Şu futbolun başkanlık seçimine bir bakın. Kulüpler Birliği denen kuruluşa bakın. Sanki Kulüpler Birliği değil, "Menfaatler Birliği." Her yerimiz kokuşmuş, kokmuşuz. Neden? Kişiliksiz, verdiği sözü tutmayan insanların çoğunlukta olduğu bir toplumuz.
BU yaşıma geldim, kendimi bildim bileli futbolun içindeyim. Ankara’da büyüdüm, İstanbul’da da çalıştım. Yani yıllarca işin hep göbeğinde oldum.
Mehmet Ali Ağca’nın bayraklı tahliyesi, Malatyasporlu bir grup taraftarın, "Malatya’da doğdu, Papa’yı da vurdu, Helal sana Ağca" diye bağırması, Abdullah Öcalan’ın zaman zaman, Türk halkına posta koyması, Uğur Mumcu’nun, Bahriye Üçok’un, Ahmet Taner Kışlalı’nın katillerinin bulunamaması ve en sonunda Adalet Bakanı Cemil Çicek’in, Ağca konusundaki konuşmaları, Avukat Deniz Baykal’ın adaletle ilgili benzetmeleri...
Sevgili Türk halkına bunların hiç biri bana tuhaf gelmiyor. Çünkü biz insanımıza eğitim verdiğimizi zanneden ama ona sadece okuma yazmayı öğreterek, çok şeyi hallettiğini zanneden bir ülkeyiz. Eğitim okuldan alınmaz. Eğitimin başlangıcı ailedir, en tepede de anne vardır. Eğer annelerimizi eğitirsek 2-3 kuşak sonra ancak bir kaç metre ilerleyebiliriz...
Heryerimiz kokuşmuş
Şu futbolun başkanlık seçimine bir bakın. Kulüpler Birliği denen kuruluşa bir bakın. Sanki Kulüpler Birliği değil, "Menfaatler Birliği."
Her yerimiz kokuşmuş, kokmuşuz. Neden? Kalitesiz, kişiliksiz, verdiği sözü tutmayan, sözünün arkasında durmayan insanların çoğunlukta olduğu bir toplumuz.
Söz vermek demek, namustur. Yani sözünden dönersen, "Dün dündür bugün bugündür" dersen, rüzgar gülü olursan, senin namus kavramına şüphe ile bakılır.
Bunlar mı Türk futbolunu idare edecekler? Bu karakterdeki insanlar mı Türk futbolunu yönlendirecekler?
Herşeyi elinize, yüzünüze bulaştırıyorsunuz, (bu benim cümlem değil, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözleri) sonra da çıkıyorsunuz, "siyaset karıştı" diyorsunuz. Haluk Ulusoy döneminde siyaset karışmadı mı? Devlet Bahçeli’nin, Ecevit’in anlamadıkları bilmedikleri için bulaşmadıkları futbola Mesut Yılmaz köküne kadar girmedi mi? Haluk Ulusoy sıkışınca Mesut Yılmaz’a başvurmuyor muydu? Bunlar ne çabuk unutuldu.
Her devirde siyaset
Başbakan Tayyip Erdoğan’dan, gazetelerde televizyon ekranlarında yardım isteyen, bu işi düzeltmesini isteyen, bu kokuşmuşluğa el koymasını isteyen bizler değil miyiz? O zaman iktidarda başka biri mi vardı, yoksa Haluk Ulusoy mu vardı? Ne kadar çabuk unuttunuz.
Bu neyin hırsıdır, neyin ispatıdır? Koltukta altın mı var? Fatih Terim’in sekreterinin 30 milyar prim aldığı yerde Futbol Federasyonu Başkanı 200 milyar maaş mı alıyor? Nedir bu arkadaşlar.
Levent Bıçakcı federasyonu seçim kararı alıyor, Ayhan Bermek’in başkan olacağı federasyonda Bıçakcı döneminden 7-8 kişi olacak.
