FENERBAHÇE-Galatasaray derbisi oynandı ve bitti. Hem basında, hem de kamuoyunda ikilem var. Oynansa mı doğru olurdu, oynanmamasa mı? Ben kendi görüşlerim çerçevesinde fikir yürüttüm. Hala da aynı fikirdeyim.
Oynatılmamalıydı. Çünkü, Türkiye’nin en üst maçı, en üst zorluktaki maçı. Eğer burada bir uygulama yapılsaydı, diğer bütün maçlar kurtulacaktı. Belki de milat olacaktı, olmadı. Şimdi burada herkesin gözünden kaçan bir ayrıntı var. Hadi gözlemcilerin, temsilcilerin kaçıyor, kaçabilir. Hakemlerin gözünden kaçmaması gerekir. Ama hakemler susuyorlar. Bakın neden? Bu tartışılan konuda hiç tartışılmayacak net bir olay oldu. Hakemler bunu çok iyi biliyorlar. Sevgili Ercan Saatçi, benimle aynı fikirde olmadığını dün Hürriyet’teki yazısında 12 madde halinde sıralamış. Sevgili Ercan, Ahmet Güvener adında birisi var. Ben iyi tanırım. Zaman zaman tartışmamız olmuştur, zaman zaman konuşmuşuzdur. Ama, Ahmet Güvener’e soyadı gibi güvenirim. “Galatasaraylı” derler ama bir gün işine karıştırmamıştır. Daha da önemlisi Ahmet Güvener zaten kilolu bir adamdır. Espri bir yana onun yüzünden değil, kişilik olarak kıvırtamaz. “Dan” diye söyler sözünü. Peki bu Ahmet Güvener kim ve görevi ne? Ahmet Güvener şu anda Futbol Federasyonu Genel Sekreteri. Tek tek anlatıyor Ahmet Güvener önce İzmir’e gidiyor. Temsilcilere ve gözlemcilere. Maçların öncesinde ve sonrasında neler yapılması gerektiğini teker teker anlatıyor. Diyor ki, “Sevgili arkadaşlarım, buradan Silivri’ye gideceğim. Orada da hakem arkadaşlarıma bunları anlatacağım. Çünkü, aynı şeyleri duyun ki aynı şekilde hareket edin. Herkes koordineli çalışsın.” Ahmet Güvener ne diyor hakem ve gözlemcilere? “Maçtan önce, maçın içinde ve maçtan sonra hakemlere yapılacak fiili tecavüzde maçı oynatmayın.” Bu yumruk olur, şişe olur, para da olur. Maraton’da yardımcı hakemin kan akan başını gösteriyorum, Şansal Büyüka diyor ki, “Erman Hocam lütfen oynatma RTÜK’ten kapatma veya uyarı alacağız.” İşte benim hakemimin durumu. Başında kanlar akıyor, ekranda göstersek RTÜK eylem yapacak, ama benim hakemlerim bu eylemi yapamıyorlar. Temsilci ve gözlemciler de bu işe çanak tutuyorlar. Futbol Federasyonu’nun sezon başında temsilci, gözlemci ve hakemlere söylediği bu ikazın yani tebligatın nedeni şu. Geçen seneki Van-Eyüp maçındaki olaylar. Anormal olaylarla gelişen maç normalmiş gibi bitti. Fakat federasyon çok doğru bir karar vererek ve geriye doğru giderek hukuki yönden bazı sakıncaları olmasına rağmen cesaretli bir karar aldı. Aynı zamanda da uyguladı. Hatta bu olaydan dolayı ben bayağı tehdit aldım. Yazı yazdım diye tehdit de edildim. Federasyonun verdiği talimatı Bünyamin Gezer, derbide uygulamamıştır. Sebebi de hakemlik yapma sevdası. Gezer uygulamadı Hakem kardeşlerim şunu hiçbir gün unutmayın. “Benim çıkacağım her maç son maçım olabilir” diye sahaya çıkarsan hakem olabilirsin, yoksa olamazsın. Ama hakemliğe yapışırsan ve hakemlik bir yaşam biçiminse, bunu yapamazsın. Bünyamin, yetkili olmasına rağmen ve herşeyi bilmesine rağmen uygulayamadı. Ahmet Güvener’in bu talimatları söylediği salonda o da vardı. Bundan sonra hakemler Güvener’in verdiği bu talimatları