TÜRK futbolunun kara pazarı. Sonunda futbolun kablolularını kestik.
Gözü dönmüş yöneticiler maalesef bizim futbol aleminin spor açısından en eğitimsiz, en kültürsüz ve en seviyesiz grubu. Futbolcu, teknik adam, hakem devamlı kendini eğitiyor.
Ama yöneticiler... Onlar isim peşinde. Bir kısmı da rant peşinde. Çünkü onların çoğu bu alemde misafirler. Yarın olmayacaklar. Kimisi iyi anılacak, kimisi kötü.
Çekim olmayan maçlar rezalet
Futbolda kan akması ve insanların ölmesi onlar için çok önemli değil. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda kötü bir örnek yaşandı. Yarın bir gün naklen yayın yapılan diğer statlarda da aynı yöntem uygulanırsa şaşırmayacağım.
Çünkü naklen yayın olduğu zaman teknik adam da, futbolcu da ve özellikle hakem de çok dikkatli davranıyorlar. Canlı yayın olmayıp, bir veya iki kamerayla çekilen maçlarda bile aynı ciddiyet oluyor.
Çekim olmayan yerler zaten bir felaket. Hatırlarsınız... Yıllar önce Diyarbakır’da oynanan Altay maçında Diyarbakırspor bu maçın çekimini TRT’ye yaptırmadı. Orada neler yaşandı ve Diyarbakır lige çıktı.
Yarın bir gün yalnız şampiyonlukta değil, düşme maçlarında da bu kablolar kesilecektir. Yöneticinin hedef gösterdiği yerde seyirci onu yapsa bile, o yöneticiye faturayı kesmezsen eğer, yarın bunun acısını çok çekersin.
Bu kabloları orada oturan seyirciler kestiler. Kabloların kesildiği yerler belli. Ama koltuğun sahibi diyebilir ki, "ben half-time’de tuvalete gittim.O sırada kesmişler."
Güvenlik kameraları deseniz, ondan da bir şey çıkmaz. İki kişi ayağa kalkıp, olayı perdeler ve işlem yapılır.
Sen yayın ekibine kablo çekme işini türlü bahaneler ile saat 17.00’den itibaren yaptırmaya kalkarsan, zaten yayıncı kuruluşun çalışanları ile seyirciyi göğüs göğüse getiriyorsun.
Yarın bir kendini bilmez, bırakın kablo kesmeyi. Oradaki bir görevliyi bıçaklamaya kalkarsa bunun altından kalkabilir misiniz?
Türkiye Ligi yayın açısından, para açısından dünyanın altıncı ligi diyorsun. Peki bu aldığın paraları şekil 6, sayfa 5’deki son kullanma tarihi geçmiş olan futbolculara vermek için mi alıyorsunuz. Sizde alt yapıya para harcamak yok mu?
Türkiye’nin en modern stadı diye övünülen Fenerbahçe Stadı, demek ki denildiği kadar modern bir stat değil. Müteahhitler iyi bilirler alt yapısı olmayan inşaatlar, koz helvadan yapılmış binalara benzer. Senin bütün maçların yayınlanacak. O zaman bu kabloları stat daha yapılmadan düşünürsün, projesini çıkarırsın, betonların altından, kirişlerin yanından bunlar gerekli yerlere gerilir. Hangi yayıncı kuruluş yayın yapacak ise bağlantıyı kurarak yayın yapar.
Demek ki, Fenerbahçe Stadı yalnız tuvalet ve restoran yapılmasıyla olamamış.
Hedef gösteren hapse girerler
6 tane kameranın kablosu kesiliyor. İki tane kale arkası kamerasının kablosu kesilmiyor. Sevgili okuyucular, bunlar onları da keserlerdi de. Onlar telörgülerin içinde olduğu için kesemediler. Her şeyi bırakın... Bu kablo kesimi İngiltere’de, Almanya’da veya Amerika’da olsaydı ne olurdu?
Öncelikle olmazdı. Adamlara sorsanız "Sizde olur mu?" diye, dönüp yüzünüze bakar "Sen manyak mısın?" der. Ama biz manyak olduğumuzu kabul ederek, sorumuzda ısrar edelim. Görevlilerin vereceği cevabı biliyorum.
Bunu yapanlar ve hedef gösterenler hapse girerler.
Brifing dinledi
FENERBAHÇE- Beşiktaş maçından sonra Fenerbahçe Stadı’nın garajında bir sivil Ricardinho’ya karate yapıyor. Sonra da Marco geliyor, Ricardinho’yu yumrukluyor. (Yıllardır Marco’yu izlerim, en ufak bir terbiyesizliğini, küstahlığını ve sportmenlik dışı bir haraketini görmedim)
Bize benzedi
Ya Türk tabiyatına geçip bize benzedi. Ya da inanılmaz derecede bir tahrik var.
