Paylaş
İki takım da inanılmaz derecede açık oynadılar. Orta alanda büyük boşluklar vardı. Topu alan karşı kaleye rahat rahat hücum etti. Seyir zevki açısından iyi ama başarı böyle sistemde gelir mi, tartışılır. Eğer her maçta yediğinden fazlasını atarsan gelir.
Aslında Beşiktaş ile Elazığspor’a baktığımda fark yaratan futbolcu adedi çok az. Onlar da çok sivri uç isimler değiller.
Mesela Fernandes. Maç içinde bakıyorsun bazen geriye, yürüye yürüye geliyor. Ama 20 dakika sonra bakıyorsun rakip yarı sahasında gol atmaya gitmiş. Mesela Holosko... Her zaman bir takımın kadrosunda olması gereken bir isim. Oynamazsa, yedek kulübesinde sorun olmuyor. Oynarsa rakip takım için ciddi sorun oluyor.
Mesela Sivok... Bence Beşiktaş’ta olmazsa olmaz tek isim. Mübarek jeneratör. Nerede elektrikler kesilse, çalıştır orada iş yapıyor. Eğer Fernandes ile Niang’ı iyi kullanırsan bu gençlerin arasında çok başarılı olacaklardır.
HATASINI ANLAYINCA
GENÇLERE de futbol oynatacaklar. Fernandes’in ilk 45 dakika boyunca ön direğe yaptığı vuruşları anlamadım. Çalışmışlar desem, değil. Nitekim vazgeçip arka direğe atmaya başladı. Sonunda gol geldi. Aslında Beşiktaş’ın sahaya ilk çıktığı kadroda tuhaflık var. Tenkit etmeme gerek yok zaten, Samet Aybaba bir oyuncu değiştirdi. Bu değişiklikle beraber sahanın içinde 4 oyuncunun yeri değişti. Yani kendi yanlışını doğruya getirdi. Bir teknik adam için özel durumlar hariç sahanın içinde bu kadar oyuncu değişikliği karsızlığındandır ve hatasıdır.
GÖRÜNTÜ SAKLAMAYIN
SAHAYA yürüye, yürüye seyirciler atlıyor. 90-100 metre mesafe kat ediyorlar. Elinde kesici bir alet olsa da sporcuların birine bir şey yapsa ne olur? “İyiye gitmiyoruz” diyoruz, hala önlem alan yok. Olayların üstünü kapata kapata bir yere varamazsınız. Özellikle bazıları görüntü saklayarak bir yere varamaz. Bırakın ne yapılmış görelim, değerlendirme yapalım. Yıllardır pislikleri örte örte etraf kokudan geçilmiyor.
NOT: Beşiktaş’ın attığı üçüncü gol çok net ofsayt.
Paylaş