Gerets düşeş attı

G.SARAY’ın oyun şekli artık belli. Geri dörtlünün önünde Inamoto’yu oynatacak, onun biraz yanına Ayhan’ı koyacak. Ayhan yüzde 60 hücuma çıkarken, Inamoto yüzde 20 hücuma katılacak.

Çok sıkıştıkları zaman Hakan Şükür’ün üstüne şişirecekler veya Ümit Karan karambol topuyla gol yapacak. Gençlerbirliği defansı G.Saray’ın bu hücum şekline alışmıştı. Hakan Şükür girince, daha uyum sürecine giremeden, futbolcuları paylaşmadan kalelerinde golü gördüler.

Gençlerbirliği kalecisi Gökhan maşallah trafik polisi gibi... Daha en ufak bir vuruş yok, top Hakan’ın kafasına geliyor, o kendisini sağ tarafa atıyor. Topun ve rakibin hareketini beklemeden yatan veya hareket eden bir kaleci Süper Lig’de nasıl oynar? Ki, Gökhan tecrübeli bir oyuncu. Vuruşun sonuna kadar kalecinin iki ayağının üzerinde durması lazım. En kötü ihtimalle top vücuduna veya suratına vurup dışarı çıkar.

Dakika 66... Isaac bomboş pozisyonda gidiyor. Galatasaray defansı dağılmış, sol iç yerinde arkadaşı bomboş. Topu ona verse bu stattan en kötü ihtimalle beraberlikle ayrılırlar. Ama ithal oyuncu, gol atacak ona madalya verecekler, o da fiyatını artıracak! Kendisi atmaya kalktı beceremedi, o top döndü Galatasaray’ın golü oldu. Futbol her şeyi kaldırır, bir şeyi kaldırmaz; ukalalığı.

Futbolun cilvesi

Futbolda şans faktörü inanılmaz derecede önemli. Hakan Şükür ısınıp kenara geldiğinde, "Kim çıkar?" sorusuna en mantıklı cevap "Arda" idi. Çünkü bu oyuncu fazla yük binince zorlanmaya başladı. Önde Hakan Şükür, Ümit Karan ve arkalarında İliç, en ideal çözümdü. Ama, dedim ya; şans denen olay, Hakan ilk topla buluşmasında golü atınca, Gerets 12’den vurdu. Esasında yaptığı iş eksi 1’di ama zarı düşeş attı. İşte futbolun cilvesi...

Dün gece Galatasaray Gençlerbirliği’nden fazla pozisyona girdi. Yani, genele baktığınızda Galatasaray’ın bu maçtan galip ayrılması gerekirdi. Gençlerbirliği futbolcuları klasik Türk futbolcuları havasındalar... Trabzonspor’u yenince birkaç hafta dinlenecekler. Türk futbolcusu, daha doğrusu küçük takımlarda oynayan oyuncular, basının pompasının da etkisiyle havaya giriyorlar. Büyüklerde oynayanlar ise, basının itmesiyle hep teyakkuz durumundalar.

Bazıları ayrıcalıklı

Maçın hakemi 90 dakikayı iyi niyetle idare etti. Mümkün olduğu kadar pastayı ortadan kesmeye çalıştı. Ama 2-3 tane daha sarı kart verilir miydi, bence verilirdi. Bunların da en bariz olanı 84’üncü dakikada Ayhan’a göstermediği idi. Hakemlere yapılan son uyarı; yani elleriyle kollarıyla jest yapıp seyirciyi kendisine gönderen oyuncuya sarı kart gösterme direktifi büyük takımlardaki bazı oyuncular için geçerli değildir. En basit misali dünkü 90 dakikayı dikkatle izleyin; kaç pozisyonda Ümit Karan elle kolla hakemi ne yapıyor, ne pozisyona sokuyor?

Yalnız Galatasaray seyircisi bir şeyi yanlış biliyor, 45 dakika bitiş düdüğü çaldıktan sonra hakeme küfür etmek serbest değildir. Maç öncesinde, devre arasında, maç sonrasında hakeme küfür, kara kaplı deftere not edilir. Bilgilerine..
Yazarın Tüm Yazıları