Herkes konuşuyor, üstelik kontrolsüz bir şekilde. Cavcav, PKK benzetmesi yapıyor, hiç de güzel değil. Ama bakın bu açıklamadan 3 gün önce protokol tribününde Mahmut Uslu nasıl bağırıyor?
İLHAN Cavcav’ın, F.Bahçe ile ilgili beyanatını okudum. Yazının bir cümlesi hariç, tamamının altına imza atarım. Ama PKK benzetmesi hiç güzel olmamış. Fenerbahçe yönetimi Aziz Yıldırım başkanlığında sarı lacivertli kulüp için güzel şeyler yaptı, yapmaya da devam ediyor. Özellikle inşaat işlerinde başarılılar. Ne de olsa kendi meslekleri, çoğu müteahhit. Futbol tekniği konusunda ise zayıflar. Belki bir gün aralarına futbolu bilen birileri girer o dertten de kurtulurlar.
İşte tam burada ince bir ayrıntıya geliyoruz. İnce dediğime bakmayın, aslında kalın bir ayrıntı. Yıldırım ve ekibi tenkite gelmiyorlar. Biz çok başarılıyız, bizi kıskanıyorlar yorumunu yapıyorlar. En büyük yanılgıları da bu. İnanılmaz derecede kamuoyuna antipatik gelmeye başladılar. Mesela şu anda Yıldırım, ‘Veli adındaki arkadaş federasyon başkanı olsun’ dese ve Veli arkadaşımız da futbolu çok iyi bilse, dahası o koltuğa da çok yakışsa, sırf Yıldırım önerdi diye o Veli yanar. Şu anda Yıldırım için toplumdaki genel kaanat bu.
Ateşli ve kontrolsüz
Cumartesi günü F.Bahçe- Denizli maçına gittim. Geçici basın tribünü, protokol tribünün hemen önünde. Maç başladı. Hakem Alex’in rakip tarafından elle itilmesine faul yorumu yapmadı. Alex peşinden koştu, hakemi durdurdu, el kol hareketleri yaptı. Hakem de sarı kartı gösterdi.
Arkaya dönüp bakmadım. Ama bir kişi bu dakikadan itibaren devre bitimine kadar yüksek sesle bağırarak konuşmaya başladı. Sesi tanımasam, bu Fenerbahçe’nin ateşli ve kontrolsüz bir amigosu diyeceğim. Ama konuşan Mahmut Uslu. Bakın neler diyor;
‘Vermeyin vermeyin bakalım bunları.Sizin abileriniz, akıl hocalarınız öyle istiyor ondan vermiyorsunuz.’
Konuştukça açılıyor, açıldıkça konuşuyor, ses tonu yükseliyor. İlk yarının sonuna doğru geliyoruz. Bu sefer M.Yozgatlı’ya en ufak bir temas yok, rakip topa vuruyor, Yozgatlı yere düşüyor. Hakemin artık ayakta duracak hali yok, baskıya dayanamıyor, diz üstü çöküp kelleyi uzatıyor ve faulu veriyor. Yine Alex topun başında, bir orta, bir kafa ve ikinci gol.
Bu sefer Mahmut Uslu, ‘Nasıl geçirdik’ cümleleriyle konuşmalarına devam edip, huzur içinde VIP salonuna geçiyor.
Bak Mahmut.. Ben Ankaragücü’nde futbol oynarken, sen de Ankara’da basketbolcuydun. O yönetim kurulu içinde spora en yakın olan insan sensin. Ama seni hayretler içinde izliyorum. Davranışlarınla, konuşmalarınla o yönetimde sporculuğa en uzak isim sen oldun.
Bak Mahmut.. Bu davranışlarınız ve konuşmalarınız yüzünden toplumdan inanılmaz tepki alıyorsunuz. Ben seninle teke tek kaldığımda her şeyi tartışır ve konuşurum. Sen benim eski arkadaşımsın. Ama bu tarz hareketler yaptığında, yani bana kahvede konuştuğunda, kahvede özür dileyeceksin. Mikrofona konuşuyorsan, mikrofonda özür dileyeceksin.
