MÜCADELE eden Beşiktaş, hücum eden Beşiktaş, pozisyon üretmek isteyen Beşiktaş. Defans yapan Trabzonspor, oyun kuramayan Trabzonspor, pozisyon bulamayan Trabzonspor. İlk yarı iki defa gittiler biri gol oldu. Beşiktaş 20 defa geldi, golü bulamadı.
Bir takım düşünün Yattara diye bir oyuncu oynuyor. Ne hücumda var, ne defansta. Teknik Direktörü onu eğer 70 dakika oyunda tutuyorsa bu şu demektir, "Bu yedeklerden bir halt olmaz." Yani, 70 dakika bunu yapan Yattara’nın yerine Trabzonspor bir başka oyuncu oynatamayacak ve sokamayacaksa bu yedek kulübesinin fiyaskosunu gösterir. Ya da bizim biemediğimiz bir şeyi.
Umut ve Gökhan topu alıp dinlendirip, defanslarını rahatlatamadılar. Bu kadar fazla yük yemesine rağmen helal olsun Egemen ve Song’a. 90 dakika boyunca tahmin ediyorum en az 60 dakika hava topu almak için zıplayıp, durdular. Yani havada gezdiler. Trabzonspor’un kalecisi de hatasız top oynadı. Beşiktaş çok hücum etmesine rağmen defansında yine büyük boşluklar bıraktı ama ondan faydalanacak Trabzonspor dün sahada yoktu. Bu Trabzonspor böyle oynamaya devam ederse, yukarılardan aşağılara çabuk iner.
Maçın kahramanı Yunus Yıldırım
Ben bu sene İnönü Stadı’nda bu kadar mahkum oynayan bir takım görmedim. Bunun bir bahanesi olamaz. Mustafa Denizli bu kadar zaman takımla antrenman yapmayan Delgado’yu oyuna sürdü. Bu bir riskti, o aldı.
Maçın en iyi adamı ise hakem Yunus Yıldırım’dı. Hiçbir etki altında kalmadı. Saçma sapan kartlar göstermedi. Pozisyonlara yakındı. Şu sıralar çok iyi. Zaten, Yunus Yıldırım hem ikili mücadelede, hem de kartlar konusunda Türkiye’deki en istikrarlı hakem. Böyle bir maçı idare etmek zordur. Çünkü, maç boyunca çok kontak noktası olan dakikalar oldu.
Dün gece Trabzonspor bir puan alıp evine döndüyse, bu futbolun cilvesidir. Galibiyeti, 3 puanı, herşeyi hak eden Beşiktaş’tı, ama hakettiğini alamadı.