İnandığı adam

İLK yarı kötü işler yaptık. İkinci yarı iyi şeyler yaptık, play-off’u kaptık. Aslında bu başarı değil ama, Milli Takım’ın Gürcistan maçıyla Trabzon’da başlayan serüveni sanki acılı bir Türk filmi gibiydi. Oradan çıkıp buraya gelmek yine de başarı.

İlk yarı kötü oynadık dedik. Özellikle Tümer boş alana kaçıp, saha boşaltacağına ve top isteyeceğine, arkadaşının ayağındaki topu almaya gidiyordu. Rakibimiz hücuma kalktığında onun koşu alanını kapatıyor, zaman zaman Yıldıray bu görevi üstleniyordu. Ama Fatih hoca Tümer’e çok güveniyordu ki, onu oyundan almadı. O Tümer bu kez ikinci yarıda güzel işler yaptı. Alpay tek hata yapmadan maçı bitirdi. Volkan elinden kaçırdığı top hariç, düzgün oynadı ama kaleciye atılan toplarda inanılmaz derecede laubalilikler yaptı. Volkan’ın şunu ayırt etmesi lazım. Kendine güven rahatlık çizgisini aştı mı yandı.

Halil Altıntop rahatsız etti

Halil
Altıntop zeki bir oyuncu. Rakipten üç dört kişiyi birden oyalıyor ve rahatsız ediyor. Okan oynadığı sürece sahada yoktu. Emre iyi bir kumaş. Değişik bir oyuncu. Bazen mükemmel işler yapıyor ama sakatlığı onda bayağı hasar bırakmış. Oyundan düşüyor. Oynamamanın dezavantajını yaşıyor.

Nihat belki eski Nihat değil ama öyle bir sakatlıktan çıkıp, bu kadar kısa sürede yeşil sahaya dönmesi bile mucize. Artık şu bir gerçek ve önemli olan şu. Dünya üçüncüsü olan Milli Takım değişti. Hasan, Ali, Hakan farketmiyor.

Arnavutluk özellikle bize pembe bakmadı. Tiran’daki yolda gezen insanlar Türkiye’yi istiyorlardı ama Brigel yenmek için her şeyi yaptı. Saha futbol oynamaya müsait değildi. Sadece yeşildi. Yani her şey Arnavutluk’tan yanaydı ama ikinci yarı Milli Takımımız oynadığı oyun ve yaptığı mücadele ile baraj maçı oynamayı haketti.

Maçın hakemi son yıllarda seyrettiğim en iyi idareyi gösterdi. Böylesine tansiyonu yüksek bir maçı hiç hata yapmadan bitirdi.
Yazarın Tüm Yazıları