Ben renklerin çıkarları için yorum yapmıyorum. Yıllar önce Arif kendini atıp G.Saray’a penaltılar kazandırdığında çok sevdiğim Arif’e bile pozisyon hırsızı yakıştırmasını yapmıştım. O zaman nerelerdeydin Mahmut?
Hagi hakemlerin üzerine gittiğinde, onun için hakemleri defalarca uyarmıştım. O zaman neredeydin Mahmut?
İnanılmaz tepki
İlhan Mansız için, Nouma için yazdıklarımda, söylediklerimde neredeydin Mahmut?
Ya o zaman da konuşacaktın Mahmut, ya da ebediyyen susacaksın. Çünkü ayıp ediyorsun.
Bakın sizler yönetime geldiniz. Yarın olmayacaksınız, başkaları gelecek. Ama o büyük Fenerbahçe hep var olacak. Yaptığınız kontrolsüz hareketler yüzünden, İlhan Cavcav’ın, son derece yanlış ve ileri giden cümlelerine muhatap oluyorsunuz. Sizler kontrolsüz bir şekilde bunları yaptıkça, karşınıza da kontrolsüz şekilde birileri çıkacaktır. Bundan da Türk futbolundan başka kimse zarar görmez.
Hagi davası ve yorumlar
HAGİ’nin, Erol Ersoy ile maç içinde ve maçtan sonra görsel ve yazılı basındaki münasebetlerini hepimiz hatırlıyoruz. O zaman Disiplin Kurulu Hagi’ye 6 maç ceza vermişti. Ben dahil çok kimse verilen cezanın adil olmadığını, Avrupa’da böyle bir durumda verilen cezanın en az 3-4 misli olacağını yazmıştık. Nitekim Erol Ersoy,Hagi’ye verilen cezadan memnun olmadığı için, daha doğrusu işlenen suçun karşılığı kimseyi tatmin etmediği için işi mahkemeye götürdü.
Hatırladığım kadarıyla o dönem Erol ordu mensubuydu. Askeri mahkemeye de başvurabilir miydi? Bu da başka bir tartışma konusu. Ama ordu mensubu hakemler şu anda görev yapmadığı için böyle bir şık da otomatikman devre dışı kaldı. Mahkemenin verdiği bu karar Türkiye Birinci Ligi’nde yaşandığı için dikkatleri çok çekti. Ve çok da tartışılacak. Yalnız bir hatırlatma yapayım. Yıllar önce amatör ligdeki bir maçta, futbolcu hakemin yumurtalıklarına tekme attı.
Hakem yumruğu
Hakemin bir yumurtalığı büyük hasar gördü. O zaman da o hakem kardeşimiz futbolcuyu dava etmiş ve futbolcu tutuklanmıştı. Şu bir gerçek, bu karar futbolumuzda güzel bir örnek oldu. Bundan sonra futbolcular hakeme karşı yaptıkları fiili saldırılarda herhalde bir 10 dakika düşünecekler. Suç suçtur, bunu yolda yürürken de yapabilirsiniz, sahada futbol oynarken de. Hakeme karşı ve hatta rakibine karşı kasıtlı, yaralayıcı bir işlem yaparsanız yalnız Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu’nun verdiği ceza ile kurtulamazsınız, kurtulmamanız da gerekir. Yalnız burada şöyle bir yorum da var;
Hakem maçı idare ederken kamu görevlisi de, hatalı karar verdiği zaman kamu görevlisi değil mi? Hakem görevini kötüye kullanıyor yorumu yapılabilir mi? Hayır. Yapamazsınız. Ancak hakem görevini yaparken kasıt varsa böyle bir işlemi başlatabilirsiniz. Hakeme kamu görevlisi denmesi onu korumak içindir.