uygulamaya kalkarlarsa ne olur? Ben Fenerbahçeli, Galatasaraylı veya Beşiktaşlı değilim. Bu maçı Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş gözüyle de yorumlamıyorum. Keita’ya gelen cisim Galatasaray tribününden atılmış. Beni bağlamaz. Hangi tribünden atılırsa atılsın o oraya nasıl girmiş? O beni bağlar. Dünyanın her yerinde statlarda sular açık karton bardaklarda satılıyor. İnsanlar kilotlarına kadar aranıyorlar. Peki o paralar nasıl giriyor? Seyircilerin bazıları eski telefonlarıyla geliyorlar. Su doldurdukları balonların içine o eski telefonlarını, hatta kullanmadıkları şarj aletlerini koyarak sahaya fırlatıyorlar. Maçı başlatan Bünyamin, futbolcu yaralandığında santraya dört hakemiyle gelip, temsilciyi çağırıp anons yaptırmıyor. Bu da benim fikrim ve yorumum değil. Futbol Federasyonu’nun talimatı. Peki, o zaman bu işler nasıl düzelecek. Çok zor. Yavuz Karaozan, derbinin gözlemcisi. Ben olsam onu bu maça vermezdim. Neden verildiğini de verdiği puandan anlıyorsunuz. Bu maçtan çıkan ders şudur. Hakem Bünyamin Gezer, Futbol Federasyonu Genel Sekreteri Ahmet Güvener’in bağıra bağıra söylediği talimatları yerine getirmemiştir. Görüntüler ortada Gördün mü bak Bünyamin. Kavga edenleri atmaya yüreğin yetmedi. Sonradan, “O kavgayı görmedim” dedin. Ama sonra ne oldu? TV görüntüleri var. Yapılan kavgayı oluduğu gibi seyrediyorsun. “Yardımcımı tedavi ettiriyordum” demişsin, yardımcının kafasına madde kavga sonrası geliyor. Sevgili Bünyamin, nasıl iş bu? Ahmet Güvener konuşurken duymuyorsun, futbolcular kavga ederken görmüyorsun, küfür edilirken kulağın kapalı. Nasıl oluyor? Üç maymunu oynuyorsun. Görüntülerde Bilica’nın vurduğu ve senin de seyrettiğin kanıtlanırsa sambacı ceza yemez. Fenerbahçe burada haklı. Kara kaplı defter diyor ki, “Hakemin görmediği yerde yayıncı kuruluşun görüntüleri ile ceza verebilirsin.” Türk futbolu ve senin adına inanılmaz bir fırsat ayağına geldi Bünyamin. Cesaretle yapacaktın. Ya kafana bin tane şey geldi, ya da bazı kişiler aklını karıştırdılar. O seninle Allah aranda bir olay. Ne demek istediğimi hakemlik yapacağın ileriki yıllarda daha net göreceksin. Bak hiç penaltı, faul, el, kol anlatıyor muyuz? Çünkü olur. Bin tane penaltı vermezsin, bin tane yanlış penaltı ve karar verirsin. Hiç önemli değil. Bir bu kararı verseydin yeterdi ve Türk futbolu kurtulurdu. NOT 1: Sevgili Ercan Saatçi. Ahmet Güvener’e ulaşıp konuşursan sana çok daha faydalı şeyler anlatacaktır. NOT 2: Farkında mısınız, Rijkaard geldiği günden beri bu maça kadar ağzını açmadı. Ama baktı ki Türkiye’de futbol onun oynadığı Avrupa ülkelerindeki gibi değil. Bunu anladı ve başladı konuşmaya. NOT 3: Futbol Federasyonu Başkanı sayın Mahmut Özgener, son zamanların moda tabiriyle ıslak imzalı mektuplardan birini de Bülent Yavuz’un dünkü Akşam gazetesindeki yazısından sonra tahmin ediyorum gazetenin Genel Yayın Müdürü’ne veya sahibine de yollayacaktır. NOT 4: Eğer ligde şampiyonluk yarışında ve düşme hattında kopma olmazsa bu yazıyı saklayın. İleride çok lazım olacak. “Derbi ne kadar iyi oldu da oynandı” diyenler de yazılarını saklasınlar. Bakalım hangimiz o gazeteleri yiyeceğiz.