FUTBOL, 11’e 11 oynanıyor. "90 dakika boyunca kim daha fazla mücadele ederse, kim daha fazla koşarsa, kim daha iyi oynarsa o galip geliyor" diyoruz.
Çok koşmak, çok mücadele etmek, hepsi tamam. Buna mecbursunuz. Ama futbol öyle bir oyun ki, daha doğrusu spor öyle bir şey ki, hangi dalda olursanız olun çok koşmak, çok mücadele etmek büyük avantaj. Ama gerekli olan şeyleri zamanında yapmazsanız, özellikle de kaliteniz yoksa kaybedersiniz.
Dün akşamki 90 dakikaya baktığımızda, G.Birliği takımı çok koştu, çok mücadele etti. Rakibinden fazla pres yaptı. Ama sonunda maçı kaybetti. Hem de rakip 10 kişi kalmasına rağmen. Niye? Cevap çok net: Kalite farkından.
İkinci golden önce Türkiye’de çok futbolcu Alex’in olduğu pozisyonda topu kaleye vurur. Örnekleri binlerce. Ama o zor da olsa Tuncay’a indirdi, onun devamında Marco’nun golü geldi.
Volkan’a güvenmiyor
İki takım da tek santrfor oynadı. Hatta Fenerbahçe’de zaman zaman Alex ileride tek kaldı, Kezman biraz daha geriye, orta alana girdi. Fenerbahçe defansı, rakip hücumculardan daima iki, bazen üç fazla oldular. O zaman da hücum güçleri azaldı. Zaten girdikleri gol pozisyonu adedinde de bu gözüküyor.
Uğur Boral, hücuma çok çıkıyor. Defans gücü çok zayıf bir oyuncu. Ya Zico’nun ikazı ya da kendi kendine psikolojik olarak hücumda çok etkisizdi. Sarı lacivertliler hücumda hep Serkan tarafından çalıştılar. Uğur şunu unutmasın. Neyi iyi yapıyorsan, onu üst düzey geliştir. Tenkitlere kulak as, ama inandığın yoldan sakın geri dönme, arkandan vurulursun. Volkan, "ben kendime çok güveniyorum" diyor, ama Fenerbahçe seyircisi ona güvenmiyor. 90 dakika boyunca yaptığı hareketlerde tribünlerden gelen sesler bunu net gösteriyor. 30 metreden yediği golde hareket yapabilir miydi? Yapardı..
Kezman’ın golü gitti
Niye yapamadı, önce pozisyon alması yanlış. Daha önde durması lazım. İkincisi kale arkasından çekimleri seyredin. Ayakları o kadar açık bir insan, özellikle topuklarına basarak duran bir insan ani hareket yapabilir mi? Yapamaz. 40. dakikada arkadaşı kafayla kendisine pas veriyor, o topu eline alamıyor. Sporcunun güveni konuşarak olmaz. Bazıları "Olsun, biz onu motive ederiz" diyorlar. Olan, çalışan bir şey motive olur. Olmayanın ne olacağını onu motive edecekler düşünsün.
Kezman’ın ofsayttan sayılmayan golü bence goldü, ofsayt değildi. 1 nolu yardımcının günahı boynuna. Kezman’ın kırmızı kartında bizim tribünden yorum yapma şansımız yok. Çünkü bir konuşma neticesi verilen kırmızı. Hakem iyi niyetliydi. Pozisyonlara yakın olmak istedi. Yaptığı hatalar vardı. Ama hiç olmazsa art niyetli düdükler çalmadı. Ama hala kalfa. İnşallah çok çalışır, usta olur.