Paylaş
Mahkeme için pek konuşamıyorlar. Bence polis de doğru işler yaptı. Savcı da doğru işler yaptı. Ama eksik ne var derseniz, bunu sizinle beraber tartışırım. Mesela, organize polis teknik takip yaptığında, mali polis de bunun içine girmeli ve para akışının hangi yönlere doğru olduğunu araştırmalıydı. Hangi kulüpler ve yöneticiler, sadece bakkal defteri tutarak mali konuyu yönettiler? Hangi kulüpler ve şahıslar, yani yöneticiler doğru işleri yaptılar? Bu çok önemli bir konuydu. Es geçildi.
İşin daha başka ve önemli bir boyutu var. Madem mahkemenin dediğine göre şike ve teşvik var. O zaman bu maçlarda acaba bahis şikesi var mı? Ben maçın neticesini biliyorsam, o maçlara bahis oynar mıyım? Bana oynarım gibi geliyor. Belki kendi adına oynamazsın, annenin babanın ismine oynarsın. Paralar onun hesabına gelir. Ne dersiniz? Bunlar araştırılsaydı, iyi olmaz mıydı?
Yargıtay’a da söylemesinler!
ŞİKE davasından hüküm giyenlerin kararlarının, Yargıtay’dan dönme ihtimali zayıf gözüküyor. Peki hüküm giyenler nasıl kurtulurlar? Ancak meclisten özel bir kanun çıkarsa, af kapsamına girerlerse kurtulurlar. Yoksa, hapishane gözüküyor. Tabii, avukatlarının da konuşmaması lazım... Bazı avukatlar, davanın başında neler demişlerdi? Hatırlayalım.
“Fenerbahçe Kulübü’nden hakimlere, savcılara maç bileti gönderiliyor” demişlerdi. Sakın aynı cümleleri Yargıtay üyeleri için söylemesinler.
Cüneyt Çakır’da ‘standart’ yok
CÜNEYT Çakır, Türkiye’de kötü maç yönetiyor. Avrupa’da fena değil. Cüneyt Çakır dikkat etsin, bazen orada da futbolcuları isyan ettiriyor. Hangi konularda? Aynı faul kararlarında standart yok. Aynı ihlallerde, sarı kart uygulamaları gelmiş. Cüneyt’in yaptığı en büyük hata kartlarla disiplin sağlamaya kalkması... Kartlar, bir hakem için başvuracağı son çaredir, ilk çare değil. Hani diyoruz ya, “Futbolcu da insandır.” Önce ona insan gibi yaklaşacaksın. Anlamazsa, eğer sarıyla, kırmızıyla ‘dalacaksın’. İşte o sarıyla kırmızıyla dalarken, sen sen olacaksın, hep yumruk mesafesinden uzak duracaksın.
Gözler yine federasyonda
Futbolcu seninle, sıcak temasa giremeyecek. Bir gün öyle kafa veya yumruk yersin, spor programlarına jenerik olursun. Tamam, hakeme her türlü uygulanan şiddet ve yapılan hareket kabul edilemez. Ama hakem de buna çanak tutmayacak. Futbolcuya kendini saydıracaksın. Sevdirmek mecburiyetinde değilsin. Daha da önemlisi Türkiye’de maçı idare ederken, hakemlerin yaptığı en büyük hatalar, büyük takımda oynayan futbolcularla, küçük takımda oynayanların oyun kuralı olarak hakem tarafından farklı değerlendirmeleri oluyor. Lastik orada patlıyor. Küçükler çok kolay. Büyükler zor. İş de TFF’ye düşüyor. Şikede TFF sınıfta kalmıştı. Bakalım şiddette sınıfı geçecek mi?
Eskiden ‘öyleydi’ şimdi ‘böyle’
AYKUT Kocaman, Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra diyor ki, “Hakemin Fenerbahçe aleyhine verdiği penaltı kararı, bu tarz maçlar için ağır bir karardır.”
Demek ki, oyun kuralları Fenerbahçe-Galatasaray maçlarına göre ağır, diğer takımların maçlarına göre hafif olacak. Doğrudur, aynı Aykut Konyaspor’da teknik direktörken Fenerbahçe’de oynayan Anelka’nın elle attığı golden sonra “Antrenörlük hayatıma son verebilirim” demişti. Demek ki, Aykut Kocaman için o zaman öyle, şimdi böyle... Gün olur devran döner, keser döner sap döner gün gelir hesap döner...
Bu kafa artık değişmeli
AYLAR önceydi... Metroyu çok kullandığım için bir konuya parmak basmıştım. Neydi o konu? Yolcular metroya tamamen binmeden kapıların kapanması ile ilgili. Bir gün benim yarım içerideydi, yarım dışarıdaydı. Diğer yolcular yardım ettiler, içeri çektiler. Öyle kurtuldum. “Bir gün birileri ölecek” dedim. Metroda değil, trende denk geldi. Bu kafayla gidilirse, metroda da aynı sonuçla karşılaşacağız.
Ne dersiniz Sayın Ulusoy?
BİR turizm firmasının sahibi, “Neyi yasaklarsanız, onun çaresine bakılır” diye yazı dile getirmiş. Neymiş bu yazı? “Seksi yasaklarsanız, seks turizmi başlar, kürtajı yasaklarnız, kürtaj turizmi yapılır.” Doğru söylemiş. Bunun neresi yanlış? Ama hükümete şirin gözükmek için kraldan fazla kralcı olan Başaran Ulusoy, Kültür Bakanı’nı da yanına alarak, bir turizm şirketinin yasal olmayan bir şekilde belgesini iptal ediyor. Şimdi ben Başaran Ulusoy’a soruyorum. Zaatalileri, tahminen 14 yıldır Türkiye Turizm Acentaları Birliği’nin başında... Ama bu arkadaşımız İngilizce’nin İ’sini bilmiyor. Bu birliğin başında olan birinin İngilizce’nin İ’sini bilmemesi, bir insanın 14 yıldır ehliyetsiz araba kullanmasına benzemez mi? Ne dersin Sayın Ulusoy?
Ada vizelerine dikkat!
BAZI Yunan adalarına vize yok veya kolaylaştı diyorlar. Kocaman yalan söylüyorlar. 3-5 günlük vize için 100 Euro civarında para ödemeniz lazım. Kaybedeceğiniz vakit de cabası. Burnunuzdan gelir. Tavsiye etmem.
Paylaş