DÜNYA Kupası kalitesiz başladı, kalitesiz bitti. Finale yakışmayan bir maç oldu.
Düşünün bir kere, İtalya aynı yerden üç tane korner atıyor, biri gol oluyor, biri direkten çıkıyor, diğerini içeriden çıkarıyorlar. Böyle bir final maçında eğer iki takım arasında böyle sahneler izleniyorsa bu, kalitenin olmadığını gösterir.
Yinen düşünün, 75. dakikada hakem Fransa lehine faul veriyor, Zidane topu alıp korner atmaya gidiyor. Bunu yapan Fransa Milli Takımı’nın kaptanı. Maç uzatmalarla bitiyor, ben iki kaleciye de acıyorum. Nitekim onlar penaltılar başlamadan önce birbirlerine sarılıp, şans diliyorlar. Aslında ben ikisini de "kurbanlık koyuna" benzettim. 120 dakikaya baktığınızda, tempo yok, baskı yok. Mücadele var, risk yok. Kısacası futbol adına hiçbir şey yok. Zaten bu Dünya Kupası’nda da akılda kalacak maç yok. Çok az maçta "eh işte fena değil" diyorsun.
Uzattılar da uzattılar
Fransa’nın oynadığı maçlarda Ribery yorulduğu için hep en fazla 70’te oyundan alınıyordu. Bu maçta uzatmalarda kenara çekildi. Neden? Çünkü yorulmadı, öyle bir mücadele olmadı. İşi uzattılar da uzattılar. İkisi de kaza kurşununa kurban gitmek istemedi. Fransa Milli Takımı Kaptanı rakibine kafa atıyor. Bu, onun fizik olarak hazır olmadığını gösterir. Yoruluyorsun, yorgunluğun neticesinde elinde olmadan rakibine kafa atıyorsun. Dinlendiğin an, "ben böyle bir şeyi nasıl yaptım?" diyeceksin. Şu bir gerçek; futbol yaşla çok ilgili.
Zidane’ın atıldığı pozisyonda top, olayın olduğu yere göre çok uzaktaydı. Hakem görmedi. Özellikle İtalya kalecisi Buffon ilk pozisyonda 1 nolu yardımcıya gelerek sürekli ikaz etti. Herkes birbirine bir şeyler söylüyordu. Ama Buffon 1 nolu yardımcının yanından hiç ayrılmadı ve yerde yatan Matterazi tedavi olup kalktıktan sonra hakem, 1 nolu yardımcının yanına geldi ve çok net bir şekilde Zidane’ın ismini aldı ve kırmızıyı gösterdi.
Bu pozisyondan sonra stattaki Alman seyirciler İtalya’ya cephe aldılar ama iş işten geçmişti. Gök Mavililer bu tarz atmosferlere alışkınlar. Ama şu bir gerçek; koyunun olmadığı yerde keçiye "Abdurrahman Çelebi" derler. Eğer Lippi, bu kupayı kaldırdıysa en az Lippi kadar bu kupada Parreiara’nın ve Pakerman’ın emekleri var. Onların basiretsizliği, kabiliyetsizliği İtalya’yı şampiyon yaptı.