İsmet Arzuman çark etti
İSMET Arzuman FIFA hakemimiz. Bir G.Saray- Ankaragücü maçından sonra Cemal Aydın soyunma odasına gidiyor. Ve sözlü olarak ağır cümleler kullanıyor. Soyunma odasından kapıyı çarparak dışarı çıkıyor ve basın mensuplarına İsmet Arzuman’ın şerefiyle ilgili beyanat veriyor. Doğal olarak İsmet Arzuman da, Cemal Aydın’la mahkemelik oluyor.
Ufuk Özerten göreve geldikten sonra hakemlere hitaben, ‘Temiz bir sayfa açalım.Hiç bir hakemin yöneticilerle mahkemelik olmasını istemiyorum.Dava açanlar varsa lütfen geri alsın’ diyor. Ama sonra da ekliyor, ‘Bu konudaki nihai karar sizindir.’Arzuman da, davasını geri çekiyor.
Baskı altındalar
İşte beyler, Türkiye’de hakemlerin neden dirayetli olamadıklarını, baskı altına girdiklerinde neden hemen yumuşadıklarını şimdi daha iyi anlıyorsunuz değil mi. Bana biri hakaret ediyorsa, bu konuda vereceğim karara kimse etki edemez.
Hatırlayın, yakın tarihte dönemin MHK Başkanı Bülent Yavuz’un, Hakem Sadık İlhan’a, ‘Samsun- Trabzon maçında Trabzon mağlup olmasın’ dediğini, İlhan’ın bunu TV’de söylediğini, sonra çark ettiğini.
Özerten’in telkini bence yanlış. Arzuman’ın davadan vazgeçmesi ise son derece yanlış. Hani hakemler kararlı olsun, kişiliklerinden ödün vermesin, çıktıkları yoldan dönmesin, diyorduk.
1500 yıllık taksi
GEÇEN gün İstanbul’da bir taksiye bindim. Ön koltuğa oturdum, popoma koltuğun telleri battı. Temiz hava alayım diye camı açmak istedim, cam kolu kırık. Taksici hareket etti, yağmur yağıyor. Şoför sileceği bir kere çalıştırıyor ve durduruyor. Ön cam ne zaman görünmez hale geliyor, o zaman bir kere daha çalıştırıyor. ‘Neden?’dedim, ‘El alışkanlığı abi, hastalık’ yanıtını verdi. ‘Taksi fişin var mı?’ diye sordum, ‘Yok abi, patronkoymamış’ dedi.
Sağda dur ineyim dedim, kapıyı açmaya yöneldim, kapı kolu da kırıktı. Taksici uzandı, bir eliyle kapı kolunu açmaya çalıştı, diğer eliyle kapıya yumruk attı, kapı açıldı. ‘Kusura bakma abi özür dilerim, bu benim hatam değil, ben gündelikle çalışan bir adamım.Bu taksi, plakası ile birlikte 500 milyar bunu patronun düşünmesi lazım’ dedi.
Ne diyebilirdim ki, ama ertesi günü Atatürk Havalimanı’na geldiğimde, kapı girişinin solundaki Şoför Derneği’nin binasını görünce küçük dilimi yutacaktım. Bu taksileri trafiğe Şoförler Cemiyeti mi denetleyip çıkarıyor, yoksa trafik mi?
Bilgilerinize
POLİSLERLE, askerlerin maaşları ile ilgili yazıma iki taraftan da tepki geldi. Önce ordu mensubu arkadaşlarımız, tavır koydu. Onların tavrına da polis arkadaşlarımız. Bakın kısaca anlatayım. Eşit düzeyde, eğitim seviyeleri aynı, görev süreleri aynı polis ve asker maaşı arasında polisin aleyhine ortalama 250 milyon lira fark var. Lojman konusunda da polisin aleyhine yüzde 70-80’lere varan fark. Bu hükümet döneminde polisin servis aracı sorunu çözülmüş. Bilgilerinize arz olunur.