HİKAYE

BİR hava topu, kaleci Volkan dev gibi cüssesiyle yükseliyor, altta kalan bir Belediyeli oyuncu var. Volkan topu elinden kaçırıyor, futbolcu altta, herşey normal. Hakem anında düdüğü öttürüyor ve Belediye aleyhine düdüğü çalıyor.

Okan Belediye hücuma çıkarken bir yan top kaptırıyor, sarı lacivertliler gol pozisyonuna giriyorlar. Gole giden Güiza’Metin Depe arkadan tutup yere indiriyor; dakika 30. Hakem hem faulü veriyor hem de maçın en doğru kartlarından birini, yani kırmızıyı Metin’e gösteriyor. Buraya kadar herşey tamam, ama yerden kalkan Güiza hakeme doğru daha pozisyon olur olmaz, kart işareti yapmaya başlıyor. Oğuz Sarvan da seminerde diyor ki, "Böyle bir pozisyon oldu mu, önce pozisyonun kartını gösterin (yani kırmızıyı), sonra kart gösterilmesi ikazını yapan futbolcuya da sarıyı." Bunu dünya alem biliyor, futbolcular da seyirciler de. Peki hakemler biliyorlar mı? İmkan mı var bilmemelerine, peki niye gösteremiyorlar? İşte bu yılların sancısı. Zaten gösterebilseler, biz maç yazısına böyle başlamayız.

Belediyeli futbolcu içinden diyor ki, "Ben bu maçta ağzımla kuş tutsam, karşımda bir hakem var." Fenerbahçe futbolcu da diyor ki, "Biz bu hakemle fazla zorlanmayız." Hakem bir ikinci sarı kart kullanıyor Belediyeli Serhat’a, tartışılır. Peki ilk sarı kart, sarı kart mıydı? Gene tuhaf. Peki o zaman; Maraton’da buluşalım...

Büyükşehir Belediye temizlendikten sonra, bu sefer Roberto Carlos ile Yasin’e göstermelik iki sarı kart. O zaman kafam karışıyor. Bu hakem futbolu bilmiyor mu, yoksa kafasında çok mu şeytan var? Özellikle takip edip buna karar vereceğim. Zaten Belediye 9 kişi kalınca iş bitiyor. Fakat işin kötüsü 9 kişi kalmış Belediye’ye Fenerbahçe yine diş geçiremiyor. Yani anlayacağınız bu sene Fenerbahçelilerin işi zor. İlerleyen haftalarda çok değişik görüntüler izleyebiliriz.

Sadece skor

Şimdi bir de başka açıdan bakalım... Dakika 30, rakibin gole gidiyor, geride 60 dakika daha var. Gol pozisyonu yaratılsın mı istersin, yoksa kırmızı kart görmek mi? Bana kalsa, bırak gol olsun. Çünkü daha 60 dakika var. Hele bu Fenerbahçe’ye 11’e 11 oynarsan, kaybetme şansın yüzde 10 veya 20. Sarı lacivertli takıma bakıyorum kim iyi oynadı diye, kimseyi bulamıyorum. Peki rakip kaleci Hasagic’i zorladılar mı, o da yok. Volkan’a bakıyorum, bu seneye kötü başladı. Sebebi çalışmıyor mu, yoksa arkasında bekleyen yedek kaleci onu zorlayamayacak gibi mi, yoksa kendine mi bakmıyor, bilemem. Yasin oynamamanın verdiği dezavantajla kontrolsüz işler yapıyor. Alex kararsız, arkadaşlarına mı müdahale etsin, Aragones’in dediklerini mi yapsın, rakiple mi uğraşsın. O da üçlem içinde sahada gezinip duruyor.

Roberto Carlos-Uğur ikilisi iyi hücuma kalkamıyorlar, oradan iş bitiremiyorlar. Peki madem onu yapamıyorlar, o zaman iyi defans yapsınlar, onu da yapamıyorlar. Rakip oradan biraz işlesin, neredeyse havlu atacaklar.

Yani Fenerbahçe açısından dün gece sadece skor var, gerisi hikaye. Bravo Fenerbahçe seyircisine, bu kalite futbola göre yine iyi seyirci geliyor. Belediye hakkında fazla bir şey yazamayacağım, ama 9 kişi kalmalarına rağmen fizik olarak sahadaki bütün futbolcular üst düzey kalabiliyorsa, demek ki lige hazırlar.
Yazarın Tüm Yazıları