TRABZONSPOR Kulübü Başkanı Nuri Albayrak, benim için, "Sahibinin sesi" demiş. Sebep; Maraton’da Trabzonspor’un bir ofsayt pozisyonunu onların aleyhine yorumlamışım...
Şans veya şanssızlık; yazılı basında ve televizyonda çalışmaya başladıktan sonra hep ayrı gruplarda görev aldım. Maalesef bu gruplar da Türkiye’de hep yıllarca birbirlerine ateş ettiler. Şu anda Hürriyet’te yazıyorum, Digitürk’te yorum yapıyorum; Maraton’da.
Hep aynı şeyleri söylüyorum; futbol camiasının dışından gelenler, paralarına güvenenler, futbol oyununu ve kurallarını bilmeyenler maalesef futbola zarar veriyorlar. Ve yine maalesef kulüp başkanları belli bir dönem görev yaptıktan sonra gidiyorlar. Aklı başında olanları, bu işi düzgün yapanları zaten taltif ediyoruz ve bir yana koyuyoruz. Ama başarısız olanlar, bu işi yalnız parayla yapacaklarını zannedenler, balıklama futbol aleminin içine atlayanlar, başarısız oldukça; bilmeden, öğrenmeden, araştırmadan, düşünmeden önüne gelene saldırmaya başlıyorlar. Aslında bu da anormal değil. Panik ve hedef değiştirme... Ama biz ev sahibi, hancı olarak her zaman buradayız. Onlar da yollarına devam edecekler. Herkes kendi işine dönecek...
Aynı pozisyon iki farklı yorum
Yani, Trabzonspor Kulübü Başkanı Nuri Albayrak’a göre sahibinin sesi (!) olarak ben, Trabzonspor’un oynadığı bir maçta ofsaytı Hürriyet’te Trabzonspor’un lehine yazmalıyım veya yazıyorum, Digitürk’te görev yaptığım için de Maraton’da Trabzonspor’un aleyhine yorumlamalıyım. Peki, bir adam aynı ofsaytı iki ayrı yerde nasıl ayrı yorumlar veya yorumlayabilir? Yoksa, esas ofsayta düşen Trabzonspor Kulübü Başkanı Nuri Albayrak mıdır? Sevgili okuyucular yorumu size bırakıyorum.
"Trabzonspor bu yönetim zamanında neden kötü sonuçlar alıyor, kötü yönetiliyor" diye sormayın, çünkü kötü yönetmek de bir maharet işidir, kabiliyetsizliktir. Maalesef Trabzonspor yönetilmiyor. İşin acı tarafı o.
Not: 20 yıl süreyle ticaret de yaptım. Hayatım boyunca hiçbir şekilde devlet ihalesine girmedim ve devletle iş yapmadım. Banka hesaplarım dahil her şeyim şeffaftır. Aldığım da bellidir, harcadığım da. Sakın kimse elma ile armutu birbirine karıştırmasın; sonra yeni moda cümleyle; "Sonra onları Allah çarpar!"