MAÇ başlıyor, Fenerbahçe’de inanılmaz bir gerginlik. Futbolda bir tabir vardır: Kaleci takımın yarısı derler.
Volkan Demirel, ilk 10 dakikada tamamını verdi. Kezman, sahada hiç yok. Yani Fenerbahçe 9 kişiyle 11 kişiye karşı oynuyor. Bir de seyirci var, inanılmaz bilinçli, saçma-sapan bağırmadan, inanılmaz noktalarda nokta atışı yaparak hem hakemlerin, hem de rakibin üstüne biniyor. Ama Sevilla, o bildiğimiz takım değil. Fenerbahçe’nin direnç gösterdiği anlarda tepki göstermiyor.
Maç 3-1’e gelip kitleniyor.
Zico, belki de mecburiyetten Semih’i oyuna alıyor, çift santrfora dönüyor. Bu öyle bir değişiklik ki, Fenerbahçe’yi iyi tanıyanlara göre bir kumar. Ama rakibin teknik direktörü bunu fark edemiyor. Fenerbahçe, orta alan boşluğundan bu kadar yararlanamayan bir takımın artık bundan sonra turu geçme şansı zorlaşıyor. İlk 10 dakikada takımı rakibe teslim eden Volkan, bu sefer penaltılarda assolist oluyor. Yaptığı bütün hataları temizliyor. Kezman da attığı rahat penaltıyla kötü oyununu kurtarıyor. Burda bir çift laf Edu’ya etmek lazım. Olmadık pozisyonda kendi kalene gol atıyorsun, penaltıda rakibin kalesine atamıyorsun.
Dün gece Fenerbahçe takımında herkes iyi niyetle mücadele etti. Ama Uğur Boral, 11 futbolcu arasından hem mücadele olarak hem de yaptığı olumlu hareketler olarak tam puan aldı. Oynadığı dirençli futbolla, hem rakip futbolcuları, hem de rakip seyirciyi tedirgin etti. Takımına daha bu maç bitmez, bu işin sonunda rakip bu kadar kolay tur atlayamaz imajı verdi. Takımını ateşledi, bravo ona...
Bravo Uğur’a
Hakem tesir altında kalmadı. Ama şu bir gerçek; Cüneyt Çakır’ın 14 sarı, 4 kırmızıyla verdiği ders, Fenerbahçeli futbolculara yaramış. Hakemle oynamamayı ve kolay sarı kart görmemeyi öğrenmiş olsalar gerek. Bizim hakemlerimiz ne kadar acımasız olurlarsa, Avrupa’ya gönderdiğimiz takımlar ve futbolcular o kadar başarılı olurlar.
Böyle bir neticeye ülke olarak ihtiyacımız vardı. Fenerbahçeli futbolcular şunu gösterdiler: Onların da iki tane gözü-kulağı, onların da iki tane bacağı, kolu vardı. Sonuna kadar mücadele ettiler. Rakip ne yaptıysa bir fazlasını yaptılar. Turu, analarının ak sütü gibi helal ettiler. Bu şunu gösteriyor: Yer, isim, hava yok. Mücadele var. Koşma var. Isırma var. Bu ısırmayı oyun kuralları içinde yaparsan, dün akşamki gibi turu geçersin. Helal olsun Fenerbahçeli futbolculara ve Zico’ya... Hepsine teşekkürler ve tebrikler.