa kafaya bıraktırmıyorlar. Gerekirse rakip çabuk çıktığında taktik faullerle onları durduruyorlar.
Ama şu bir gerçek. Hollanda takımının maçını seyretmek büyük keyif.
Hem saha içinde takımları keyifli hem de tribünler. Zaten Hollanda maçı olunca şehir bir anda portakal rengine bürünüyor. Hiç bir şekilde seyirci kavga-dövüş yapmıyor. Tamamen karnaval havasında eğlenip stadı da o havaya sokuyorlar.
Yani Hollanda’sız bir Avrupa ve Dünya Kupası düşünmek haksızlık olur.
İşin ilginç tarafı eğer Hollanda, Romanya’ya yenilirse ne Fransa ne de İtalya üst tura çıkabilecek. Yani inat yapsalar, Romenlere yenilseler diğer ikisi yandı.
"Ölüm Grubu" deniyordu, Hollanda iki büyük rakibi olan İtalya ve Fransa’yı can çekiştire çekiştire yenerek, kendini yukarı attı.
Hak ettimi. Sonuna kadar. Ama turnuvanın gruplandırılmasına baktığınızda İsviçre ve Avusturya’nın grup başı olması İtalya, Hollanda ve Fransa’nın aynı grupta yer almasıyla, turnuvanın büyük fiyaskosu gerçekleşti.