Paylaş
Maçtan sonra, bu kartları gösteren seyirci acaba, kartları nereye ve kime gösterdiğini biliyor muydu? Dikkatimi bir şey çekti. Televizyon reklamlarında enteresan bir cümle var. Geciktirici reklamı!...
Bu takım nasıl şampiyon olacak?
Fenerbahçe 1-0 galip, maçın bitimi gecikiyor. Maç bitsin diye Fenerbahçe seyircisi ölüyor. Futbolcu zaten sahanın içinde baygın. Peki nasıl bir futbol maçı bu? Maç uzayınca sarı lacivertli seyirci ıslıklamaya başlıyor. Düşünün, Fenerbahçe’nin dünya çapında futbolcusu Güiza sakatlanıyor, sahanın dışına çıkıyor, neredeyse bir tur atıyor, sahanın içine giriyor, yere yatıyor tedavi oluyor. Yani bir an evvel maç bitsin istiyorlar. Peki, böyle bir takım nasıl şampiyon olacak?
Hep mi hakem haksız? Hep mi federasyon haksız? Antalyaspor çok iyi takım mı, tartışılır. Bence dün gece halı saha futbolu oynadılar. Yedikleri gol ilk yarıda oynadıkları Fenerbahçe maçında yedikleri golün aynı. Ailece hücuma gittiler, golü yediler.
Adalet herkes için aynıdır
VEDERSON ikinci sarı karttan kırmızıyı görür müydü? Emre yaptığı hareketlerden dolayı kart görür müydü? Emre’nin pozisyonu penaltı mıydı? Bu da tartışılır. Bütün bunların yorumu neye varıyor? Diyarbakır’daki maç hakemin kafası yarıldığı için yarıda kalıyor. Bünyamin Gezer’in Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda idare ettiği Galatasaray maçı, aynen yardımcı hakemin kafası yarıldığı halde, Acıbadem’den gelen doktorların tedavisiyle maç başlıyor ve bitiyor. Peki bütün bunlar psikolojik olarak Türk futboluna etki ediyor mu? Kesinlikle ediyor.
Ortaoyunu oynanıyor
Yani, Türk futbolunda bir ortaoyunu oynanıyor. Büyük yaparsa haklı, küçük Diyarbakır yaparsa haksız. Yoksa 4-3-3 oynamışsın, 4-2-4 oynamışsın hepsi hikaye.
Şunu iyi kestirelim ve karar verelim; adalet herkes için aynıdır. Eğer askerlik yapan ile yapmayanı, kuralları ihlal eden ile etmeyeni, kuralları delen ile delmeyeni iyi ayırırsak ve karar verip eylemini doğru yaparsak, doğruya varırız. Yoksa hepsi hikaye. Yani La Fontaine’den masallar.
Paylaş