Paylaş
Peki, Adnan Polat ne yaptı? Onlar bir hafta boyunca koltuk peşindeydiler. Takımı kendi haline bıraktılar. Kongreye, sandık peşine koştular.
DERBİ derbi dediler, bütün Türkiye’yi kendilerine kilitlediler. Senaryolar yazıldı, beyanatlar verildi. Özellikle maça gittim, “Acaba ne göreceğim?” diye. Canlı canlı o heyecanı tatmak için. Gittim, 90 dakika keçiboynuzu çiğnedim, kilolarca. Ağzımda hiçbir tat kalmadı. “İkisi de çok büyük” diyorlar ama oynadıkları futbolla ayıp ediyorlar.
Hadi F.Bahçe deplasmanda, seyirci baskısı yiyecek. Haddini bilerek oynuyor. Berabere de kalsalar onlar için çok büyük kayıp olmaz. G.Saray’a dönüyorsunuz, 90 dakika boyunca tepeden tırnağa bakıyorsunuz. Hal ve gidiş de, eve gidiş de, şampiyonluğa gidiş de sıfır.
Mühürü Franco açtı
Aziz Yıldırım, sportif direktör Aykut Kocaman’a güvenmeyip, Samandıra’ya el attı. Doğru mu yaptı? Bence yanlış. Kulüp başkanları o işlerle uğraşmazlar. Öyle veya böyle bu maçı alırsın ama yarın bu uygulamanın sıkıntılarını başka yerden çekersin.
Peki öbür tarafta G.Saray ne yaptı? Onlar koltuk peşindeydiler. Takımı kendi haline bıraktılar. Kongreye, sandık peşine koştular. Sonunda ne oldu? Adnan Polat ve ekibi kongreyi kazandılar ama sandığı 35 metreden Selçuk açtı. Peki sandıkta mühür yok muydu? Vardı. Onu kim açtı? Kaleci Leo Franco.
Bravo pankarta ve alkışlara
PEKİ maçta hiç güzellik yok muydu? Vardı. F.Bahçeli futboluların Özhan Canaydın için taşıdıkları pankart. Bu olay Ali Sami Yen’deki havayı bariz yumuşattı. Ligin ilk yarısında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yaşanan gerginlik dünkü karşılaşmada yoktu. Allah rahmet eylesin, Özhan Canaydın hakkında rakiplerin ve kendi camiasının söylediklerini biliyorum. Sonra da cenazedeki gördüklerimi.
Esas oğlan ve figüran
KALİTESİZ bir lig yaşıyoruz. Biraz heyecan var. Ama o bazı idarecilerin söylediği marka değeriyle futbol değeri çok kötü. Olsun. Hepimiz buna razıyız. Kimse ağlamasın. Ve hepimiz bulunduğumuz yerlerde rollerimizi gayet iyi oynuyoruz. Kimimiz esas oğlan, kimimiz figüran.
Evet, G.Saray çok kötü
SARI kırmızılı oyuncuların hepsi topla oynamayı çok seviyorlar. Ama hiçbirisi rakibe baskı yapıp almayı, çalmayı beceremiyor ve istemiyorlar. Topa gitmiyorlar, topu bekliyorlar. Yani G.Saray tamamen gösteri takımı hüveyinde. Aptal bir rakip yakalarlarsa duman ediyorlar, perişan ediyorlar. Ama ilk topa basıp, iki tane top yapıp orta sahaya çıkan takımlar karşısında bocalıyorlar. Ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
Şimdi diyeceksiniz ki, “G.Saray bu kadar kötü mü?” Evet G.Saray bu kadar kötü. Yani F.Bahçe böyle bir takımı yendi. Peki, F.Bahçe için soralım. Kötü mü? Onlar istediklerini aldılar. Maceraya girecek halleri yoktu.
Güiza topu koluyla değil, göğsüyle aldı. Bu, gol pozisyonuydu. Aynı Güiza 18. dakikada bu kez ofsayt değil, gene gol pozisyonu. G.Saray, istemeden de olsa maçın içinde hakem ve yardımcı hakem takviyesi aldı.
Hak eden Fenerbahçe’ydi
90 dakika boyunca çok az da olsa kazanılan pozisyonlara göre “Kim kazanır?” veya “Kim hak etmiş?” derseniz... Az da olsa Fenerbahçe önde. Neden? G.Saray hücum ediyor, top rakip defanstan dönüyor, dönen bir tane topu sarı kırmızılılar alamıyorlar. Hepsi tekrar Fenerbahçe orta alanına geliyor, onlar gıdı gıdı oynuyorlar. Hiçbir G.Saraylı pres yapamıyor. Hepsi “Arkadaşım alsın, ben oynayayım” diyorlar.
Alex’e atılan su şişesi
ALEX’e atılan su şişesi ya bu oyuncunun sırtına değil de gözüne gelse. Ya kör olsaydı... Bir futbol için bu değer mi? Atan dangalağa sormak lazım. Düşünün, Türkiye Süper Ligi’nde futbolcular elle atılan tacı rakibe yolluyorlar. O zaman da ayaklarıyla rakibe bu kadar top vermek normal olsa gerek.
Paylaş