Sayın federasyon yönetim kurulu üyeleri, sizin gücünüz, sizi temsilen o maçlara giden görevlilere yetmiyor mu? Yoksa o görevlilerin gücü ve kapasitesi statlarda anons yaptırmaya yetmiyor mu?..
GEÇTİĞİMİZ yıllarda hakemlere dediler ki, "Sahada koşun, pozisyonları takip edin, futbolcularla münasebetleri düzgün kurun, hatayı az yapın..." Sonra da dediler ki, "Ey hakemler tribünlerden devamlı ve ısrarlı bir şekilde kendinize veya başkalarına küfür edilirse, oyunu durdurun anonslar yaptırın..."
Yani hakemlere dediler ki, "Hem sahanın içinde düzgün idare gösterin, dikkatli olun. Hem de tribünler konusunda dikkatli olun ve orayı da kontrol edin.."
Yani "Sizler süpermensiniz. Muazzam insanlarsınız" dediler. Bu hakemler de anonsları yaptırdılar.
Sonra ne oldu? Hakemler yıprandı. Bir insana bu kadar yük veremezsiniz.
Sonra bu tribün küfürünü Futbol Federasyonu temsilcilerine verdiler. Yani Futbol Federasyonu ve yönetim kurulunu temsilen maçlarda görevlendirilen şahıslara... Bunların çoğu torpilli ve korkak olduğu için yalnızca Şeref Tribünü’nde oturdular. Hakeme oyunun başlaması için baş parmaklarını yukarı kaldırıp millete hava attılar. Ama ben bunların Türkiye liglerinde şimdiye kadar bir tane anons yaptırdıklarını duymadım ve görmedim. Bu demektir ki, bu kadar küfür edilen maçlarda, bu vatandaşlar, yani görevliler, görevlerini yapmadılar. Eyyam yaptılar.
Niye? Çünkü bunların alayı korkaktır. Eğer bir- iki tane anons yaptıran var ise lütfen benimle bağlantı kursun ve haftaya bu sütunda yazayım.
Federasyon küfür anonsunu tekrar hakemlere yüklemek için bir hazırlığa başladı. Hakemler de haklı olarak "Biz bu anonsları istemiyoruz" diyorlar.
Bu sefer federasyon "Temsilci-hakem işbirliği ile anons yaptıralım" diyor.
Sayın federasyon yönetim kurulu üyeleri, sizin gücünüz, sizi temsilen o maçlara giden görevlilere yetmiyor mu? Yoksa o görevlilerin gücü ve kapasitesi statlarda anons yaptırmaya yetmiyor mu?
Eğer iki grup olarak yetersiz iseniz, sizin Türk futbolunda işiniz ne?
Lale devri
İSTANBUL Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı tebrik ederim. Yaptığı Lale operasyonu ile mükkemmel bir ilke imza attı. O rezalet ve işkence gibi İstanbul trafiğinde araba dururken veya ağır ağır yürürken o güzelim lalelere bakmak, inanın trafiği unutturuyor. "Keşke yol hiç açılmasa" diyorsunuz.
Benim insanım da o güzelim çiçekleri koparıp evine götürmeye kalkmadı.
Sezen Aksu’nun o güzelim Lale Devri bestesi bu güzelim olaya tuz biber oldu.
Tabii bu arada Sibel Can’ı da unutmamak lazım.
Bize tarihimizi yeniden hatırlattığı için. Orta Asya’dan getirdiğimiz, Lale Devri yaşadığımız o güzelim çiçek bizden Hollanda’ya uçtu. Nerede ise onlar sahiplendiler. Ama esas sahibinin kim olduğunu Türkiye’ye Topbaş hatırlattı.
Tebrikler Topbaş, ellerine sağlık.
Başkaları yanar
TARİH 19 Şubat 2006... Vestel Manisa- Samsunspor ile oynuyor. Kıran kırana bir mücadele. Maçın hakemi İsmet Arzuman. İnanılmaz büyük hatalar yapıyor. Tabiri caizse eline baltayı, satırı almış, Samsunspor’u doğruyor. Sahada Celil’i kovalıyor, kıstırıp atıyor. Sebebi de ondan haftalar önce oynanan Trabzonspor maçı. Çünkü o maçta Celil onu aldatmış. Yani hakem, 90 dakika bitiminde maçı unutmamış. Yerdeki kanı temizlemeye kalkıyor. Ama bu sefer meydan boş değil. Merkez Hakem Komitesi İsmet Arzuman’ın yaptıklarını gözardı etmiyor ve kendisine 12 hafta maç vermiyor.
Peki İsmet Arzuman 12 hafta maç yönetmedi de ne oldu? İsmet Arzuman’ın 12 hafta sonra düdük çaldığı gün Samsunspor küme düştü. O Samsun bir daha Türkiye Birinci Ligi’ne gelir veya gelmez.
Eğer İsmet Arzuman ve gibileri bu liglerde düdük üflemeye devam ederlerse, daha çok Samsunspor veya başkaları yanar.
Nefis bir finaldi
BU Futbol Federasyonu’nun Fortis Türkiye Kupası finalini İstanbul’da oynatmaya gücü yetmedi. Neden? güvenlik açısından.
İstemeye istemeye maçı İzmir’e verdiler. Ama eğrisi doğrusuna denk geldi, Fortis Türkiye Kupası finali Ege’nin bu güzel şehrinde mükemmel görüntüler ile oynandı.
Kordon’da binlerce Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, erkeği, kadını ve çocuğuyla birlikte oturdular. Hepsinin üzerinde formaları vardı. Yemekler yediler, şarkılar söylediler, içkilerini içtiler. Takımları lehine bağırdılar.
Altı saat Kordon’daydım. Rakip takım aleyhine tek kelime slogan duymadım.
İzmir’de neden olay çıkmadı diye kendi kendime düşündüm. Birincisi İstanbul’dan gelen seyirci İzmir’e yabancı. Hadise yapıp karakola düşse kimi arayacak. Hangi polis ağabeyisini arayacak. Ama İstanbul’da olsa, bir telefon ile hadise çıkaranlar hemen salıveriliyor. Çünkü eş-dost tanıdık burada. Orası ise yabancı. İkincisi psikolojik olarak misafir olduklarını hissediyorlar. İstanbul ise kendi evleri. Üçüncüsü eğer hadise çıksa, bir de İzmirli seyirciler var.
Bu defa onların tavrı sert olabilir. Ama eğrisi-doğrusuna denk geldi, mükemmel bir atmosferde, güzel bir mücadele ile nefis bir Türkiye Kupası finali izledik.
Bravo Bıçakcı
GEÇMİŞ Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı, Hasan Doğan ve ekibine bütün kulüplerin bir teşekkür borcu var.
Yerde sürünen, can çekişen ve hiç cazibesi olmayan Türkiye Kupası’nı yeni organizasyon ile mükemmel bir hale getirdiler.
Çok akıllı bir karar ile Fortis isim hakkını aldılar. Digitürk ise maçları yayınladı. Kulüplerin kasasına böylelikle müthiş paralar girdi. Zaten geçmiş Federasyon bir evvelki Haluk Ulusoy dönemine göre maddi açıdan mükemmel işler yaptı. Hiçbir işi yandaşlarına peşkeş çekmeden para değerini artırdılar. Benden de onlara canı gönülden tebrikler.
Düşmeye gör...
TAKIMLAR küme düştükçe aklıma bu fıkra geliyor.
Temel apartmanın 7. katından düşmüş.
Koşup gelen kalabalık, "Ne oldu Temel " diye sormuş... Temel, "Vallahi ben de yeni geldim" demiş.