SPOR öncelikle mertlik demektir. Sporcu ruhu diyoruz. Yani üç kağıtçı olmayacaksın. Daha da önemlisi iyi niyetli olacaksın.
Kuralları delmeye kalkarsan, bin tane şekli var. Hele bizim ülkemizde milyon tane. Bir kural konur konmaz, önce "o nasıl delinir" diye düşünürüz. Nasıl uygulanır, nasıl daha iyi yapılır diye düşünmüyoruz. Bunun en etkili örneğini Ankaraspor-Futbol Federasyonu-Ankaragücü şeytan üçgeninde gördük.
Ben Ankaraspor taraftarıyım diyen birisi mahkemeye gitti, hafta sonunda mesai bitimine az bir süre kala Futbol Federasyonu’nu köşeye sıkıştırdı. Sonradan karşılıklı olarak anlaşıldı ve o mahkemeye giden taraftarın başına gökten bir taş düştü, davadan aniden vazgeçti.
Yani Ankaraspor (Melih Gökçek), "Ey Futbol Futbol Federasyonu, sen eski Ankaragücülü yönetici, şimdiki Futbol Federasyonu İkinci Başkanı M.Kemal Ünsal işte sizden intikamımı böyle alırım" dedi. Çünkü Federasyon Hukuk Kurulu bir gün sabah 4, akşam 5 saat toplanmasına rağmen işi çözemedi.
Bu önemli bir olaydı. Ama spor basınının çoğunluğu bunu kaçırdı.
Şimdi bu delme olayında bir başka perde açılabilir.
Öyle şeytanlar var ki
Futbol Federasyonu "Listeler bir saat evvel verilecek" diyor. Teknik adamlar, bu listeleri özellikle bazı maçlarda son ana kadar saklamak isterler. Rakibe önlem almak açısından ama bazen de hakikaten zorunlu sebeplerden dolayı bu listelerde oynama yapabilirsiniz. Yani maçın başlama düdüğü ötmeden önce, kadroda yapacağın oyuncu değişikliği kabul edilmez. Burada önemli bir nokta var. Sen, üç değişik oyuncu yazarsın, maçın başlamasına beş dakika kala bu üç kişi yerine, başka isimler koyarak rakibin kafasını karıştırırsın. İşte bu iyi niyeti suistimal olur. Değişikliklerin makul bir sebebe dayanması lazım.
Kuran-ı Kerim’in özeti bence tek kelime. Akıl. Bu kitabın her noktasında Allah’ın insana emrettiği bir şey var. "Ben sana akıl verdim" kullan diyor...
Ama aramızda öyle şeytanlar var ki, esas şeytana pabucu ters giydirir.
Bu kategoride birinci sırayı yöneticiler alır.
Göreve gelmeden evvel hepsi birer Musa’dır. Hepsi çok iyi arkadaştırlar. Hepsi kuzudurlar. Ama o yetkiyi ele aldıktan sonra onları sayfa 5, şekil A, resim 5’te gördüğünüz gibi, kimisi bir anda azrail olur. Kimileri kuzu postuna bürünmüş kurt. Kimileri de canavar kesilir. Bazıları da cin olmadan şeytan olurlar. Hayatlarında topa vurmamış, bayrak kaldırmamış, düdük çalmamış insanlar, size akıl vermeye kalkarlar. Ama yine gördüğünüz gibi rezil duruma düşüp, abondone olurlar.
Üç büyükler panikliyor
Bakınız... Üç büyüklerde panik başladı. Neden? Çünkü Türkiye Ligi’nde her takım, her takımı yeniyor. Ben, sen, o, kim olursa olsun. Alın üç tane yoldan geçen vatandaş, getirin Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın başına antrenör olarak, zaten bu başarıyı elde eder. Çünkü bu üç takım yıllardır, fazla bir şey yapmadan, hep üst sırayı işgal ettiler.
Peki bu yıl ne oldu da, bunlar sinirleniyorlar. Türkiye’de önce sanayi Anadolu’ya kaydı. Eskiden bir tek İstanbul vardı ama şimdi Türkiye’nin çok yerinde yapılan üretim İstanbul’u besliyor. Adam Avustralya’dan kalkıyor, geliyor Sivasspor’un kalesini koruyor. Bunun gibi daha birçok Anadolu takımında top koşturan kaliteli yabancı oyuncular var. Çünkü bu küçük takımlar akıllı idare ediliyorlar. Hadlerini biliyorlar, bütçelerine göre hareket ediyorlar.
Peki ey Türk vatandaşı soruyorum sizlere, bu üç büyük takımımız akıllı idare ediliyor mu?
Ediliyor diyen öne çıksın desem, milyonların içinden bir kişi öne çıkmaz, çıkamaz. Peki o zaman bu akıllı geçinen idareciler niye sinirleniyorlar..!
Aklın yolu bir de ondan...