Peki o zaman dünyaya rezil olduğumuz, geçen yılın dünyadaki en kötü olayı araştırmasında zirveye çıktığımız İstanbul’daki İsviçre maçındaki olayları ben mi tezgahladım. Melih Gökçek, organize işlerin başına geçiyor, sonunda gidiyor Başbakan’a çarpıyor.
Özhan Canaydın tam bir felaket. Faruk Süren’in yıllar önce söylediği, "Özhan’ın vizyonu yoktur. Pratik zekası yoktur, olayları hemen kavrayamaz, hızlı çözüm bulamaz, üretim yapamaz, yeni bir şey yaratamaz, hep kulis yapar, vizyonu yoktur" cümlelerini haklı çıkartıyor.
Canaydın’ın gafları
Sevgili okuyucular, Kulüpler Birliği Başkanı Özhan Canaydın, Haluk Ulusoy’un Anayasa Mahkemesi’nden çıkan kararından sonra birliği toplantıya çağırıyor. Sanki arkasından kovalayan var. Hemen oylamaya geçiyor. Sağındaki 8 kişi "Ulusoy" diyor. Solundaki 7 kişi çekimser kalıyor. Malatya Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Şenes Erzik diyor. Kulüp temsilcileri ısrar ediyor, "başkan senin oyun kime?"Canaydın’dan, "Levent Bıçakcı" cevabı gelince Kayseri Başkanı oturduğu koltuğun arkasındaki ceketi alıp, "Bizimle dalga mı geçiyorsun Başkan" deyip toplantıyı terkediyor.
Toplantıya ara veriliyor. Dışarı çıkınca Canaydın’a ciddi misin, dalga mı geçiyorsun, yoksa şaka mı yapıyorsun diye soruyorlar. Bu kez Canaydın, "Ben de sizin gibi düşünüyorum. Benim de adayım Ulusoy" diyor.
Bakın Canaydın hakkında söyleyeceklerim daha bitmedi.
Aynı Canaydın 2 gün sonra Şenes Erzik’i ziyaret ediyor. "Biz ettik sen etme, bize başkan olur musun" diye soruyor. Durun daha bitmiyor, Aynı Canaydın bu sefer, Bakan Şahin’in açıklamasından hemen sonra Ulusoy ile konuşuyor.
Çekil iyi olur Haluk!
- Halukcuğum çekilsen iyi olur.
Neden G.Saray’ın bu halde olduğuna en çarpıcı örnek bunlar olsa gerek.
Sevgili okuyucular bütün bu görüntülerde en kişilikli, en istikrarlı, en sağlıklı en doğru ve en dürüst işi bir kişi yapıyor. O da Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin. Her şeyi en açık şekilde izah ediyor, bilgi veriyor, ne yapacağını anlatıyor.
Bu işin iki çözümü var. Biri başkan 15 kişilik federasyon yönetimine bütün takımlardan bir yönetici alacaksınız. Ama buraya girecek yöneticiler renkli ceketlerini toplantı salonu dışına asacaklar. Veya tam tersi kulüplerden hiç kimse olmayacak, futbolun içinde ama kulüplerin dışında 15 tane devedişi gibi adam bulup yolunuza devam edeceksiniz.
Hayatımın hatası!..
Geçtiğimiz günlerde atv’de geceyarısı bir dans yarışması programı izledim. Sonunda iki dansöz finale kaldılar. Halk oylaması yapıldı benim favorim ikinci oldu. O gece hayatımın en büyük hatasını yaptığımı şimdi anladım.
O programı seyredeceğime futbol federasyonu genel kurul hazırlıklarını daha yakından izleseydim, en az 50-60 tane birinci olacak oryantal bulurdum. Bence atv’de tezgahı yanlış yere açmış. Göndersinler yayın ekiplerini Ankara’daki büyük otellerin kulislerine. Bakın ne cevherler bulurlar.
Yazıklar olsun hepinize. Biz sporcular sizin gibileri istemiyoruz. Biz yıllarca ter akıtan sporcular sizler gibi idareci istemiyoruz. Ama sizlerde kızaracak yüz de yok. Yine yazıklar olsun.