İşin daha ilginç yanı. Olayın hemen üzerine Aziz Yıldırım oraya gidiyor, Ricardinho’ya karate yapan Fenerbahçe taraftarı 10 dakika Aziz Yıldırım’a brifing veriyor.
Aziz Yıldırım bu şahsa "Sen kimsin arkadaş, kalk oradan.Ne hakla bana brifing veriyorsun?" diyeceğine, onu dikkatle dinliyor.
Demek ki onu iyi tanıyor. Biliyorsunuz aylar önce Cihan Oskay şike iddialarıyla ortaya çıktığında, Fenerbahçeliler büyük tepki göstermişti. Ama sonra Cihan Oskay’ın da Aziz Yıldırım ile birlikte birçok fotoğrafı ile görüntü karesi meydana çıktı.
Aynen Ricardinho’ya bu karateyi yapan Fenerlilinin, Hooijdonk ile birlikte görüntülerinin olduğu gibi.
Kablo kesilmelerinden, hakemlerin açıklanmadan kulüp yöneticileri tarafından öğrenilmesine, futbolcuların dövülmesinden, şikeye ve teşvike kadar. Türk futbolunda tam bir orta oyunu sergileniyor.
Organize işler
Biraz aptal değilseniz, hafif kafanız çalışıyor ise, biraz da muhakeme kabiliyetiniz varsa, hafızanız da sizi yanıltmayacak kapasitede ise, logoları yan yana koyduğunuzda bunların çoğunun organize işler olduğunu görürsünüz.
Ama maalesef bunları biraz söylediğiniz zaman size de hücum ederler. Hatta daha da ileri gidip "şerefsiz" derler.
Ama onlar şerefleriyle birlikte Türk futbolunu batağın içine soktular. Maalesef buradaki en zavallı ve masum grup, futbolcular, teknik adamlar ve hakemlerin bazıları.
Tuvalette alınan karar
TÜRKİYE Cumhuriyeti Devleti’nde tuvalet çok önemli, yani WC. Küçük veya büyük bu farketmiyor. Ama WC’ye giden işi bitiriyor. Mehmet Ağar, milletvekillerini markaja alıyor, "Sıkıştım tuvalete gideceğim" diyen milletvekili Ağar’ı satıyor.
Türkiye Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu dün saat 13.00 sularında toplanıyor, kararları içerde tartışıyorlar. Saat 16.00 sularında Disiplin Kurulu toplantısı devam ediyor. Ama daha kararlar açıklanmadan, bütün internet siteleri ve televizyonlarda, içerde konuşulanlar ve cezalar tek tek açıklanıyor.
Çünkü Disiplin Kurulu üyelerinden biri veya bir kaçı, "Tuvalete çıkıyorum" diye WC’ye gidiyor veya büyüğünü, ya da küçüğünü yaparken kararları dışarı sızdırıyor. Demek ki, Türkiye’de önemli şeyler tuvaletten idare ediliyor. Onun içinde ortalık kokudan geçilmiyor. Yapan yapana...
Cesaret etmeyin
DÖRT yıldır Lig TV’deyim. Ne bana ne Şansal’a, ne yayın konusunda, ne de maraton için üst kademeden en ufak bir yönlendirme veya baskı gelmedi.
Size daha ilginç bir şey söyleyeyim. Ne benim ne Şansal’ın Lig TV ile bir sözleşmemiz yok.
Yani karşılıklı güven duyguları içinde çalışıyoruz.
Biz söz verdiğimiz şekilde sezonu bitiririz.
Ama Digitürk yönetimi isterse bizimle ilişiğini kesebilir. Onların bu hakkı var.
Bakınız bizim Maraton programlarına. Yayıncı kuruluş olduğumuz halde Türkiye’de belki de Futbol Federasyonu’nu en ağır şekilde eleştirenlerden birisi benim. Üstelik bu eleştirileri diğer televizyonda değil, yayıncı kuruluşta yapıyorum.
Karşı müdahale yok!
Allah’tan bu konuda Futbol Federasyonu’ndan maratona karşı müdahale ve istek olmadı.
Üst kademeye oldu mu? onu bilemem. Çünkü üst kademeden bize en ufak bir müdahale gelmedi.
Zaten 4 yılda Lig TV çalışanı olarak genel müdür Ertan Bey ile en fazla üç defa görüşmüşüzdür.