Allah’tan diğerleri var
GEÇEN hafta Trabzon’daki Beşiktaş maçına aynı sabah THY uçağı ile uçtum. Akşam da Onur Air ile dönecektim. Çünkü maçın bitiminde en uygun o şirketin uçağı vardı. Saat 16.30’da bir arkadaşımla yemek yerken telefonum çaldı. İstanbul’dan Trabzon’a gidecek olan THY uçağının Trabzon’daki yoğun kar yağışı nedeniyle iptal edildiğini söylediler. Trabzon’da hafif yağmur, tek tük kar tanesi vardı. Ve o THY uçağı Trabzon’a gelmedi. Onur Air, Pegasus geldi, kalktı. Ama bizim milli hava yolu maalesef ortada yoktu. Allah’tan bu özel hava yolları var da, biz o millimize mahkum değiliz. THY yolcuları alanda sefilleri oynadılar. Sağa sola koşuşturuyordu garibanlar...
Denetim yok
ANTALYALI Sera üreticileri hormon cümlelerim üzerine beni mahkemeye vermişlerdi. Hakim, o üreticilerin aleyhine karar verdi. Aslında bu Türk vatandaşı için çok önemli bir karardı. Yıllardır bazı üreticiler Türk insanının sıhhatiyle, üç kuruş daha fazla kazanayım diye oynadı. Bu arada işini düzgün yapanlar da güme gitti. Ama olsun, bu tip ahlaksızlarla mücadele etmeye devam edeceğim. Türk insanı düzgün beslensin, iyi şeyler yesin, ben onların yerine mahkemeye çıkarım. Son yıllarda ülkemizde kanserde müthiş patlama var. Bütün bunların baş sorumlusu aldığımız gıdalar. Çünkü Türkiye’de denetim mekanizması işlemiyor. Devlette çalışan görevliler suçluları yakalayınca, onların idare et abi diye yalvarmalarına göz yumuyorlar. Herhangi bir şekilde! idare ederek onları salıyorlar.
Şimdi yeni moda, hormonsuz gıdalar. Yani organik tarım. Peki bu hormonsuz olarak organik olarak yetişen mahsuller hakikaten doğru ve uygun mu yetiştiriliyor? Kartonların veya kasaların üzerine vurulan damgalar yüzde yüz doğru mu? Bunları kimler araştırıyor, bunlardan numune alıp, naylonları, sahteleri arasında cezai uygulama yapanlar var mı? Soruyorum eğer var ise bana bildirsinler. Çünkü yakında bunların da bombaları patlayacak.
Hava atamıyorum!
TÜRKİYE’de bütün şehirlerde tel örgüler kalktı, kalkıyor. Anıtkabir Ankara’da, devlet Ankara’da, meclis Ankara’da. Başkent Ankara. Tel örgüleri kaldırmıyorsun. Yani devlet vatandaşa kötü örnek oluyor. Veya devlet her zaman olduğu gibi geride kalıyor. Veya başkent çok medeniyetsiz. Sonra ben de Ankaralıyım diye hava atıyorum.
Taksi terörü
POLİSLER arasında bir anket yapılmış. Hangi isim başınıza müdür olsun demişler, Hanefi Avcı ismi birinci olmuş. Bazı polislerle konuştuğumda "Özel güvenlik birimleri gibi olduk" diye dert yananlar var. Polisin altı huzursuz ve sıkıntılı ama üst bunun farkında değil. Yani Türkiye’de polis keyifli çalışmıyor. Bu insanlar küserlerse, çok şeyi canı gönülden yapamazlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti diyor ki, daha terörü bitiremedim.
İstanbul’un göbeği, Taksim’in ortası, Sıraselviler Caddesi’ndeki taksi terörünü yıllarca bitiremeyen bir devlet, öteki terörü nasıl bitirir ki.
Elinde direksiyon terör estiren taksiciye otoritesini uygulatamayan bir devlet, elinde silahı olan teröriste ne yapar?
Zavallı duruma düşmeyin
BAZI hakemler seyrediyorum. Yere düşen futbolcuya el uzatarak onu yerden kaldırmak istiyor. Veya maç bitiminde üzerine gelen futbolcunun elini sıkmaya kalkıyorlar. Bu uzatılan hakem ellerine elinin tersiyle vuran futbolcuları görüyorum. Ey hakemler bu zavallı duruma neden düşüyorsunuz.
Sen istemeyeceksin
- Yılmaz Vural üç büyükleri çalıştırır mı?
Kesinlikle evet. Ama nasıl, sen istemeyeceksin. Sana gelecekler. Yoksa Trabzon’a imza attığın gün Mehmet Ali Yılmaz’ın sana dönerek, "Hadi bakalım Yılmaz, bana hep telefon ediyordun, ne zaman Trabzon’un başına geleceğim" cümlesiyle karşılaşırsın. O zaman dakika bir gol bir, golü yersin. Maça 1-0 mağlup başlarsın.